33’üncü 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği başladı
Çatı yangını 3 saatte söndürüldü
Selami Tezcan’dan basın açıklaması
Kaymakam Yüce’den 23 Nisan mesajı
Bu yazı 27 Aralık 2013, Cuma 09:19:47 tarihinde eklendi. 463 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Türkiye’yi ABD Elçisi mi, Başbakan mı yönetmeli? -

Türkiye’yi ABD Elçisi mi, Başbakan mı yönetmeli?

Ortada böyle bir kavga mevcut.

Bir taraftan Başbakanımız Tayyip Erdoğan ülkeyi yönetirken diğer taraftan da Amerika Büyük Elçisi durmadan haltlar karıştırıp duruyor.

Sarıgül’le görüşüyor, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’yla buluşuyor. Avrupa Birliği elçileriyle toplantılar yaptığı söyleniyor. Bazı bankalarımızla, ilgili acayip ifadeler kullandığı söyleniyor. Güya Halk bankamızla ilgili “Çok söyledik dinlemediler. Şimdi imparatorluğun çöküşünü seyredin” dediği söyleniyor. Dedi mi? Demedi mi? Bilmiyorum da ABD’nin zombileri Halk bankamız önlerinde nümayiş yapmaya başladılar bile.

Öbür taraftan kırk cephede görülen bir gazeteci vardır adı Seyfettin Önkibar. Bir kanalda konuşuyordu. Yine o ABD Elçisi güya demişki “Başbakanın yurt dışında bilmem ne kadar parası var.”

Birincisi Amerika’nın Türkiye’deki Elçisinin işi bizim Başbakanın parası mıdır? O iş bizim kavgamızdır. Amerikalı’ya ne oluyor? Hem de Elçinin işi buradaki komünist, anarşist eylemcilere yol göstermek midir? Onlara malzeme vermek midir?

İkincisi. Ben bir ABD Elçisine bu hususta asla güvenmem. O alçaklarla iyi geçinmek mecburiyetinde değiliz.

Dönelim başa. Kılıçdaroğlu bu her işe burnunu sokan elçi efendiyle ikide bir ne görüşüyor?

Üstelik ortalık böyle bulanık iken? Elçi bir ülkenin buradaki memurudur. Onun birtakım resmi işleri olabilir. Bu işlerde resmi muhataplarıyla yürür. Mesela Dışişleri Bakanımızla işi olur. Diğer bakanlarla, hatta valiyle işi olur da bir siyasi partiyle ne gibi bir işi olabilir?

Soros ve Rockefellerin Türkiye’de kurdurduğu sivil toplum Vakfı’nın Kılıçdaroğlu da kurucularından ve üyesi olduğunu biliyoruz. Acaba o kanalla akrabalıkları mı, arkadaşlıkları veya yoldaşlıkları mı vardır? Amerika’ya gitti geldi ya, oradaki nasihat ve tembihat yetmedi mi ki? Veyahut da İstanbul Büyükşehir Belediye reislik adaylığı için Sarıgül adına emir mi buyurdular? Öyle ya Gürsel Tekin’de adaydı.

Ama çok önceden Amerika’nın Türkiye’deki sadık adamlarından Rahmi Koç ile Süleyman Demirel devreye girmişlerdi de Sarıgül’ün önce İstanbul adaylığına, sonra da CHP Genel Başkanlığı’na gelmesini planlamışlardı. Bütün bu işlerin Koç, Demirel ve ABD Elçisi koordinesinde yürüdüğü artık apaçık ortadadır. Hem zaten saklamıyorlar da. Her şeyi göstere göstere yapıyorlar. Mustafa Koç’un Denize yaptığı gibi. Böyle bulanık günlerde buralarda görmeye alıştığımız Kemal Derviş’te şöyle bir uğrayı verdi, böylece orkestra tamam oldu. Tabi Türk Milleti yerse.

Peki, biz ne yapacağız? Yani Türkiye’yi kim idare etsin? Amerika Elçisi mi? Türk Milletinin seçtiği Başbakan mı? Eğer ABD Elçisi idare edecekse? Elçilikten mi idare edecek, yoksa Başbakanlığa mı gelip oturacak? Ya da oldu olacak CHP Genel Merkez’den bir oda tahsis etsin desek olur mu acaba? Hem geldiydin gittiydin, erken gittin geç geldin denip durulmaz.

 

Saygılarımla.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek