33’üncü 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği başladı
Çatı yangını 3 saatte söndürüldü
Selami Tezcan’dan basın açıklaması
Kaymakam Yüce’den 23 Nisan mesajı
Bu yazı 03 Aralık 2013, Salı 09:28:00 tarihinde eklendi. 697 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Başbakanla Hoca Efendi anlaşmazlığının derinlikleri -

Başbakanla Hoca Efendi anlaşmazlığının derinlikleri

Meseleyi anlayabilmek için olayların seyrini ta baştan görmek lazım.

Bana soruyorlardı “Hoca Efendi neden gitti ABD’ye yerleşti?” Cevap veriyorum. “Çünkü Türkiye’de dini hizmetlere engel olanların kralları oradadır. Hocada “Mademki bize engel olursunuz, bende sizin krallarınızla anlaşırım” dedi.” Diyordum.

Evet, Hoca ABD’ye yerleşti. Orada yerleşenler, eğer bu kadar önemli işlerde yapıyorlarsa Yahudi lobileriyle iyi geçinmek mecburiyetindedirler. Hocada bunu yapıyor. Bir gazetede okumuştum. ABD’nin en büyük marketler zincirine sahip Yahudi iş adamı Hoca’ya büyük para yardımı yapmış.

Yine ülkemizin büyük işadamlarından Üzeyir Garih Moskova’daki Hocanın okulunun arsasını alıp hibe etmişti. Benzeri hadiseler çoktur.

Ben bir yere misafir olsam, orada bana her türlü nimeti ikram etseler, sonra da bana o ikramları yapanlar birileriyle münakaşa yapsalar. Bana da fikrim sorulsa ben, bana imkân ve nimet sağlayanların, dahası evlerinde barındıran insanların aleyhinde konuşabilir miyim?

Bizim Başbakanın ta Davos’tan beri Yahudi’yle ne zaman bir derdi olsa, ne zaman Siyonistlerle kavga yapsa Hoca Efendi nazikâne bir şekilde her zaman Yahudi’den yana tavır koydu.

Marmara vapurunda vatandaşlarımızın İsrail korsanları tarafından şehit edildiği zamandaki tavrını ve demecini de unutmayalım.

Kuşçubaşı Eşref Beyden beri en milli MİT müsteşarımız Hakan Fidan’ı yargılamaya kalkmaları ise af edilecek bir tavır değil. Hele Hakan Fidan’a karşı İsrail’in şantajları da bu kadar ayyuka çıkmış iken.

Buraya kadar olanları, gözlerimiz görüyor, kulaklarımız işitiyor. Esas bugüne kadar kafamızdan geçip te söyleyemediklerimize gelelim.

-İHTİMALLER-

Şu ERGENEKON davaları başlayıp ta subaylar tutuklanmaya başladığında televizyonları hiç seyredeniniz var mı?

Gazeteleri takip ettiniz mi?

En keskin ifadeleri her zaman Hoca Efendinin medyası kullanıyordu. Gizli görüntüler, ses kayıtları, isimler, isimler, isimler…

Neredeyse ordumuzda suçsuz subay kalmamıştı. Daha çok tutuklama, daha çok tasfiye, daha çok tahribat.

Bu yayınlar doğru muydu?

Eğer bu coğrafyada yaşıyorsanız her şeyden şüpheleneceksiniz. Hele bir yerde Siyonist Yahudi varsı.

Şimdi, yukarıdan beri sıraladığım ve de yazamadığım benzer olaylara bakarak, darbeci subayların tutuklanmasını ve tasfiye edilmesini isteyen bir medyanın, Yahudilerle aralarında bu kadar ilişki varken, Türkiye’de de bugüne kadar ve de şu anda tutuklu darbecilerin her zaman Siyonistlerle ve Masonla olan ilişkilerini de biliyorken, Yahudi dostu bir medya bu darbecilerin tasfiyesini neden istesin?

En kötü ihtimali anlatayım. Benimkisi kötü niyetli bir düşünce. Sakın birileri daha çok subayı cezalandırarak, daha çok subayı ordudan attırarak, daha çok mağdur ve mazlum meydana getirerek, yeni yeni darbe ortamları meydana getirmeye çalışmasın?

Hem de öyle bir darbe ortamı ki. Bugüne kadar yapılanlar yanında hiç kalır.

Çünkü mağdurlar, durmadan konuşuyor, konuşuluyor. Reklamları yapılıyor. Vallah benimkisi sadece bir tahmindir. Eğer bir yerlerde Siyonist, Mason varsa, orada her zaman ihtimallerin en kötüsünü düşüneceksin.

Subaylara verilen cezalardan Başbakanında yakındığına şahit olmuştuk.

Elbet içlerinde suçlularda var ama benim dediklerimi de yabana atmayın. Bazı ulusal televizyonlarda emekli subayları dinliyorum da kafamda acayip şüpheler dolaşıyor.

Unutmayın 1909’daki 31 Mart vakasıyla 2013’teki Taksim olayları aynen birbirine benziyor. İkisi de Taksim’de oldu. İkisinin de arkasında Siyonist ve Masonlar var. 1909 31Mart olayları imparatorluğumuzun tasfiyesine sebep oldu.

2013’tekinin hedefi de şimdiki Cumhuriyetimizin tasfiyesini hedef almıştı.

Anlayacağınız, bu kavgalar basit bir dershane kavgası değildir.

Ama unutmayalım ki bu coğrafyada bir buçuk asırdır akan her damla kanın, çıkan her savaşın, her fitneliğin, her hastalığın, her ekonomik krizin, her darbenin, her ahlaksızlığın, her gözyaşının arkasında hep ve her zaman Siyonist ve Masonlar vardır.

Öyleyse Yahudilerde bize iyi niyetlerini göstersinler. Yediğimiz kazıklar yetsin.

Tekrar ediyorum, bir tarafta alabildiğine daha fazla darbeci mağduru subay meydana getirmek için abartılı yayın yapan bir medya, üstelikte ABD ve Masonlarla ilişki ve irtibatları olan birileri.

Öbür tarafta o meydana gelen mağduriyetleri alabildiğine istismar eden ve bu meydana gelen vaziyetten yeni bir darbe çıkarmaya çalışan, hem de en yıkıcı, en yok edici bir darbe. Bu ikisi arasında bir irtibat, bir işbirliği mi paslaşma yok mu acaba?

Dedim ya ben çok kötü niyetliyim. Beni 150 yıllık tarihimiz böyle yaptı. Bütün devlet büyüklerimizin de benim gibi olmasını isterim.

Saygılarımla.

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek