Bu yazı 06 Ağustos 2013, Salı 09:30:26 tarihinde eklendi. 1146 kez okundu.
Mahkemesi özel, gizli bir dava -
CHP milletvekilleri Mustafa Balbay'ın, Mehmet Haberal'ın ve Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un da aralarında bulunduğu 66'sı tutuklu 275 sanığın yargılandığı Ergenekon davasında, 5 Ağustos'ta kararın açıklanmasını merakla ve ümitle bekliyoruz.
Ümraniye'de 12 Haziran 2007 yılında bir gecekonduda el bombalarının bulunması ile başlatılan Ergenekon davasında artık son aşamaya gelindi.
Tüm gözler Mahkemesi özel, tanıkları ve duruşmaları gizli hukuksuz bir davanın karar aşamasında.
Ergenekon Davası’nda Avukat İrfan Koçana, 21 Haziran 2013 günü yapılan duruşmada, duruşmanın 5 Ağustos 2013 tarihine ertelediğini ve ara kararında o gün hükmün de açıklanacağını duyurmuştu.
Yıllardır haksız bir şekilde yargılanan yurtseverlerin karar gününde yine karmaşa yaşanacağından artık kimsenin kuşkusu yok.
İçerde tutulan aydınlarımız, vekillerimiz ve gazetecilerimiz iktidarın tehditleri ve baskıları ile yine yalnız bırakılmaya çalışılmaktadır.
Artık Türkiye 'de yargının bağımsız olmadığı, demokrasinin uygulanmadığı Silivri'de ki bu adaletsizlikle netleşmiştir.
Bu mahkemeler iktidar talimatı ve siyaset emri ile hareket eden mahkemelerdir ve Silivri'de yapılan bu yargılamalar da adil yargılamalar değildir. İyi yönetilmeyen bir ülkeden adil yargılama beklemekte aslında boşuna bir bekleyiş olmaktadır.
Gezi Parkı eylemleri ile yalnız Türkiye'de değil tüm dünyada eşsiz uygulamaları(!) ile tanınan mutlu valinin açıklamaları ile Silivri'ye hak arayışına gitmek isteyen vatandaşlar üzerinde baskı oluşturmak için kolları yine sıvamış, hükümet sözcüsü gibi çalışmaya devam etmektedir. Kraldan çok kralcı olmak mı dersiniz, yoksa başka bir şey mi dersiniz bilemem. Benim bildiğim tek şey; toplumun güvenliğinden sorumlu olması gereken valinin uygulamaları ile toplum daha da gerilmekte güven sağlanması bir yana güvensiz bir ortam sağlanmaktadır.
Yasaklar getirerek, evlere ve işyerlerine baskınlar düzenleyerek, önüne geleni yakalayıp tutuklayarak toplum üzerinde korkuyu genişletip ben ne dersem o olur düşüncesi ile faşist bir dikta rejimine doğru hızla ilerlemekteyiz.
Bu baskıların 5 Ağustos karar duruşmasında da had safhaya ulaşacağından hiç kuşkum yok.
Karar öncesi Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan duruşma salonu ve çevresinde tel örgülerle çevrili duruşma salonunun iç tarafına çift bariyerlerin konulduğu ve bu bariyerlerin yere çivilerle sabitlendiğini artık günler öncesinden biliyoruz. Bu hazırlıklar ile yine hak ve özgürlüklerine sahip çıkan yurtseverleri zorlu bir duruşma bekliyor.
Dolandırıcıların, katillerin ve PKK’lıların gizli tanıklığıyla, savunma delillerinin toplanmadığı, tüm komutanların hazır bulunmasına rağmen dinlenmedikleri, son savunmalarının bile alınmadığı bir yargılama ile karar verilmesi "ileri demokrasi'nin "ilerlemiş son hali olmalı.
Eminim ki; tüm yurtseverler 5 Ağustos'ta bu hukuksuzluğa ve adaletsizliğe göz yummayacaktır.
5 Ağustos tarihinde bende tüm yurtseverler gibi bu hukuksuzluğa dur demek, hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmak için Silivri'de olacağım.
Umarım adil olmayan bir yargılamadan adil bir sonuç çıkar, tutuklularımız bir bayram arifesinde özgürlüklerine kavuşurlar.
(Yazılarımı haftalık yazdığım için yazımın bir gün öncesinde duruşma sonuçlanacak. Yazımı buna göre değerlendirerek okumanızı diliyorum.)
Bu arada tüm Türkiye'nin şeker bayramını kutluyorum, birlik beraberlik ve her şeyden önemlisi Barış içerisinde şeker tadında bir bayram geçirmelerini diliyorum.
Saygılarımla.
|