Bir önceki yazımda vasiyetnamenin ne olduğunu, neden bu kadar önemli olduğunu ve kimlerin vasiyetname düzenleyebileceğini anlatmıştım. Şimdi sıra geldi herkesin merak ettiği şu soruya: Vasiyetname nasıl hazırlanır? Türk Medeni Kanunu, bu konuda üç ayrı yol sunar: resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetname. Her birinin kendine özgü şartları, avantajları ve dezavantajları vardır.
İlk tür olan resmi vasiyetnameden söz etmiş idim. Bu vasiyet türü, noter ya da sulh hâkimi gibi bir resmi görevli huzurunda ve iki tanığın katılımıyla hazırlanır. Miras bırakan kişi, son arzularını resmi görevliye anlatır. Görevli bu istekleri yazar, okur, miras bırakan da okuduğunu anladığını belirterek imzasını atar. Ardından resmi görevli ve tanıklar da imzalarını atar. Noter tarafından yapılan bu işlem yasalara uygun olduğu sürece geçerlidir ve tartışma ihtimalini en aza indirir. Çünkü resmi şekilde yapılan bir vasiyetname hem şeklen hem içerik olarak toplum nezdinde daha çok güven vericidir.
İkinci yol olan el yazılı vasiyetname ise daha kişisel ve daha pratik bir yöntemdir. Burada vasiyet, baştan sona kişinin kendi el yazısıyla yazılır. Bu sebeple pratik bir yöntem olup kolaylıkla hazırlanabilir. Burada önemlisi kişinin kendi el yazısıyla yazılmış olmasıdır. Yani bilgisayar üzerinden ya da başka biri tarafından yazılması mümkün değildir. El yazısıyla yazılan vasiyetin tarih taşıması ve sonunda imzalanmış olması gerekir. Örneğin emekli öğretmen Ayşe Hanım, yıllar boyunca biriktirdiği kitap koleksiyonunu kütüphaneye bağışlamak istiyor ancak notere gitmeye fırsat bulamıyor. Bu yüzden oturup kendi el yazısıyla bir vasiyetname hazırlıyor, tarih atıyor ve imzalıyor. Vasiyetinde “Ben Ayşe Yılmaz, kitap koleksiyonumun tamamını yaşadığım şehirdeki Halk Kütüphanesi'ne bağışlıyorum” yazmış. Bu vasiyet geçerlidir ama saklanması, tahrif edilmemesi çok önemlidir. Eğer bu belge kaybolursa ya da yok edilirse kişinin son arzusu yerine getirilemez.
El yazılı vasiyetnamelerde tanık bulundurulması zorunlu değildir ancak tanık gerektirmese bile tüm yasal şartların eksiksiz olarak yerine getirilmesi büyük önem taşır.
Üçüncü ve istisnai olan yöntem sözlü vasiyetnamedir. Sözlü vasiyetname ancak olağanüstü haller mevcut ise yapılabilir. Miras bırakan yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar varsa ve bu sebeplerden dolayı resmi veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa sözlü vasiyetname yapabilir. Örneğin kişi ölüm tehlikesiyle karşı karşıyaysa ya da deprem, savaş gibi olağanüstü bir durumda yazılı vasiyet yapmaya fırsat bulamıyorsa, iki tanığa sözlü olarak arzularını iletebilir. Tanıklar, bu beyanları derhal yazar ve en yakın sulh hakimine teslim eder. Diyelim ki trafik kazası geçiren Mehmet Bey, hastanede ağır yaralı halde yatıyor ve durumu kritik. Yanında bulunan iki arkadaşına, “Benim tüm malvarlığım eşime kalsın, diğer akrabalarım hak iddia etmesin” diyor. Arkadaşları bu beyanı yazıya geçirip imzalıyor ve mahkemeye teslim ediyor. Bu vasiyetname, Mehmet Bey’in içinde bulunduğu olağanüstü durum nedeniyle geçerli sayılabilir. Ancak böyle bir vasiyetin geçerliliği geçicidir.
Miras bırakan için olağanüstü durumlar ortadan kalktıktan sonra resmi veya el yazılı vasiyetname yapma imkânı doğarsa, sözlü vasiyet bu tarihten itibaren bir ay sonra kendiliğinden hükümsüz hale gelir. Ancak miras bırakanın bu bir aylık süre içinde ölmesi veya vasiyetname yapamayacak duruma gelmesi halinde sözlü vasiyet geçerliliğini korur. Örneğin, ağır hastalık nedeniyle sözlü vasiyet yapan kişi, iyileştikten sonraki bir ay içinde tekrar rahatsızlanıp vefat ederse, daha önce yaptığı sözlü vasiyet geçerliliğini sürdürür. Kişi bir aylık süre sonunda hayatta kalırsa ve durumu normale dönerse, mutlaka yazılı bir vasiyet yapması gerekir. Aksi hâlde sözlü vasiyet hükümsüz olur.
Sözlü Vasiyetname Nasıl Yapılır?
Sözlü vasiyetname yapılırken miras bırakan son arzularını iki tanığa aynı anda anlatır ve onlara bu beyana uygun bir vasiyetname yazmaları veya yazdırmaları görevini yükler. Tanıklardan biri, kendilerine beyan edilen son arzuları yer, yıl, ay ve günü belirterek hemen yazıp imzalar ve diğer tanığa da imzalatır. Vasiyet bırakan kişi, en az iki tanığın önünde isteklerini açıkça anlatmalı. Tanıklar da kendilerine beyan edilen son arzuları yer, yıl, ay ve günü belirterek hemen yazıp imzalamaları gerekir. Söz uçar, yazı kalır demişler ya, işte tam öyle! Daha sonra hiç vakit kaybetmeden mahkemeye gidip durumu bildirmelidirler. Vakit kaybedilirse, vasiyet geçersiz olabilir.
Yargıtay, tanıkların hazırladığı vasiyetnameyi mahkemeye hemen getirmiş olmalarını önemsemektedir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 26.01.2016 tarihli bir kararında vasiyetname tanıklarının vasiyetnameyi 24.06.2006 tarihinde düzenleyip, Sulh Hukuk Mahkemesine 14.07.2006 tarihinde başvurdukları bir dosyada “vakit geçirmeksizin” koşulunun yerine getirilmediğini tespit etmiştir.
Öncelikle altını çizelim: Noterde sözlü vasiyet yapılmaz. Çünkü sözlü vasiyet ancak olağanüstü durumlarda yani kişinin resmi ya da el yazılı vasiyetname hazırlamasına imkân olmayan hallerde geçerli olabilir. Örneğin; bir kişi ölüm döşeğinde, savaşta ya da ciddi bir tehlike altındaysa ve zaman yoksa sözlü vasiyet yapabilir. Ama kişi rahatça notere gidebiliyorsa ya da kalem-kâğıt kullanabiliyorsa, o zaman sözlü vasiyetin hiçbir geçerliliği olmaz.
Peki, mirasta gerçekten sözlü bir vasiyet varsa ne olur? Bu durumda süreç biraz daha hassas işler. Öncelikle tanıkların vasiyetin yapıldığını vakit kaybetmeden mahkemeye bildirmesi gerekir. Mahkeme, vasiyet bırakanın ölümünü öğrendikten sonra vasiyetin açılması için bir gün belirler ve mirasçıları davet eder. Mirasçılar gelmese bile vasiyet açılır, tutanakla kayıt altına alınır. Vasiyetin geçerliliği sorgulanabilir; itiraz etmek isteyen mirasçılar yasal süresi içinde açabilirler. Eğer dava açılmazsa veya açılan dava reddedilirse, vasiyet kesinleşir ve mal paylaşımı ona göre yapılır. Saklı payı olan mirasçılar (altsoy, anne, baba ve sağ kalan eş) için ise dava yolu her zaman açıktır. Kısacası sözlü vasiyet varsa işler biraz daha karmaşık olabilir ama kurallar bellidir. Önemli olan bu kurallara zamanında ve doğru şekilde uyulmasıdır.
Sonuç olarak, üç yöntem de yasalarımızda yer alıyor. Ancak her yöntemin kendine göre geçerlilik şartları, avantajları ve riskleri var. Her üç yöntemde de ortak bir nokta vardır: Kişi, vasiyet hazırlarken akıl sağlığını koruyor ve ne yaptığını anlayabiliyor olmalıdır. Aksi takdirde en düzgün şekilde hazırlanmış vasiyet bile geçersiz sayılabilir.
Hayat kısa, vasiyetname uzun… Sevdiklerimizin arkasında bıraktığımız şey sadece mal değil, düzen, adalet ve huzurdur. Bir vasiyet, sessiz bir vedadır aslında. Ama iyi hazırlanmış bir vasiyet de hayattayken atılmış en değerli adımlardan biridir. Mirasınızı nasıl bırakacağınıza karar verirken; resmi, el yazılı ve sözlü vasiyet yollarını bilerek hareket edin. En önemlisi de bu süreçte bir hukukçudan destek almaktan çekinmeyin.
Bir sonraki başka bir hukuk başlığında buluşmak üzere.