" Ağaç yaşken eğilir "
Demiş... Atalarımız.
Jenerasyon olarak bizler de
Küçük yaşlardan itibaren
Büyüdüğümüz kasabamızın
Örf ve adetlerini ilke edindik.
* * * *
Ah Lüleburgaz ahhh.
Sen gerçekten ülkemizin batıya açılan kapısı ve
Medeniyetin beşiği, derin
Bir sessizlikle çukura saklanmış,
Bir birinden üstün yetenekleri barındıranmışsında,
Haberimiz olmamış...
( Göç almadan önce)
* * * *
Güneş batıma hareket etmeye görsün.
Kurulur sofralar ufaktan ufaktan...
Kömürcü Hayrullah, kuyumcu Nuran, zahireci Agop, inşaatçı Ramadan, otobüsçü İrfan...
Züccaciyeci Sabri bey hep geç kalır...
Oduncu Rıfat ve Raşşo yan masada olmalarına rağmen, kulakları sohbeti dinlemekle meşguldür.
Mekancı Remzi pire gibi.
Hızlı bir şekilde servis yapar.
Mezeler her zaman ki gibi resital...
Demeye kalmadı, kapıda bitti Züccaciyeci Sabri.
Bahane hazır.
" Müşteri vardı "
Yemin ederim yalan.
En az on kez paraları sayıp, çorap içi yaptı.
Kadehler kalkar, günün kritiği yapılır...
Kahkahalar atılır.
Akşam ezanı ile birlikte herkes eve doğru yol alır.
Mevzu her zaman ki gibi Lüleburgaz olmuştur.
Saygıda kusur olmaz,
Gelecekle ilgili projeler masaya yaptırılmıştır.
* * * *
Yaşımız ilerledikçe bizler, büyüklerimizden öğrendiğimiz bu kültürü az da olsa devam ettirerek, masalarda yerimizi alıyoruz. Mütevazi...
Az kişiyle sohbetimizi paylaşmaya özen gösteriyoruz... Sepette çürük elma olmaz mı !
Sıcak ortamı, çöle çevirecek.
Dört bira, veyahut üç duble rakıdan sonra kendini
ODTÜ mezunu zannedenler.
Kendini entelektüel ve sanatçı zannedip, en yakınındakine hakarette bulunanlar...
Türkçeyi konuşamamasına rağmen, kendini edebiyatçı ilan edenler...
Hatta, gecenin ilerleyen saatlerinde oyunlarına Ferhan Şensoy'un geldiğini bağırarak iddia edenler...
* * * *
Garip bir milletiz.
Camı sildigimizde ayna gibi oldu, aynayı sildigimizde cam gibi oldu, deriz...
Hatta bir vatandaş, evinde ceviz ve fındık kırmak için kullandığı tokmadığın çalışır vaziyette el bombası olduğunu 25 yıl sonra anlamış. Dört bira, veya üç duble rakıdan sonra bizimkiler kendilerini ODTÜ mezunu, bulunmaz entelektüel sanatçı ilan etmeleri, el bombasının yanında ne ki...
Adam, 25 yıl el bombasıyla yatmış. Biz de 25 yıldır bu kronik hastalıkları dinliyoruz.
* * * *
Ramazan Bayramı sona erdi. Bizler, büyüklerimizin ziyaretine giderdik. Bu bayram, büyükler küçüklerin ziyaretlerine gittiler. Her gecenin karanlığında, güneş yine aydınlatacak ve ısıtacak dünyamızı. Bayramlaşmak için büyüklerini bekleyen çocuklarımıza, SELAM OLSUN...
Sizler, onurlu ve gururlu çocuklarsınız... Ramazan Bayramınız mübarek olsun onurlu ve gururlu çocuklar.
Üzülmeyin çocuklar...
Üç nala gelen, dört nala gider...
* * * *
Semih YILDIZ satırlarının burada sona erdiğini söyler, her nerede ve kimler için neler düşünüyorsanız, iki katının sizlerin olmasını temenni eder...