Ne acayip bir ülkeyiz ya!
Gündem o kadar anlık değişiyor ki tam bir yazıya başlıyorum hop farklı bir şeyler gelişiyor karar değiştirip güncel konuyu işlemek istiyorum ama yine farklı bir şeyler oluyor bende en güncel en popüler olanı yani İmamoğlu ve hak hukuk adalet üzerine yazmaya karar verdim.
Dendi ki diploması sahte olmadı, tutmadı bu defa yatay geçiş kural dışı ve sonuç 35 sene önce ki diploma iptal edildi "ne komik değil mi"
Yetti mi ? Tabiki hayır
Acayip şeyler ile suçlayıp aynı Ergenekon ve balyoz da olduğu gibi gizli tanık ifadeleri ile derdest edildi ben bu yazıyı bitiremeden de muhtemelen tutuklanacaktır.
Borsa ve ekonomik durumları hiç anlatmayacağım.
Pekiyi!
İmamoğlu ve diploma sorununu hallettiğimize göre geriye kalan sorunlar ne olacak.
Mesela bir kaç tanesini sizlere hatırlatayım
- Ekonomi
- Adalet
- Ahlak
- Eğitim
- Mülteciler
- Emekli maaşları
- Hayat pahalılı
- Sokak hayvanları
- Beyin göçü
- Pestisit sorunu ki kangrene dönmek üzere
- Kadın cinayetleri
- Kalp krizi sorunları
- Mülkiyetsizleştirme( Yeni dünya düzeninin en büyük sorunu olacak)
- Suriye'de İsrail varlığı
- Liyakat ve torpil
- Ege adalarında Yunan varlığı.
Gibi gibi onlarca sorunu sıralayabiliriz.
Sevgili dostlar!
Hukuk herkese çok gerekli bunun anlamını gelecekte daha iyi idrak edeceğiz.
Hukuk, bir toplumun temel yapı taşlarından biridir. Adalet ise bu yapının ruhunu oluşturan en önemli unsurdur. Her bireyin eşit haklara sahip olduğu, adaletin tarafsız bir şekilde tecelli ettiği bir ortam, sağlıklı bir toplumun ve demokratik bir devletin varlığının teminatıdır. Ancak, hukuk ve adaletin ayaklar altına alındığı bir ülkede, bireylerin özgürlükleri, hakları ve onurları tehdit altındadır.
Bu tür bir ülkede hukukun üstünlüğü yok sayılır. Yasalar, birer kural olmaktan çıkıp, iktidarın elinde bir silaha dönüşür. İnsanlar, yalnızca iktidarın arzularına göre yargılanır, bu durum, toplumda büyük bir güvensizlik yaratır. Bireyler, haklarını aramaktan korkar hale gelir; çünkü adaletin tecelli edeceğine dair bir inançları kalmamıştır.
Hukuk devleti ilkesinin ihlali, yalnızca bireyler için değil, aynı zamanda toplumsal yapılar için de yıkıcı sonuçlar doğurur. Ekonomik, sosyal ve kültürel hayat, bu adaletsizlikten etkilenir. Yatırımcılar, belirsizlik ve güvensizlik ortamında hareket etmekten çekinir. Toplumda adalet duygusunun kaybolması, sosyal huzursuzlukları tetikler ve bu da toplumsal çatışmalara zemin hazırlar.
Bir ülkede adaletin sağlanabilmesi için, hukukun bağımsız ve tarafsız bir şekilde işlemesi gerekmektedir. Yargı organlarının, siyasi otoriteden bağımsız hareket edebilmesi, bireylerin haklarını güvence altına alır.
Sonuç olarak, hukuk ve adaletin ayaklar altına alındığı bir ülke, sadece bireyleri değil, tüm toplumu derin bir karanlığa sürükler. Bu, yalnızca bir siyasi sorun değil, aynı zamanda insani bir dramdır. Her bireyin haklarına saygı gösteren, adaletin sağlandığı bir dünya dileğiyle, umarım hukukun üstünlüğü ve adalet duygusu her yerde hakim olur. Unutulmamalıdır ki, adaletin olmadığı bir yerde, özgürlükler de var olamaz.