Sevim Ören hayatını kaybetti
RAYFEL Bilim Fuarı başladı
Akım Koleji 2-A sınıfı 23 Nisan’ı coşkulu bir şekilde kutladı
Yaşasın 1 Mayıs Alanlardayız!
Bu yazı 22 Temmuz 2022, Cuma 07:17:06 tarihinde eklendi. 1613 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İSLAM DİNİNDE İLİM ÖĞRENMENİN ÖNEMİ - Eyyüp Sabri Erdem

İSLAM DİNİNDE İLİM ÖĞRENMENİN ÖNEMİ

 

İnsanı hem dünyada da hemde inandığı varlığına iman ettiği ahiret hayatında mutlu kılmayı nihai  hedef olarak güden İslam dini onun bu özelliğine hitab eden bir yapıya sahiptir. Son hak din olarak gönderilen İslam dini, en başta her şeyin yaratıcısı olan Allah’ı bilmek,tanımak ve ona iman etmek üzere insan ile alakalı onun etrafında hayat bulmuştur.

İnsanoğlu dünya denilen imtihan meydanına hiçbir şey bilmez hâlde gelmiştir. (Nahl suresi 16/78.) Ama bunun yanında, bilgiyi öğrenebilecek vasıf ve özellikler ile yaratılmıştır. Duyu organları ile elde ettiklerini akli melekeleri ile birlikte bilgiye dönüştürme özelliğine sahiptir. Öğrendiği bu bilgiler arasında zihinsel ilişkiler kurarak düşünce üretir ve ilim sahibi olur. Bilgi ve ilim aklın ürünüdür bu sebeple de insana ait özelliktir.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı kerim dünyaya imtihan için gönderilen insanın Allah'a (Celle Celaluhu ) iman etme, öğrenme ve bilgi üretme özelliğini, onu meleklerden üstün kılan özelliklerden biri olarak belirlemiştir. (Bakara suresi 2/31-33.)

Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de Allah; insanın duygu, düşünce ve hislerini ifade etme yeteneklerine vurgu yapar. (Rahman suresi 1-3.) İnsana lazım olan ve hayatını idame ettirecek(sürdürebilecek)ve ahiret hayatında ebediyyen saadetini kazandıracak bilgi ve düşünce edinmeyi hayatının tabii akışına bırakmaz; iradesiyle ilgili faaliyetler yolu ile bilinçli ve planlı işler olarak sürdürülmesini ister. İşte bu durum da hayata ilim dünyasının kapısını açar.

İslam dini insanoğlunun ortak kıymeti olan ilmi kazanımlardan yararlanarak ona katkı sağlamayı emreder. Bu kazanımlardan yararlanmanın en pratik ve mükemmel  yolu okumaktır. Rabbimiz bunun da işaretini Kur’an-ı Kerim'in ilk ayeti “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (Alak suresi 1) hitabıyla bize bildirmiştir. Okunacak olan şey başta vahye dayanan bilgi olmak üzere Allah'ın yarattığı varlık dünyasında yer alan başta insanla ilgili olan her şeydir, bunlara ait olan bilgidir. Konuları dini ilim alanları olduğu kadar, konuları maddi ve tabii olan ilimler de İslamî’dir ve dine dayanır.

Kur’an-ı kerim ve hadis-i şerif merkezli dini ilimler ile alakalı ilim dallarında yetişen sayısız büyük âlimin yanında, insanoğlunun karanlıktan ve geri kalmışlıktan kurtulup bilime yönelmelerinde liderlik ve hocalık etmiş olan sayısız tabii bilim üstadları İslam dininin ilim alanında sahip olduğu bu kapsayıcı ve bütüncül bakış açısının ürünüdür. İlmin maddeci ve “dünyevi" olanıyla alakalı öngörülen en temel şart Yaratıcının ve O’na ait bilginin devrede tutulmasıdır. Yaratılmış olan her şeyin Allah’ın var olduğunun ve bir olduğunun delili olduğu, O’nun ilminin sonsuz olduğu  üretilen bilginin sınırlı oluşu unutulmayacaktır. Kainatı ve cümle yaratılmışları Alemlerin Rabbi olan Allah’ın adı ile okumanın anlamı budur.

İslam dini   Allah’ın doksan dokuz sıfatından "alim" sıfatını insanda tecelli olarak görmüş ve ilmi hakikatlerin bulunmasına, gelişmesine ve geliştirilmesine bu konuda araştırmalar yapılmasına büyük önem vermiştir. Kuran’ı Kerim'in birçok ayetlerinde iman edenlere dünyayı incelemeye, insanın aklını en iyi şekilde kullanmasını, yaşanan olayların sebeplerini düşünmeye davet eden beyanlar vardır.

Peygamber efendimiz aleyhisselat-u ves-selam'a ilk inen ayet-i kerime "Oku!" emriyle başlayan İslami açıdan ilmin,ilim sahibi olmanın ve  alimin değeri sonraki dönemlerde bilginlerin ortaya koyduğu bir yorum değil, bizzat kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk’ın ilan ettiği önemli bir husustur. Nitekim, Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allah, sizden iman edenleri ve ilim sahiplerini dereceler halinde yükseltir." (Mücadele suresi 11). "De ki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Fatır süresi 28) "De ki Rabbim ilmimi artır." (Taha suresi 114) Peygamber efendimiz(Aleyhisselam )şu hadis-i şerif ile ilmi zenginlik olarak vasıflandırmıştır.  "Allah’ım beni ilimle zengin et; akılla ve yumuşaklıkla beze; kötülükten çekinmekle yücelt; kötü işlerde bulunmamakla güzelleştir."

Ortaçağın yaşandığı dönemde İslâm dininin kıymet olarak zirve kabul edildiği sıralarda Avrupa cehaletin, karanlığın ve geri kalmışlığın içerisinde bilimsel  gelişmeler, keşifler ve icatlar  karşısında kilise bu gelişmelere karşılık olumsuz tavırlar almış, insana faydalı olacak müsbet ilme  ve ilmi gelişmelere geniş manada engel olup  yasaklarken ve ilim adamlarını en ağır cezalara çarptırırken İslam dünyasında nadirinen görülen münferit istisnalar dışında alimler, ilim adamları baş tacı edilmişlerdir.

Alimler, hem devleti yöneten devlet  erkanından, hem Müslüman halktan çok büyük hürmet, muhabbet ve alaka görmüşlerdir.

İslam alimleri yazdıkları kıymetli eserler ile ilim alanlarına yeni yeni boyutlar ve gelişmeler kazandırmışlar ve insanlığın yaşadıkları zamana ve geleceğe ışık tutmuşlardır. Bunlar hem tefsir, akaid, fıkıh, kelam gibi dini ilimlerde hem de mantık, astronomi, felsefe, fizik, kimya, tıp, geometri, cebir, matematik, tarih ve coğrafya gibi diğer ilim dallarında çok kıymetli çalışmalar yapmışlar ve kıymetli eserler meydana getirmişlerdir. Bu eserlerin bir çoğundan bugün bile ilim dünyası istifade etmektedir

İLİM  ÖĞRENMEK İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER

"Allah, hakkında hayır dilediği kimseye din hususunda büyük bir anlayış verir." (Buhârî, Müslim)

"Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse." (Buhâri, Müslim)

“Allah’ın benimle göndermiş olduğu hidâyet ve ilim, yeryüzüne yağan bol yağmura benzer. Yağmurun yağdığı yerin bir bölümü verimli bir topraktır: Yağmur suyunu emer, bol çayır ve ot bitirir. Bir kısmı da suyu emmeyip üstünde tutan çorak bir yerdir. Allah burada biriken sudan insanları faydalandırır. Hem kendileri içer hem de hayvanlarını sular ve ziraatlarını o su sayesinde yaparlar. Yağmurun yağdığı bir yer daha vardır ki, düz ve hiçbir bitki bitmeyen kaypak ve kaygan arazidir. Ne su tutar, ne de ot bitirir. İşte bu, Allah’ın dininde anlayışlı olan ve Allah’ın benimle gönderdiği hidâyet ve ilim kendisine fayda veren, onu hem öğrenen hem öğreten kimse ile buna başını kaldırıp kulak vermeyen, Allah’ın benimle gönderdiği hidâyeti kabul etmeyen kimsenin benzeridir." (Buhârî, Müslim)

"Allah'a yemin ederim ki, Cenâb–ı Hakk'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli dünya nimeti olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır." (Buhârî, Müslim)

"Benim tarafımdan (tebliğ edilen Kur'an'dan) bir âyet bile olsa insanlara ulaştırınız. İsrailoğulları(nın ibretli kıssaları)ndan da haber verebilirsiniz. Bunda bir sakınca yoktur. Kim bile bile bana yalan isnad ederse, cehennemdeki yerine hazırlansın." (Buhârî, Tirmizî)

"Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır." (Müslim, Buhârî, EbûDâvûd )

"Hidâyete davet eden kimseye, kendisine uyanların sevabı kadar sevap verilir. Bu onların sevaplarından da hiçbir şey azaltmaz." (Müslim )

"İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat." (Müslim )

"Dünya ve onun içinde olan şeyler değersizdir. Sadece Allah'ı zikretmek ve O'na yaklaştıran şeylerle, ilim öğreten âlim ve öğrenmek isteyen öğrenci bundan müstesnadır." (Tirmizî )

"İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse, evine dönünceye kadar Allah yolundadır." (Tirmizî )

"Mümin, cennete girinceye kadar hiçbir hayıra doymaz." (Tirmizî)

"Âlimin âbide üstünlüğü, benim sizin en aşağı derecede olanınıza üstünlüğüm gibidir. Şüphesiz ki Allah, melekleri, gök ve yer ehli, hatta yuvasındaki karınca ve balıklar bile insanlara hayrı öğretenlere dua ederler." (Tirmizî )

Bir kimse, ilim elde etmek arzusuyla bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır. Muhakkak melekler yaptığından hoşnut oldukları için ilim öğrenmek isteyen kimsenin üzerine kanatlarını gererler. Göklerde ve yerde bulunanlar, hatta suyun içindeki balıklar bile âlim kişiye Allah'tan mağfiret dilerler. Âlimin âbide karşı üstünlüğü, ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Şüphesiz ki âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Peygamberler altın ve gümüşü miras bırakmazlar; sadece ilmi miras bırakırlar. O mirası alan kimse, bol nasip ve kısmet almış olur." (Ebû Dâvûd, Tirmizî)

"Bizden bir şey işitip, onu aynen işittiği gibi başkalarına ulaştıran kimsenin Allah yüzünü ağartsın. Kendisine bilgi ulaştırılan nice insan vardır ki, o bilgiyi, bizzat işiten kimseden daha iyi anlar ve korur." (Tirmizi)

"Bir kimseye bildiği bir konu sorulduğunda cevap vermezse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulur." (Tirmizî )

 "Kim kendisinde Allah'ın rızası aranan bir ilmi sadece dünyalığa sahip olmak için öğrenirse, o kimse kıyamet gününde cennetin kokusunu bile duyamaz."(Ebû Dâvûd)

Selam ve Dua İle

Eyyup Sabri Erdem

Ensar Vakfı Lüleburgaz Şube Başkanı

Yazdır Paylaş
Diğer Eyyüp Sabri Erdem Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek