Bulgaristan’a giden otobüs devrildi; 11 kişi yaralandı
Vatandaşlardan Ak Partiye Teşekkür
Köprü ayağına çarptı-1 Yaralı
Alevi-Bektaşi camiasının acı günü
Bu yazı 13 Mayıs 2022, Cuma 09:12:39 tarihinde eklendi. 2021 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

TOPLUMDAKİ AHLAKİ YOZLAŞMANIN NEDENLERİ ve İSLAM DİNİNDE GÜZEL AHLAK SAHİBİ OLMANIN ÖNEMİ - Eyyüp Sabri Erdem

TOPLUMDAKİ AHLAKİ YOZLAŞMANIN NEDENLERİ ve İSLAM DİNİNDE GÜZEL AHLAK SAHİBİ OLMANIN ÖNEMİ

 

Batı dünyasında laiklik, sekülerizm, liberalizm gibi dini değerlere ters olan ve insan fıtratına zararlı olan ideolojik akımlar Batılı toplumların ahlaki manada çözülmesine,bozulmasına ve çökmesine neden olmuştur. Türkiye’de, Cumhuriyetin kurulmasından sonra  ivme kazanan batılılaşma çabaları, maalesef Türkiye’yi de bu konuda Batılı toplumlara benzeterek çökmenin ve çözülmenin eşiğine getirmiştir. Günümüz Türkiyesinde, herkesin şikayet ettiği ahlaki çöküntü ve dejenerasyonun nedeni bu batılılaşma çabalarıdır. Üzülerek şunu belirtmek gerekir ki, bugün hayat sürdüğümüz toplumda gayret edilen batılılaşma çabaları neticesinde tam anlamıyla bir dini ve ahlaki çöküntü/dejenerasyon yaşamaktadır. Özellikle gençler arasında ortaya çıkan ve olanca hızıyla gelişen bu dejenerasyon/yozlaşma ve ahlaki çöküntü toplumumuzun dünya ve ahiretinin geleceği açısından son derece büyük tehlike ve tehditler oluşturmaktadır. İnsanların bir zamanlar konuşmaya dahi utanarak çekindikleri bazı konuların, modern(!) zamanlar denilen günümüzde, yaşadığımız toplumda çok rahat bir şekilde konuşulabilir olması, hatta alenen işlenir hale gelmesi ve maalesef toplumda da herhangi bir tepkinin oluşmaması bu tehlikeyi daha da vahim ve gelecek açısından daha da tehlikeli hale getirmektedir. Bunun başta gelen sebebi ise televizyonlarda yayınlanan  programlarda, gazetelerde, haber sitelerinde, sosyal medyada ve magazin dergilerinde, her tür ahlaksızlık pervasızca ve utanmadan sergilenmekte, cinsellik, müstehcenlik, alkol kullanımı özenilen bir eylem haline getirilmektedir. Bu kadarla da yetinilmeyerek dini ve ahlaki değerlerden yoksun kişilerin hayatları/yaşam tarzları imrenilecek bir şekilde sunulmakta ve gayri ahlaki ve islamdan uzak,karanlık, kokuşmuş ve pis  hayat biçimleri çekici gösterilmeye çalışılmaktadır. İşin daha vahim tarafı ise, bu gibi kimselerin ahlaksız hayat biçimleri, çürümüşlükleri/kokuşmuşlukları, çağdaşlık, modern hayat(!)  misali  olarak topluma sunulmaktadır. Ne yazık ki bundan en çok genç ve temiz dimağlar etkilenmektedir. Reklâm, sinema, edebiyat, mizah adı altındaki kültürel(!)araçlarda da hep aynı mesajlar verilmekte, kitlelerin dini ve ahlaki değerleri yok sayılarak dolayısıyla dejenere edilerek , sekülerizm, laiklik, deistlik,ateizm gibi adını saymakla bitiremiyeceğimiz sapkın ve batıl ideolojiler ile nikâhsız yaşama, flört, evlilik öncesi birlikte yaşantı özendirilmektedir.

Genç kuşağın kişiliklerinin ve kimliklerinin oluşumunda en önemli faktör başta aile olmak üzere, okul ve çevredir. Buna, 2000’li yıllardan itibaren Televizyon, bilgisayar ve internet gibi görsel, Twitter, Youtube ve Facebook gibi bir çok sosyal medya hesaplarını da ilave edebiliriz.

Gerek görsel, gerekse sosyal medya, dikkatli, ihtiyaca göre kontrollü kullanıldığı takdirde faydalı, kullanılmadığı takdirde ise bulaşıcı bir hastalık gibi sadece kullanan kişiye değil, ailesine, çevresine ve yaşadığı topluma da zarar verir bir hale gelecektir.

Bu tür sosyal medyayı kullananları ve özellikle de gençleri bundan vazgeçirmek hiç de kolay değildir. Gençleri bundan bütünüyle vazgeçirmek mümkün olmadığına göre kontrollü kullanmaları konusunda gençlerin eğitilmeleri ile alakalı projeler üretilmeli ve programlar yapılmalıdır. Bu eğitim öncelikle ailede başlamalı ve okulda devam etmelidir. Çünkü gençlerin kişiliklerinin oluşmasında aile ve okulun ve sosyal çevrenin çok önemli bir etkisi bulunmaktadır. Bu nedenle kişiliklerin olgunlaşmasında aile ve okulun ve sosyal çevrenin etkin bir şekilde devreye girmesi gerekmektedir.

Gençlerin yetişmesinde etkin olan ailenin çökertilmesi için uzun yıllardan beri içerideki ve dışarıdaki İslama ve değerlerine düşman çevreler yoğun faaliyetler göstermişlerdir. Toplumu çökertmenin, onu egemenlik altına alarak her konuda büyük bir pazar haline getirmenin en kolay ve en kestirme yolu aileyi bölmek ve parçalamaktır. Bunu bilen düşmanlarımız da kendi amaçlarını gerçekleştirmek için toplumun en önemli unsuru olan aileden işe başlamışlardır. Türkiye’de bu konuda bir hayli mesafe de kat edildiği görülmektedir.Bu ise toplumumuzun geçmiş yıllara göre dini ve ahlaki bakımdan gittikçe daha çok yozlaşmasından anlaşılmaktadır. İçki, cinsel taciz ve uyuşturucu kullanmanın İlköğretim okullarına kadar inmesinin nedeni de dini değerlerin zayıflaması ve yaşanmaması ve bununla birlikte ahlaki bozulmanın artmasından kaynaklanmaktadır. Çocuğun en temel en temel dini ve ahlaki bilgileri alacağı yer aile çözüldüğü ve vazifesini yerine getiremediği için aile toplumdaki fonksiyonunu yerine getir(e)memektedir. Maalesef okullarda da, sistemin çağdışı kalmış, tek tipçi ve baskıcı ideolojisi verilmeye çalışıldığından, çocuklar amaçsız, hedefsiz, gelecek kaygısı olmayan,ufku dar,vizyonu olmayan,dini ve milli  değerlerden uzak bireyler haline gelmekte ya da getirilmektedirler.

Dolayısıyla günümüzde, ne aile, ne de okul, çocukları eğit(e)mediği için sokaklar ve sosyal çevre çocuklarımızı ve gençlerimizi, sokağa egemen olanların istekleri ve sapkın anlayışları doğrultusunda eğitmektedir.

Bugün, özellikle büyük şehirlerde ilköğretim çağındaki çocuklarda bile uyuşturucu bağımlılığı ve cinsel taciz oranı her geçen gün daha da çok artmakta ise, bu eğitim sisteminin yeterli olmadığını ciddi eksikliklerinin olduğunu göstermektedir.

Bu nedenle okullar çocuklarımızı, gençlerimizi hakkıyla eğitememiş,  kötü alışkanlıkları ortadan kaldıran  bir mekân haline gelememiştir. Bu nedenle aileler okul hayatı dışında çocuklarını aile hayatı içinde eğitmeli ve onlara düzgün bir sosyal ortam hazırlamalıdırlar,çünkü ‘kendinizi ve ehlinizi yakıtı insan ve taş olan ateşten koruyun’ (Tahrim sûresi 66/6) ayeti, babaya bir sorumluluk getirmekte ve çok önemli bir mükellefiyet yüklemektedir.

İslâm’ın bir toplumda gerçekleşmesini gözettiği temel hedefleri bulunmaktadır. Bu hedefler gerçekleşinceye kadar İslam dini mensuplarına meşru ve İslami ölçüler çerçevesinde her türlü mücadele vermeyi zorunlu kılmış ve bunun için mücadele etmeyi emretmiştir. Çünkü bu hedeflerin  gerçekleşmemesi halinde toplumun kendi içerisinde ahlaki değerleri, adaleti ve sosyal hayatta dayanışmayı sağlaması ve bunlar İle birlikte oraya çıkacak ve toplumu İfsad edecek fitneyi önlemesi de mümkün olamaz.

Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de emrettiği İslam ahlakını, adaleti ve sosyal dayanışmayı kendi içerisinde sağlayamayan bir toplumun ise, kendi insanını  hem dünyevi hemde  uhrevi manada mutlu etmesi söz konusu olmayacaktır ve mümkünde değildir.

Bugün olduğu gibi, huzurlu ve mutlu olmayan   bir toplumda ise gasp, cinayet, yolsuzluk, hırsızlık,rüşvet,adam kayırma,haksızlık ve şiddet eksik olmayacaktır. Bu ise, toplumun kendi içerisinde günden güne çürümesine ve bozulmasına, iç kargaşalıklara, sosyal bunalımlara ve huzursuzluğa sürüklenmesine sebep olacaktır.

İslam’ın önem verdiği beş temel hedef;dinin muhafazası, aklın muhafazası, nefsin muhafazası, neslin ve malın muhafazasından oluşmaktadır.

Bu beş hedefin önemli unsurlarından biri aklın muhafaza edilmesi ve ilahi ölçüler çerçevesinde kullanılmasıdır. Çünkü Allah’u Teâlâ ancak akıl sahiplerini dinden sorumlu tutmaktadır,bundan dolayı aklı olmayanın dini de yoktur. Yani dinden mükellef tutulmayacak ve hesaba çekilmeyecektir . Bu sebepten Allah’u Teâlâ birçok ayetin sonunda ‘akletmiyor musunuz’ (Al-i İmran sûresi 3/65; Bakara sûresi 2/76; Enbiya sûresi 21/10 vb.) diye akledenlere hitap etmektedir. Aklı ifsad eden, zarar veren ve Allah’a isyan ettiren şeylerin başında ise alkol ve uyuşturucu kullanma gelmektedir. Alkollü içki ve uyuşturucu kullanma oranı son yıllarda bir hayli artmıştır, bu da, tam anlamıyla bir sektöre dönüşmüştür.

Nesli ve aile yapısını ve dolayısıyla toplumu bozan ve değerlerini yıkan en önemli faktörlerden biri de fuhuş, cinsellik, ensest ilişki vb sapkın ve gayri ahlaki davranışlardır. Çünkü bu tip sapkınlıklar, aile ve dolayısıyla da toplum ahlâkını çökertmekte, psikolojik bir takım sosyal dengesizliklere sebep olmakta ve başta zührevi olmak üzere çeşitli bulaşıcı hastalıklara da neden olmaktadır. Gençliği dejenere etmek bozmak ve dini değerlerini ortadan kaldırmak isteyenlerin, en fazla başvurdukları ve bu maksatla etkileyerek onları kendilerine bağımlı hale getirdikleri alan fuhuştur.
Gençleri bu tür dini ve ahlaki çöküntüden kurtarmanın en önemli yolu aileyi muhkem ve sağlam hale getirmektir. Bu da, ancak ailenin İslami temeller üzerine kurulması ve İslami hükümlerin yaşanması,aile bireyleri arasında yaşatılması İle gerçekleşebilir. Çünkü anne ve baba en iyi eğitici ve örnek, aile ise en etkili okuldur. Çocuklarımızı ailemizde, İslami ahlak ve terbiye üzerine yetiştir(e)mediğimiz takdirde, gelecekteki yaşantıları bugün şikâyetçi olduğumuz gençlerin yaşantılarından farklı olmayacaktır. Allah’tan korkan bir gencin, Allah’ın haram kıldığı bir şeyi yapması asla mümkün olmaz. O halde çocuklarımıza vereceğimiz ilk şey, ekonomik anlamda rahat yaşayacağı bir hayata kavuşmak için makam ve mevki sahibi olsun diye okuldan dershaneye, dershaneden okula göndermek olmamalıdır.

Çocuklarımızın dünya hayatının kazanılmasının yanında ahiret hayatının kazanılması için gayret edilmeli,dolayısıyla hem dünya hayatında mutlu ve huzurlu olması, hemde ahiret hayatı dediğimiz ebedi hayatının da kazanılması için gayret etmeliyiz.

GÜZEL AHLAK İLE İLGİLİ AYET-İ KERİMELER

“Bu cezalandırmanın sebebi şudur: Bir toplum, kendisinde bulunan güzel ahlâk ve meziyetleri değiştirmedikçe Allah da onlara verdiği nimetleri değiştirmez. Hiç şüphe yok ki Allah hakkiyle işiten ve kemâliyle bilendir.”

(Enfal sûresi 53)

“Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Bu, onlar için daha temiz ve daha nezih bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların bütün yaptıklarını en iyi bilmektedir.”

(Nur sûresi 30)

Mümin kadınlara da: “Gözlerini (haramdan) kısmalarını ve iffetlerini muhafaza etmelerini” söyle. Kendiliğinden görünenler hariç süslerini açığa çıkarmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine koysunlar (kafa, boyun ve göğüs kısmını örtecek şekilde). Kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, çocuklarından, kocalarının (başkasından olma) çocuklarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerin çocuklarından, kız kardeşlerin çocuklarından, kendi kadınlarından, sağ ellerinin sahip olduğu (köle ve cariyelerden), kadına (ihtiyaç ve arzusu olmayan) erkeklerden, kadınların avretini anlamayan çocuklardan başkasına süslerini göstermesinler. Gizledikleri ziynetler anlaşılsın/bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep beraber topluca Allah’a tevbe edin ki, kurtuluşa eresiniz ey müminler! (Nûr sûresi 31)

“Nefsini maddî ve mânevî kirlerden temizleyen kesinlikle kurtuluşa erecektir.”

(Şems sûresi 30)

“Allah’tan korkan kimseler, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik edenleri sever. “(Âl-i İmrân sûresi 134.)

GÜZEL AHLAK İLE İLGİLİ HADİS-İ ŞERİFLER

“Kıyamet gününde mü’min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr 61)

“Hayırlınız, ahlâkı güzel olanınızdır.” (Buhârî)

“Nerede olursan ol, Allah’a karşı sorumluluğunun bilincinde ol! Kötülüğün peşinden iyi bir şey yap ki onu yok etsin. İnsanlara da güzel ahlâka uygun biçimde davran!” (Tirmizî)

“Hiçbir baba, evlâdına güzel terbiyeden daha üstün bir hediye vermemiştir.” (Tirmizî)

Selam ve Dua İle

Yazdır Paylaş
Diğer Eyyüp Sabri Erdem Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek