Tır devrildi, köylü kurtardı
Vali Birol Ekici, şehit ailelerini ziyaret etti
Bugün su kesintisi olacak
HEM’de kursiyerler belgelerini aldı
Bu yazı 27 Ekim 2021, Çarşamba 16:30:20 tarihinde eklendi. 1064 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

NE OLACAK BU ALMANYA’NIN HALİ? - Metin ATLI

Cumhurbaşkanımız dedi ki ‘Amerika’nın, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Benzin yok benzin. Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar, Türkiye’de böyle bir sorun yok’. Kelimesi kelimesine böyle söyledi. Yeni Akit gazetesi manşet attı: ‘Almanya’da artan enflasyon halkı isyan ettirdi’. Almanya’da enflasyon yüzde 4’e çıkınca halkı isyan etmiş. Alman falan ama ne de olsa onlar da insan. Alman da olsa bir insan yiyecek bulamıyorsa, aç kalıyorsa üzülüyoruz. Aldı bizi bir düşünce. Ne olacak bu Almanya’nın hali?
NE OLACAK BU ALMANYA’NIN HALİ?

 

Almanları düşünmekten kendi dertlerimizi unuttuk. Cumhurbaşkanı “Türkiye de böyle bir sorun yok” dedi. Hükümete göre hiç derdimiz yok. Her şey güllük gülistanlık. Ama keşke sorunlarımız yok deyince yok olsa. Dolar uçtu, Euro uçtu, altın uçtu. Ekonomi tepetaklak. Boş verin Almanya’yı. Biz ne olacağız biz. Ne olacak bu Türkiye’nin hali?

           Türkiye de tarım var, turizm var, orta halli bir sanayi ülkesiyiz. Peki o zaman biz neden bu haldeyiz. Biz neden fakiriz. Asgari ücret 2825 lira 90 kuruş. Vur dolara 294 dolar eder. Avrupa da en düşük asgari ücret bizde. Halini acıdığımız Almanya’da asgari ücret 2000 dolar. Haline acıdığımız Bulgaristan bile bizi geçti. Hep diyoruz ya. Almanya’da asgari ücret yüksek ama her şey daha pahalı. Onun için de alım gücüne bakılıyor. Türkiye alım gücünde 37 ülkeden 31. Sırada. Alım gücümüz Avrupa ortalamasının tam 3 katı düşük. Yani fakiriz fakir.

          Orta halli bir çiftçi aile düşünün. Baba ölünce işler oğluna kalıyor. O da hemen bankadan kredi çekiyor. Çektiği krediyle yeni tarla alsa veya traktörünü yenilese problem yok.  Ama o hemen altına sıfır iyi bir araba çekiyor. Sonra evdeki eşyaları yeniliyor. Paranın kaynağını bilmeyen ev halkı çok mutlu oluyor. Para yetmez olunca başka bankadan kredi çekiyor. Sonra bankalar kredi vermez olunca tarla satmaya başlıyor. Ama eline geçen parayla işleri büyütmüyor, har vurup harman savuruyor. Sonunda elde ne ev kalıyor, ne araba kalıyor, ne de tarla kalıyor.

           Bizim durumumuzda ülke olarak aynen böyle.  AKP hükümeti geldiğinden beri 150 milyar dolar olan borcumuz 450 milyar dolara çıktı. 60 milyar dolarlık özelleştirme adı altında mal sattık. Bu paralarla fabrika kurmamız gerekirken biz yol yaptık, köprü yaptık. Avrupa’da doğru dürüst inşaat yapılmazken biz her tarafı şantiyeye çevirdik. Bunlar para getiriyor mu, hayır. Olan fabrikalarımızı da yabancılara sattık. Yağ fabrikalarımızı, şeker fabrikalarımızı, kağıt fabrikamızı, gübre fabrikamızı, sigara fabrikalarımızı sattık. Milli içkimiz rakı fabrikası bile artık yabancıların.  Şimdi her şeyi dışarıdan ithal ediyoruz.

           İhale yasamız şeffaf değil. 1 liraya yapılacak işi 3 liraya yaptık. İhaleleri hep’5 li çeteye verdik. Yetmedi bu zengin müteahhitlerin vergi borçlarını sildik. Bu zenginler de paralarını virjin adalarındaki offshore bankalarına götürdü. Böylece hem vergi kaçırdılar, hem paralarını kaçırdılar. Eğitimde tornacı, kaynakçı yetiştirmedik. Her taraf imam oldu. İmamlar da kaynak yapmayı bilmiyor. İşsizlik çok ama kaynakçı, elektrikçi, tornacı arasan bulunmuyor.

         Halk fakirken biz 1100 odalı saray yaptık. Marmaris’e 300 odalı yazlık saray yaptık. Ahlat’a saray yaptık. Almanya da Merkel’in 1 uçağı varken bizde Cumhurbaşkan’ına ait 8 uçak var. VIP uçaklar da eklendiğinde 16 uçak var. Bir yere açılışa giderken yüzlerce araç konvoyunla gidiyoruz. Amerika’ya Türkevini açmaya 4 uçak dolusu insan götürdük. Ejder meyvelerinle besleniyoruz. Savurganlık diz boyu.

       Yani biz o çiftçinin yaptığı gibi yaptık. Yalnız bir fark var. Siyasiler ülke batarsa alır ceketi giderler. Ondan sonra yeni gelen uğraşsın dursun. Ama batan çiftçinin öyle bir şansı yok. Bu hükümette bir gün alıp ceketini gidecek. Ama bizim 20-30 senemiz gitti. Bunu kim geri getirecek?

      Peki biz nasıl düze çıkarız. İyi bir parlamenter sistem, iyi bir seçim sistemi, iyi bir eğitim sistemi, iyi bir adalet sistemi, iyi bir ihale yasası, iyi bir denetim sistemi, bağımsız bir merkez bankası bizi kısa zamanda düze çıkartır. Bunun için sistem aramaya gerek yok. Avrupa Birliği’ne girmesek de yasalarını, sistemini alsak bize yeter.

        Üretime ağırlık verip giderleri kısarsak, zenginlerden de vergi alırsak, haksız yere ihale alan  müteahhitlerden hesap sorarsak, haksız kazanç sağlayanları tespit edip mal varlıklarını kamuya aktarırsak bu iş düzelir. Peki siyasiler bunları bilmiyor mu? Bilmez olurlar mı? Biliyorlarsa neden yapmıyorlar? İşlerine gelmiyor da ondan. Sistem olan bir ülkede 5 yerden ballı maaş alamazsın ki, yedi sülaleni işe sokamazsın ki, onun bunun Ankara’da işini halledemezsin ki, din ticareti yapamazsın ki, benim kim olduğumu biliyor musun diyemezsin ki. O zaman siyasiler neden sistem istesinler ki. Bunu halk isteyecek. Halk artık uyanacak, bunları talep edecek. Bu kadar şeye rağmen hala uyanmıyorsan fakirlikten hiç şikayet etmeyeceksin.

 

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Metin ATLI Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek