SİYASETTE TUHAF SÖYLEMLER - Metin ATLI

Eski meclis başkanı İsmail Kahraman dedi ki Anayasa’da değişemez denilen maddeler de değişebilmeli. Kısaca nedir bu maddeler? 1- Türkiye bir Cumhuriyettir. 2- Türkiye Laiktir. 3- Türkiye’nin ana dili Türkçe, bayrağı ay yıldızlı bayrak, milli marşı İstiklal Marşı ve başkenti Ankara’dır. 4- Bu üç madde değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez. 

              Bence de her şey değişebilir. Gün gelir daha iyi bir İstiklal Marşı yapılabilir. Değişmeyen tek şey değişimdir. İsmail Kahraman’ı tanıyoruz. Cumhuriyet’ten de, laiklikten de hiç hoşlanmaz. Adam hilafet ve şeriat istiyor. Direk söyleyemiyor, kenarından dolanıyor. Bunu neden söyledi. Hükümet ekonomi gündeminden bunaldı ve tartışmayı başka yerlere çekmeye çalışıyor. Hükümet oy için her şeyi deniyor ama olmuyor, yine din tartışmalarından oy almaya çalışıyor. Tepkiler üzerine Kahraman çark etti ve dedi ki ‘Ben ilk 4 maddeyi tartışalım demedim, değişemez denilen maddeleri tartışalım dedim’. Tamam da sayın Kahraman Anayasa da değişemez denilen maddeler zaten ilk 4 madde. Sen bizimle kafa mı buluyorsun?

              Sonra Erdoğan grup konuşmasında bir konuşma yaptı. Dedi ki ‘Anayasanın ilk dört maddesi değiştirme fikri CHP’nin mi yoksa Kılıçdaroğlu’nun kendi fikri midir?’ Allah Allah. Yahu bunu söyleyen  kendi partinin eski meclis başkanı. Kılıçdaroğlu ne alaka. Bu grup konuşmasını kim hazırladı. Gerçekten şaka gibi.

              Bahçeli ekonomik sıkıntı çekenleri, işsizlikten yakınanları anladığını söyleyen bir konuşma yaptı. Sonra da dedi ki ’Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte rolü vardır.’ Ne tuhaf bir konuşma. Kim bu terörist kebapçılar? Kebapçılar işsizliğe nasıl sebep oluyor? Kimse bir şey anlamadı. Kebapçıların şişlerini silah gibi gösteren karikatürler yapıldı. Kebapçılar biz terörist değiliz açıklamaları yaptı. Muhalefet fırsatı kaçırmadı, kebapçıları gezdi. Vay benim güzel ülkem. Bizim derdimiz ne? siyasetçiler ne anlatıyor?

               İstanbul’da taksi sayısı az. İmamoğlu 1000 tane yeni taksi plakası verilmesini istedi. Ama belediye meclisi her seferinde reddetti. Çünkü belediye başkanlığı CHP’den, meclis çoğunluğu AKP den. Konu en çok taksicileri ilgilendirdiği için taksiciler derneği başkanına da fikri soruldu. Mevcut taksiciler yeni taksi olsun ister mi? İstemez. O da neden istemediğini anlattı. Dedi ki ‘15 Temmuz olduğunda ilk köprüye çıkan taksicilerdi. Kızılay a en çok kan bağışlayanlar taksicilerdir. O yüzden 1000 yeni taksiye karşıyız’ Dalga mı geçiyorsun kardeşim. Kızılay’a kan vermek ne alaka, İstanbul’un taksi ihtiyacı ne alaka. Damardan girecek ya.

          Sedat Peker dedi ki “Venezuela da 4,9 ton kokain sıkıştı. Binali Yıldırım’ın oğlu bu kokaini kurtarmak için şu tarihte Venezuela ya gitti. Tarih belli, gittiği yer belli. Bunu inkar edemez”. Bunlar medyaya yansıyınca Binali Yıldırım televizyonlara çıktı  ‘Evet benim oğlum Venezuela’ya gitti ama sorun bakalım neden gitti. Oraya maske götürdü. Benim oğlum uyuşturucu kaçakçısı değil.’ dedi. “Ama valizin içindekilerin beyanı var, beyan da maske görünmüyor” dediler. “Valizde değil, cebinde götürdü” dedi. Elalem de ne hayırlı evlatlar var. Sen kalk taaa dünyanın öbür ucuna cebinde maske götür. İnsanlık daha ölmemiş. Bir Türk olarak çok duygulandım çok.

            İBB Adalar belediyesine ait iskele binası üst katı TÜRGEV vakfına kiralanmış. Tabii ki bu iş AKP döneminde olmuş. TÜRGEV’in kurucularından biri kim? Bilal Erdoğan. Kira parası ayda 2500 TL. Lüleburgaz’da kiralık ev fiyatına adalardan deniz manzaralı yer kiralıyorsun. Oh ne güzel. Sonra devran değişti, İmamoğlu başkan oldu.  Sözleşme gereği TÜRGEV buranın işletmesini üçüncü şahıslara devredemiyordu. Ama devrettiği ortaya çıktı.  İş mahkemelik oldu. Mahkeme İstanbul Büyükşehir Belediyesini haklı buldu ve tahliye kararı çıktı.  TÜRGEV’in burayı boşaltması gerekiyordu. Boşaltmadı. Belediye de zabıtalarını yolladı. Zabıtalar burayı boşaltmaya başladı. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Polis geldi, zabıtaları engelledi. Yahu mahkeme kararı var.

         Televizyonda seyrediyoruz, bir genç açıklama yapıyor. “Adalet istiyoruz, hukuk istiyoruz” diye bağırıyor. İlk önce olayı anlamadım. “Herhalde CHP’li bir genç konuşuyor” dedim. Meğerse bu genç TÜRGEV’i savunuyormuş. Sevgili kardeşim TÜRGEV  bir vakıftır, iskelede deniz manzaralı yeri neden kiralar? 2500 lira gibi komik bir rakama burayı sana nasıl verdiler? Eline vicdanına koy söyle. Bu vakıf Atatürkçü vakıf olsaydı burayı kiralayabilir miydi? Bunları da geçtik. Mahkeme TÜRGEV’i haksız, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni haklı bulmuş. Tahliye kararı çıkmış. Neden mahkeme kararına uymuyorsun?

                 Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulu üyesi olduğu TÜRGEV vakfı adalet ve hukuk istiyor. Ne günlere kaldık Yarabbim. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim. Bu arada TÜRGEV’ in Türkiye genelinde tam 46 tane yurdu var. Devlet yurduna giremeyen bir öğrenci mecburen TÜRGEV gibi vakıf yurtlarına veya cemaat yurtlarına gitmek zorunda bırakılıyor. Cemaatlerde öğrenci başına devletten ciddi paralar alıyor. Ensar vakfı yöneticisi dedi ki “Öğrencilerin manevi ve dini konularda gelişmesi için devlet yurtlarımıza maddi destek veriyor”. Devlet neden yeni yurt açsın ki? Bir sürü cemaat yurdu var. Onlara gidin kardeşim. Yok ben Atatürkçüyüm, yok ben laikim, cemaat yurtlarına gitmem falan derseniz böyle sokaklarda yatarsınız. Birde kalkmış barınamıyoruz diyorsunuz. Sizi gidi teröristler sizi.