Murat Mahir Altan; “SAHTE GÜLÜŞLER DEĞİL, SAMİMİYET KAZANACAK”
Trakya'da sandık kurulu başkanlarına eğitim verildi
Seçim günü alkol yasak, eğlence mekânları kapalı
Ahmet Etem Oruç; “Çocuk bakım ve kreş projesi hemen uygulanacak”
Bu yazı 11 Ağustos 2021, Çarşamba 09:24:25 tarihinde eklendi. 940 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Hayata nereden bakıyoruz? - Burcu Çalışkan

Hayatta sahip olamadığımız birçok şey var, maalesef(!) Sahip olamadıklarımızdan bahsetmeyi seviyoruz. İstediğim evi alamıyorum, istediğim evde yaşayamıyorum, gitmek istediğim yere gidemiyorum, istediğim yüzüğü alamıyorum, istediğim ayakkabılar çok pahalı, istediğim çanta benimle değil çünkü onu alabilmem imkânsız, istediğim şehirde yaşayamıyorum çünkü bunu karşılayabilecek gücüm yok, istediğim seyahate çıkamıyorum çünkü zamanım yok…
Hayata nereden bakıyoruz?

 

Bir de diğer taraf vardır… Biz bu “sahip olamadıklarımızı” sıralar ve hemen ardına ise bunlara “sahip olanları” ekleriz. Yani bir güzel karşılaştırma yaparız. Ben bu istediğim saati satın alamıyorum ama X almış. Ben o istediğim evde yaşayamıyorum ama A yaşayabiliyor. Ben bu seyahate çıkamıyorum ama B’nin zamanı da parası da ve ihtiyacı olan her şeyi de var nasıl olsa! Ben bu yeni ayakkabıları C’den daha çok hak ediyorum aslında ama para onda, ben onun kadar kazanamıyorum ve o çok istediğim ayakkabılara sahip olamıyorum…

İşte bu karşılaştırma da geldikten sonra, ne hissettik? Bu son paragrafı okurken, boynumuz büküldü, güçsüz olduk, yapamayan olduk, hatta haksızlığa uğrayan olduk, kader yolumuzda “bahşedilmemiş” olan olduk, o diğerlerine göre “şanssız” olan olduk, değil mi?

Ben bugün sizlerle birlikte bu inançlarımızı sorgulayalım istiyorum. Hayatımızda gerçekten sadece sahip olamadıklarımıza bakarak karar vermemiz, kendimizi mutsuz hissetmemiz, belki öfkelenmemiz, belki haksızlık edildiğini düşünmemiz, ilahi adaleti sorgulamamız gerçekten doğru mu?

Yani sırf bir ayakkabıya sahip olamadığımız için bize verilmiş olan o sapasağlam muhteşem sağlıklı ayaklara şükretmeyi unutmamız mı gerekmektedir? Sırf o anda istediğimiz seyahate çıkabilecek mali gücümüz yok (ama o diğerlerine verilmiş olandır!) diye, bugün her istediğimizi, sağlıkla, kimseye muhtaç olmadan yapabilmek gücü bize verilmiş en güzel nimete, hediyeye, bu varlığa teşekkür etmeyi unutmamız; bunun yerine de sonsuz bir hüzün içinde olmamız mı gerekmektedir? Sırf A bizden daha fazla maaş alıyor diye, bu akışa düşman olmamız, adaletsiz bir dünya olduğu için isyan etmemiz veya A’yı kıskanmamız mı gerekmektedir? Oysaki belki A’nın sahip olamadığı o muhteşem iç huzuru, bizim hayatımızda çoklukla bulunmaktadır ve bu, para ile satın alınamayacak kadar kutsal bir emanettir!

Sırf X yerde bir eve sahip olamadığımız için elimizdekilerin, belki farklı evlerin, arabaların sahip olduğumuz eşyaların, yani bize bugüne kadar verilmiş bolluğun ve bereketin az olduğunu mu düşünmemiz gerekir? Bunun yerine her zaman gereğinden fazlanın bize verildiğini ve bizim bunu paylaşmaya şimdiden gönüllü olduğumuzu düşünmeyi koyduğumuzda, sizce eksik kalır mıyız, az verilen olabilir miyiz, haksızlığa uğramış olan bizler miyiz veya eğer böyle düşünebiliyor olsak kendimizi bahtsız hisseder miyiz?

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız hayatınızda odaklandığınız sahip olamadıklarınıza yeniden bakmanızı dilerim… Aslında güneş ışıkları size bu kadar yakınken kendi kendinizi kapkara bulutlara mı mahkum etmektesiniz? Sürekli olarak haksız olan, görülmeyen, verilmeyen, yoksun kalan, yoksul olan siz mi oluyorsunuz?

Ya gerçekte para veya sahip olunanlar aslında birer enerjiyse, ya o üzüldükleriniz aslında gerçek “değer” dediğimiz kavram açısından sadece “sıfır” değerde iseler? Ya gerçekte sahip olduklarımızı “gönülle” verebilmekle, alçak gönüllülükle, cömertlikle, cesaretle, paylaşmak güzelliği ile veya sevebilmek gücü ile ölçüyor olsaydık? O zaman da sahip olamadıklarınızı böyle üzüntüyle düşünüyor olur muydunuz? Eğer dünya böyle değer görseydi, sizce hangimiz daha “sahip olmuş”, daha “zengin” olurduk?

Sevgiyle kalın…

 

Yazdır Paylaş
Diğer Burcu Çalışkan Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek