Murat Mahir Altan, gece gündüz çalışıyor
Çanakkale Zaferi 109 yaşında
Ayçiçeği üretiminde bilinçsiz ilaçlama arıları öldürüyor
Bu yazı 17 Temmuz 2021, Cumartesi 09:21:54 tarihinde eklendi. 1245 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KENT GÜVENLİĞİ - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Aslında bu yazımı daha ileri ki bir tarihte paylaşmayı düşünüyordum, fakat genç kardeşimiz Eren’i kaybetmenin üzüntüsüyle yazmaya karar verdim. Lüleburgaz’da yaşayan bir vatandaş olarak yaşadığımız bu üzücü olaydan dolayı bana düşen sorumluğumu yerine getirmeliyim. Gerçi anlatacağım konuyu Master Plan çerçevesinde değerlendirmeye alarak kent yöneticilerimizin bazıları ile paylaşmıştım. Vatandaşı tehdit eden unsurlar sadece D-100 karayolu olmadığını kent içinde ki diğer cadde ve bazı sokaklarında yaşamsal tehditler olduğunu görebilmek önemlidir. Yine geçen aylarda bir vatandaşımız Taş Köprüden düşerek yaralanmış ve hayati bir tehlikeyi yaralanarak atlatmıştı. Kazaya davetiye çıkartan yaşamsal risklerin ve tehditlerin çözümlenerek yeni bir kent sistemine “Yaşamsal Kalite Yönetimi” üst başlığı ile organize mahalleler özelinde biraz açmıştık. Bahsedeceğim bu konu kalite yönetiminin “Kent Güvenliği” alt başlığında Kriz anı ve risk yönetimlerini sağlıklı bir şekilde yapabilmemiz ile ilgilidir.
KENT GÜVENLİĞİ

 

Lüleburgaz halkına anlattığım “Master Plan” tüm canların refah ve mutluluğu için bütünsel bir organizasyonu ifade etmektedir. Plan; entegre sistemler ve kurgular ile kaliteli bir yaşamı halkımıza yaşatabilmek için düşünülmüştür. Bahsinde bulunduğum fikri destekleyen ya da mental anlamda destekleyebilecek bir siyasi yapılanmaya sahip olmadığımızı gözlemliyorum. Son yaşadığımız acı olayla birlikte Lüleburgaz halkının bir canın daha yanmasına tahammülü kalmadı. Öyle anlaşılıyor ki risk çözümlemesinin yapılmadığı bu kentte Allaha emanet yaşamaya devam edeceğiz. Son yirmi yıllık yapılan yatırımlara baktığımızda anlamsız bir proje hovardalığının ötesinde kültürel faaliyetlere ayrılan bütçelerin meblağlarına bakıldığında halkın temel ihtiyaçlarına ve kentimizin gerçekliğinden uzak harcamalar ile karşılaşıyoruz. Koskoca Lüleburgaz belediyesi yirmi yıldır ne suyunu yönetebiliyor, ne depreme yönelik adam akıllı bir çalışması var, ne de diğer tehdit ve tehlikelere yönelik çalışmaları organize etmiş… Lafa geldiğinde mangalda kül bırakmayan siyasiler koltuğa gelene kadar ki sürede halka yarayacak tek bir projeleri bile olmadığı anlaşılıyor. Kentimizde düşünülmüş çok az şey var! Emsaller incelenmiş, fakat fikir üreterek emsal yaratılmış tek çalışma göremiyoruz. Her şey spontane Allaha Emanet bir şekilde küçük menfaatler etrafında dönüyor. Sevgili Lüleburgaz Belediyesi belki içinizden OHSAS yani iş sağlığı ve güvenliği hakkında bilgisi olan vardır. Mevcut iş yeri sistemi üzerinden Kent Güvenliği meselesine köprü atabilirsek eğer bazı risk unsurlarını görerek, krizi önceden engelleyebiliriz. Lakin sizler yapılması gereken her şeyi yaptınız değil mi? Bu tavrınızla belediyeciliği bilmeyen bir yönetim halinde “Sorumluluk” almıyorsunuz. Kentimizin esas ve temel ihtiyaçlarına yönelik, halka lazım olanlar için adım atarmış gibi yapıyorsunuz. “–Mış” gibi eylemler ile beceremediklerinizin ardından kollarınızı bağlayarak “Bizler yapılması gereken her şeyi yaptık” diyerek topu taca atıyorsunuz. Böyle belediyecilik olmaz! Yapabileceğimiz çok fazla proje, önlem ve uygulama var. Şimdilik çevre yolu için bir şey yapamıyorsanız eğer kent içerisinde ki diğer risk oluşturan unsurları saptayarak önlemler alabilirsiniz. Mesela; EDS (Elektronik denetleme sistemi) neden uygulamaya geçirilmedi? Edirne bayırından kendini kopartan tonajlı araçları yavaşlatabilecek faktörler düşünülemez mi? Yapabileceğimiz çok şey var sevgili kent yöneticileri; hepimiz üzgünüz, fakat insan düşünen bir varlıktır. Tüm tehdit ve tehlikelere yönelik düşünerek önlemler alabilir. Topu taca atarak siyasi arenada başarılı sayılmazsınız. Başarıya ulaşmaya çaba göstermeyen bir yönetimin koltukları işgal etmesi halkımızı rahatsız etmeye başladı.

Sevgili Lüleburgaz Belediyesi; milleti bisiklet sürmeye davet etmekle iyi etmediniz. Niyetler iyi olsa bile söylemler marazı doğurabiliyor. Kentimiz de bisikletli, yaya vatandaşa saygısı ve tahammülü olan az sayıda şoför var. Her yere yürüyerek gittiğim için daha sağlıklı gözlem yapabiliyorum. Ağır taşıtlar kent içerisinde cirit atıyorlar. Yol kenarlarına park ediyorlar. Lüleburgaz’ın asfalt caddelerinde çılgınlar gibi giden kamyonlar, servisçiler, özel araçlar vatandaşı kollamıyorlar. Dört yol ağzına park eden büyük araçlar gibi kod farkından kaynaklı ya da görüş açısının kaybolduğu alanlarda kaza riskleri halen devam ediyor.

 

                                                                                                                             Özgür Terzioğlu

Yazdır Paylaş
Diğer ÖZGÜR TERZİOĞLU Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek