Bulgaristan’a giden otobüs devrildi; 11 kişi yaralandı
Vatandaşlardan Ak Partiye Teşekkür
Köprü ayağına çarptı-1 Yaralı
Alevi-Bektaşi camiasının acı günü
Bu yazı 16 Haziran 2021, Çarşamba 09:18:49 tarihinde eklendi. 1439 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ZENGİN KIZ, FAKİR OĞLAN - Metin ATLI

Dünya da gariban ülkelerin hikayeleri hep aynıdır. Filmin giriş kısmı, gelişme kısmı ve sonuç kısmı hiç değişmez. Hani eski Türk filmlerinde zengin kızla fakir oğlan aşkı çok tutardı ya. Senaryo aynı,sonuç aynı ama gene de zevkle seyrederdik. Bazen fakir oğlan Tarık Akan olurdu, bazen Kadir inanır. Zengin kız bazen Hülya Koçyiğit olurdu, bazen Filiz Akın. Oyuncular değişir ama hikaye pek değişmezdi. Filmin sonu da pek değişmezdi. Ama gene de seyrederdik.
  ZENGİN KIZ, FAKİR OĞLAN

 

Dünya da gariban ülkelerin hikayeleri de eski Türk filmleri gibidir. Filmin sonu hep aynı biter. Filmin senaryosu şöyledir. Önce o ülkenin başındaki siyasetçiler ile görüşürler. “Biz sana borç vereceğiz” derler. “Çok para vereceğiz” derler.“Ancak bu aldığın borçla öyle fabrika falan kurmayacaksın” derler. “Yol yapacaksın, köprü yapacaksın, inşaat yapacaksın” derler. “Bu şekilde de oyların hep artacak” derler. Sen de bu parayı borç olarak alırsın.

                   Aldığın borç parayı betona gömersin. Yol yaparsın, köprü yaparsın, her tarafı inşaat alanına çevirirsin, evler yaparsın. Ülke bu inşaatları yaparken inşaatlarda işçiler çalışır, nalburlar çalışır, kamyoncular çalışır. Ülke de bir faaliyet, bir faaliyet. Herkes arı gibi çalışır. İç piyasa da para döner. Herkes ilk anda çok mutlu olur.“Yol yapıyor köprü yapıyor” diye oylarını iktidar partisine verir. Ama bunların hiçbiri ülkeye beş kuruş para kazandırmaz.

 Bir zaman sonra borcun vadesi gelir. Ama bu yapılan yollar köprüler para getirmediği için borç ödenemez. Gene borç alınır. Yeni alınan bu borçla eski borcun taksiti ödenir, kalan parayla da havaalanı yapılır, hastane inşaatları yapılır. Borcun taksitlerinin ödeme günü gelir amakasada para yok, gene borç alınır.

                       Gün gelir borcun taksiti ödenemezYine İngiltere de ki bankalara gidilip yine borç istenir. Ama bu sefer para vermek için naz yaparlar.  İşte burası zurnanın zırt dediği yerdir. “Para vereceğiz ama bazı şartlarımız var” derler. “Sen şimdi özelleştirme yap,ne kadar kamu malı varsa sat” derler. Başlarsın devlet mallarını satmaya. Türkiye’nin bütün borcunu kapatabilecek kadar değerli Telekom’u yok pahasına satarsın. En büyük firma PETKİM’i satarsın. Şeker fabrikalarını satarsın. Bütün sigara fabrikalarını satarsın. Ülkenin tek kağıt fabrikası SEKA’yı satarsın. “Yetmedi Hıfzı Sıhha’yı kapat” derler. “ Benim ülkemin aşısını kim üretecek” diye sorarsın.” Yahu biz neciyiz. Biz sana istediğin kadar aşı vereceğiz” derler. Hıfsı Sıhhayı da kapatırsın. Ancak o zaman sana borç verirler.

                       Bu sattığın, pardon özelleştirdiğin malların çoğunu da onlar satın alırlar. Bir zaman sonra özelleştirmede sattığın malların parası da biter. Yine borç istemeye gidersin. “Para verelim ama senin çok giderin var. Sen bu parayı bize nasıl geriye ödeyeceksin” diye sorarlar. Sonra da sana yol gösterirler. “Sen şimdi emekli maaşlarını düşür” derler. Sen de istedikleri yasayı çıkarırsın. Yoksa para vermezler. Eski den emekli yaşı 45’lerde iken 65’lere çıkar. Mezara kadar çalışırsın. Eskiden 4 bin lira maaşla çalışan birine 3 bin lira emekli maaşı bağlanırken, bugün 1300 TL emekli maaşı bağlarsın.

                Para gene biter.Çünkü gelir getiren herşey satılmıştır.Yine İngiltere’deki bankaların  yolunu tutarsın. Bu sefer ”Sana para vereceğiz ama sizin şu maden yasasını değiştirin, tohumculuk yasasını değiştirin, mısır şurubu kotasını arttırın size borç verelim” derler.

          Bu hikaye böyle sürüp gider. Böyle böyle 20 senede dış borç 150 milyar dolardan 450 milyar dolara çıkar. Sonra gelirin azaldığı ve borcun arttığı için dolar yükselir, altın yükselir. Ülkede her şeyin fiyatı dolar ve altın kadar artar. Ama senin gelirin o kadar artmadığı için fakirleşirsin. Peki bütün bunlar olurken nasıl iktidarda kalabilirsin. Şöyle olur. Bütün medyayı ele geçirirsin, ülkeyi güllük gülistanlık anlatırsın. “3 ayda bir petrol bulduk der, aya gideceğiz der, kendi uçağımızı uçuracağız der sürekli topluma bir umut verirsin. Halkın çoğu gerçekleri görmez, hayallerle yaşar ve mutlu olur. İnanmayana da biz gidersek sana verdiğimiz bu bir lokma ekmeği de bulamazsın diye korkutursun. Biz gidersek camiler kapanacak der toplumun hassas konularına dokunursun. Bizim durum bozuk ama bütün dünya bizi çekemiyor, bunu dış güçler yapıyor” dersin. Bir süre daha böyle idare edersin. Zamanla bu da toplumu kesmez.

Bir gün bunların hepsi tükenir. Ülke her yerden patlak verir. Ve bir gün bir seçimle iktidar değişir. Peki iktidar değişirse Türk filminde mutlu son olur mu?Hayır. Bu sefer de derler ki yav biz bunları vatanı milleti çok seviyor zannediyorduk. Ama maalesef öyle değilmiş. Yanıldık.  Ama biz size şimdi öyle bir adam bulduk ki bu adam kesinlikle vatanını, milletini çok seviyor. Vatan millet için ölüyor.  Siz şimdi oylarınızı bunlara verin.

  Ve ne olur. Türk filmi yeniden başlar. Başroldeki esas oğlan Tarık Akan gider yerine Kadir İnanır gelir. Herkes bu sefer filmin sonu değişecek, zengin kızla fakir oğlan çok mutlu olacak zanneder. Ama bir bakarlar ki filmin sonu gene aynı biter. Sonra yine farklı bir esas oğlan bulurlar. Fakir oğlanlar habire  değişir ama filmin sonunda zengin kızla fakir oğlan bir türlü kavuşamaz. Araya hep kötü adam Erol Taşgirer.

Biz bu filmlerle büyüdük. Aslında bu filmin oyuncuları değil, senaryosu değişmeli.Bizler  esas oğlanı değiştirerek mutlu sonun geleceğine inanmış bir kuşağız.Senaryo böyle olduğu sürece başrollerde Bradd Pitt olsa ne olacak.  Adalet sitemi, eğitim sistemi, ihale sistemi, seçim sistemi bozuk olan bir ülkede mutlu son nasıl olabilir, ekonomi nasıl iyi olabilir. Bu halk bu senaryoyu sil baştan yazmalı. Çünkümevcut senaryo 80milyonu doyurmak için yazılmadı. Ülkede ki bir avuç insanı doyurmak için yazıldı. Onlarda da nasıl bir mide varsa. Doyuramadık gitti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Metin ATLI Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek