BİR HANEDAN ÜYESİ DAHA SESSİZ SEDASIZ GÖÇTÜ - Doğukan Önal

Değerli okurlarım,

Osmanlı hanedan reisi, hanedanın en yaşlı üyesi, Sultan Abdülhamid-i Sani torunu şehzade Dündar Abdülkerim Osmanoğlu efendi ahirete irtihal eyledi. Osmanlı hanedanı 623 yıl boyunca bu topraklara hizmet etmiş ve bizim şu anda yaşadığımız vatanı Türk vatanı yaparak milletine en muazzam derecede vefa göstermiştir.

Onların sınır dışı edilmesi noktasında araştırmalarım devam etmekte. Bu doğrumu mudur? Yanlış mıdır? Onu tarihe bırakalım, lakin burada bir parantez açarak bir konuda bilgilendirme yapmakta isterim.

Çok kıymetli Okurlarım,

Bugün İngiltere’de kraliçe ve ailesi fazla yetki barındırmamak ile beraber, İngiliz halkı tarafından mümtaz ve müstesna kabul edilir. Halbuki monarşik yönetim tarzı rafa kalkmıştır, lakin temsili olarak Kraliçeye hürmet devam eder ve manevi kimliği muhafaza edilir. Ben sevdiğime de düşmanıma da ölçülüyümdür, muhabbette fren Müslümanın vazgeçemeyeceği bir keyfiyettir. Elbette ki Osmanoğlu hatasız değildir. 3. Mehmed’i nereye koyacağız? Sultan Mahmud’a ne diyeceğiz? Lakin burada esas olan mesele sevap günah terazisinde çıkan sonuçtur. Gayr-i Kabil-i inkar bir meseledir ki Osmanlı hanenadının sevap yekunu daha fazladır. Bunu inkar edebilir miyiz? Bakın benim ailemin bir tarafı Sofulu göçmeni, Sofulu neresi? Selanik.. Kim feth etmiş orayı? Ya da Lüleburgaz? Biz bugün burada kök saldıysak kimin gayretkeşliği sayesinde?

Elinde kılıç, mümin ve müvahid zikirler eşliğinde Nizam-ı Alem davası peşinde Türk’ün kudret ve gücünü, İslam ile billurlaştıran Hanedan-ı ali Osman’a vefa borcumuz yok mudur sizce? Bu konuda artık geçmişimiz ile barışmamız gerekmiyor mu? Ha diyecekseniz yahu Doğukan bunlar İngiliz gemisine binip yurdu terketti. YALAN! Bu böyle olsaydı, hanedan-ı Ali Osman ihanet sarmalına bel bağlasaydı, elinizi vicdanınıza koyunuz, Allah aşkına Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsuna gönderen, ona 6 aylık maaşını peşin veren, en az kendi kadar yetkilerle dolduran, ülkede ki 10 otomobil’in yarısını onun hizmetine veren ve istediği kadar danışman almasına imkan tanıyan Sultan Vahideddin Han ahirete irtihal eylediğinde, Bizzat Gazi Paşa tarafından; ‘’ Bu gün çok namuslu bir adam vefat etti, istese topkapı’da ki hazineyi alır, ordu toplar gelirdi, Vahhh vah, kim isterdi ki böyle olmasını? denir miydi? Hasan Rıza Soyak diyor ki ‘’ Gazi bu haberi aldığında gözlerinden yaşlar döküldü yavaşça’’ bana inanmayan kaynaklara baksın.

Osmanlı ile Selçuklu ile barışmalıyız. Bakınız, bu ülkede Üniversitelerde, müfredat tetkiklerinde en önemli role sahip olanlar bir dönem Siyonist mason profesörlerdi. Bunları görmeliyiz. Bu gün Türkiye’de bütün sorunların en başında gelen mesele tarihimizle kavgalı olmamızdır. Bunu artık bir tarafa atmalı ve ecdadımıza gerekli hürmeti göstermekle yükümlü olduğumuzun bir vefa borcu olduğunu hatırlatmak isterim kıymetli okurlarım….

İşte Şehzade Abdülkerim Dündar Osmanoğlu Bey, bir vefasızlığın pençesinde Şam’da vefat etti. Ne kadar acı.. Dedesinin feth ettiği İstanbul’da ebedi istirahatine çekilemedi. Üstüne üstlük Esed gavuru onun Yavuz Sultan Selim camiinde defnedilmesine de müsaade etmedi… Umarım bir gün Osmanoğlu’na da hak ettiği itibar ve vefa gösterilir.

Biz Selçuklu’dan bu güne biriz, beraberiz, Osmanlı ile Cumhuriyet birbirinin devamıdır, Sultan Vahidüddin Gazi Paşa’ya ‘’ paşa paşa bu ülkeyi kurtarabilirsin’’ dedi, Gazi Paşa bir Osmanlı generali olarak Samsuna çıktı… Menderes Osmanlı’nın borçlarını ödedi… Avrupa bizi henüz başımız’da fes ile resmediyor… bu da bize tek tablo gösteriyor, Biz Türküz, Biz Osmanlı’yız, devamıyız, biz Cumhuriyetiz ve cihan sahnesinde varız…

Tüm hanedan ailesine ve bizihati tanışma imkanına sahip olduğum Sultan Hamid-i Sani torunu Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu  bey'e baş sağlığı diliyorum, merhum şehzadeye Rabbimden rahmetler niyaz ediyorum, Vatan Sağolsun. Büyük Türk Milleti var olsun!