Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 29 Aralık 2020, Salı 09:22:59 tarihinde eklendi. 3782 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Kentimizin sakini değil, sahibi olma zamanıdır - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Kentimizin sakini değil, sahibi olma zamanıdır

 

Lüleburgaz halkı olarak “ileri düşünce” yani kendi özgün paradoksumuzu oluşturmadan gelişim gösteremeyiz. Bu sebeple aykırı, mantık dışı fikirler de ortaya atılması gerekiyor. Tabii bunun için milyonlarca lira harcanmasına gerek yok. Bu durumda vatandaş ortaya atılan ilginç fikirlerden şüphelenebilir, şaşırabilir ya da durum değerlendirmesi yapmadan şiddetle eleştirebilir. Gelişebilmemiz için bu kafa karışıklıkları gerekiyor. Yenilik için doğal bir durumdan bahsediyorum. Mantıklı işleri de sıraya koyarak halletmemiz gerekmektedir. Mahalle birliklerini kurmak bu işin ilk hedefi olmalıdır. Daha sonra her mahalle önce kendine seviye kazandırarak Lüleburgaz’ın kaderini çizecek çalışmalara imza atmalıdır.

Yaklaşık olarak son yirmi yıldır Lüleburgaz'ı İksion’un kaderine benzetiyorum. Günahları sebebiyle Zeus tarafından Tartaros’ta alevler saçan bir tekerlek üzerine bağlı olarak sonsuza dek dönme cezası verilmiştir. Bizim anlayacağımız dön babam dönelim… Hikâyeyi merak eden araştırabilir. Konuyla ilgili bağlantı kuramayabilirsiniz de lakin ben hikâyenin kısır döngü tarafını sizlere günümüz Lüleburgaz’ında anlatmak istiyorum.

Yeni dönem yönetimin vaatlerinden hamam inşaatı yapıldı. Ne gerek vardı? Çöpler, yollar, otopark sorunu (Mevcut şehir düzeni ve anlayışında hep karşılaşacağız) kongre meydanı için yıkım ve yeniden inşası çare olabilecek mi? Yarım kalan sosyal tesislerin tamamlanması ve işletime geçirilmesi gibi tekerleğe bağlanan çalışmalar başlatıldı. Trafik master planı gibi kent ormanı gündemleriyle amaçsızlığa sürüklenen kentli hala sakinliğini korusa da tekerleğe bağlanmış çalışmaların yaşam kalitemize olan olumsuzluklarını değerlendirmesi gerektiği bir dönemdeyiz. Virüs salgını siyasi beceriksizliğimizi bizlere göstermeye devam ediyor. Peki, Lüleburgaz Belediyesi neler yaptı? Gençlik parkında çay ocağını düzenlendi. Hangi amaçla yapıldı? Anlaşıldığı üzere yeni, yaratıcı, halka pozitif fayda sağlayabilecek çalışmalar yerine tekerleğe bağlanmış işleri bir daha elden geçiriyorlar. Kent çekirdeği denilen sınırların dışındakilere arada sırada el atılsa bile Lüleburgaz çarşısının nasıl olacağı tam olarak belirlenemiyor. Bunun sebebi çıkar gruplarıyla mı ilgili? Bizim tekerlek amaçsızca dönüyor, fakat hikâyeden farklı olarak halkın kasası yanıyor! Tabii halk olarak bizler sürekli odunu verdiğimizden ateş yanmaya devam ediyor. Hasta olsak dahi sakinliğimizi korumaya devam ediyoruz. Lüleburgazlıların çoğu geçimlerini fabrikalardan sağlıyor. Mecburen çalışmak zorundayız. İnsanlar asgari ücretle çalışıyor ve buna rağmen vergi ödüyorlar. Verdiğinin tam karşılığı yok. İşçi kentiyiz. Çiftçilerimiz var. Bir grup esnaf sürekli olarak yönetimi lüzumsuz istekleriyle etkiliyor. Memurlar zaten konuşmadığı, eleştirmediği sürece keyfi yerinde, fakat bu durumda bir adaletsizlik yok mu? Terazinin kefesinin biri yerde zoru yaşarken, diğerleri yukarda bulutları, güneşi seyrediliyorlar. Yıldızlardan bahsediyorlardı. Seyri sefa ile “Akademi” olarak aşağı indirildi. Odunu bizden övgüler de bizden mimari çizimler dışardan ve sonuç; “Bizim dönemimizde Lüleburgaz’ı Kültür Kenti yaptık!” fakat adam akıllı bir kütüphanemiz bile yok! 

Hani sosyal adalet! Hani sosyal belediyecilik anlayışı… Lüleburgaz’daki her haneye virüs girdi. Salgın ile halka kapitalizmin şefkatini gösterdiniz. Yerel ekonominin durumunu iyileştirmek için bir çalışma gündeme alınmadığı gibi salgın için geliştirilmiş bir planın dahi olmadığını hep birlikte yaşıyoruz. Büyük bir deprem riski ve su kriziyle karşı karşıyayız. Siyasi beceri risk ve kriz anı yönetimlerinde kendisini gösterir. Öyle çocuklar üzerinden hareket etmesi, sanatla, sporla poz vermesi bunlar sosyalleşen belediye personelinin resmidir. Politika eğitime, sanata, spora, dine, yargıya karışmamalıdır. Halk olarak karıştırmamalıyız, çünkü politika manipüle ederek, ayrıştırarak fikirlerini geliştiriyor. Adam sendecilik, seçicilikle iş yapılıyor. Eğer ki sosyal belediyecilikten bahsediliyorsa halk ile bütünleşik hareketin altı çiziliyorsa vatandaşa pozitif fayda sağlayan işlerin tutulması gerekiyor. Belediyelerin yetki ve imtiyazları içerisinde belde sakinlerinin mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunma yetkisi vardır. Bahsinde bulunan “sakin” kimseler bugün yere vurmuş olan kefenin içindekilerdir. Deprem riski sebebiyle endişelenmektedirler.

                                                                                    

Yazdır Paylaş
Diğer ÖZGÜR TERZİOĞLU Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek