Murat Mahir Altan; “SAHTE GÜLÜŞLER DEĞİL, SAMİMİYET KAZANACAK”
Trakya'da sandık kurulu başkanlarına eğitim verildi
Seçim günü alkol yasak, eğlence mekânları kapalı
Ahmet Etem Oruç; “Çocuk bakım ve kreş projesi hemen uygulanacak”
Bu yazı 25 Aralık 2020, Cuma 09:30:30 tarihinde eklendi. 4370 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Gerginlik ve Diplomasi - Ozan Akarsu

Gerginlik ve Diplomasi

 

Yaklaşık 1 ay evvel yazdığım ‘’Ya Gerginlik Ya Diplomasi’’ adlı yazımda, Libya açıklarında gelişen bir olay üzerinden Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye uygulaması muhtemel yaptırımlarından söz etmiştim. Aralık ayı boyunca da Türkiye’nin gündemini AB’nin yaptırım girişimi ve sürpriz ABD yaptırımları oluşturdu.

AB liderler zirvesi boyunca yaptırım için bastıran Fransa ve Yunanistan’a rağmen, AB üyesi ülkelerin genel kanaati Türkiye ile ilişkileri geliştirmek üzerine oldu. Türkiye – Yunanistan görüşmelerinin yeniden başlaması ve bölgesel gerginliğin azaltılması için çalışılması gerektiği vurgulandı. Kısıtlayıcı önlemler için rapor hazırlanması talebiyle yaptırımlar Mart 2021’e ertelendi.

AB ülkelerinin bu tavrı pek çok kesim tarafından ‘’AB bizi kaybetmek istemiyor’’ minvalinde yorumlansa da henüz bir netlik söz konusu değil. Muhtemelen ABD Başkanı Biden ve yönetiminin tavrını bekleyecekler. Bana göre; Avrupa Birliği Türkiye’nin haklı girişimlerini engellemekte kararlı ancak NATO müttefikliği ve Türkiye’nin salgın öncesi göçmenlere kapıları açmış olmasının etkileri hesaplanıyor.

AB Liderler Zirvesinden kısa süre sonra yaptırım konusunda bu sefer ABD sahneye çıktı. Daha önce de benzer uygulamaları yaparak Türkiye’yi hizaya sokmaya çalışan ABD yine benzer bir tutum sergiledi. Her ne kadar pek çok uzman ‘’Yaptırımlar ABD ve Türkiye ordusunun ilişkisine zarar vermemek için incelikle tasarlandı’’ gibi bir ifadede bulunsa da Türkiye’yi sistemden koparmamak adına birkaç madde üzerinden yapılan yaptırımlar şu anki durumda ekonomiden orduya pek çok alanda ilişkilere zarar verecektir.

AB ve ABD bundan bir ay önce ‘’ya gerginlik ya diplomasi’’ seçeneğini sunarken, bugün yaptırım kararları alarak ‘’gerginlik ve diplomasi’’ demeyi seçmiştir. Bu tavrın çok uzun süreli olacağını düşünmüyorum.

Türkiye, bölgedeki gerginlik ve çatışmalarda başat rolde olan bir ülke olduğu gibi bölge dışında barışı koruma faaliyetlerinde de etkindir. ABD’nin birkaç madde ile ‘’zarar vermemek’’ üzerine olan yaptırımlarına ‘’ne derece etkiler?’’ diye bakmadan şiddetle tepki gösterilmeli ve taviz verilmemelidir.

Kıbrıs ve Doğu Akdeniz meselesinde yaptırım yoluna giren AB karşısında da kararlı bir tutum göstermek gerekir. Kıbrıs konusunda hedef KKTC'nin, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adıyla tanınması yolunda çalışmaktır.

Ayrıca Türkiye’nin de gerginliğin azaltılması adına yapacağı şeyler bulunuyor. Özellikle İsrail'in körfez ve çevresindeki ülkelerle ilişkilerini düzeltmesine dikkat etmeli, Türkiye'ye karşı cephe alma girişimleri karşısında dikkatli olmalıdır. Çünkü ABD böylesi bir birlikteliğin olduğu yerde bölgesel hedeflerini kaybetmemek için mutlaka rol almak isteyecektir.

AB yaptırımları karşısında da yapılacak pek çok şey var. Özellikle AB üyeliği yolunda adaylık adına, bu güne kadar atılan pek çok adımın yanı sıra hukuk sisteminde uyum sağlanmalı, her alanda şeffaf ve hesap verebilir bir yaklaşım sergilenmelidir. Bunun da en önemli unsuru, sivil toplum örgütleriyle uyum ve basın özgürlüğü konusunda atılacak somut adımlar aracılığı ile olabilir. 

                                         

Yazdır Paylaş
Diğer Ozan Akarsu Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek