Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 18 Aralık 2020, Cuma 09:26:42 tarihinde eklendi. 2669 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KURAKLIK, İSRAF, FELAKET - Ahmet Bostancı

KURAKLIK, İSRAF, FELAKET

 

“Can boğazdan gelir.” Derdi büyükler. Şimdi ise; “Can boğazdan gider.” Diyorlar. Günümüz insanı huzuru ve mutluluğu lükste ve çok tüketmekte arar oldu. Uzağa gitmeye gerek yok. Son yıllarda çarşıda birçok diyetisyen muayenehaneleri açıldı. Hastaneler de diyetisyen polikliniklerini devreye soktular. Beş, on sene önce bunlar yoktu. Şimdilerde diyetisyenlik hayli revaçta bir meslek oldu. Çünkü ihtiyaç var. İnsanlar çok tüketiyor, buna mukabil bedenen az çalışıyor, işler makine gücüyle oluyor. Neticede kilolar artıyor.

      Çok şükür bizim nesil kıtlık- kuraklık yaşamadı. Edirne müdafaasında ağaç kabuklarını yiyen, Çanakkale cephesinde ağustos sıcağında sahurdaki üzüm hoşafı ile oruç tutarak savaşan askerleri, 30 lu, 40 lı yıllarda karne ile ekmeği, sabun olmadığı için bitlenmeleri, uyuz, verem gibi hastalıkları, daha nicelerini dedelerimizden dinledik veya kitaplardan okuduk.
     Bizler bu sıkıntıları yaşamadığımız için olsa gerek, nimetlerin kıymetini bilmiyoruz. Başta ekmek ve su olmak üzere birçok nimeti israf ediyoruz. Çöplere atılan ekmekler, boşa akıtılan sular, boşa harcanan zaman ve diğer kaynaklar bize bunu gösteriyor. Cenab-ı Allah: “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Allah israf edenleri sevmez.” (Araf suresi: 31) buyuruyor. İsraf devletler için, milletler için, aileler için, fertler için yıkıcı bir felakettir. Müsrifler nankördür, şeytanla kardeştir, şımarıktır. İsrafın sonu pişmanlıktır. Yüce Kur’an bizi şöyle uyarıyor. “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın.” (Bakara suresi; 195) “İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum Suresi:21)
     Uzmanlar yaşadığımız salgınların ve kuraklığın haberci olduğunu, asıl felaketin daha gelmediğini, ancak yakın olduğunu söylüyorlar.  
    Gıda ve Tarım bakanlığının araştırmalarına göre, Türkiye’de bakliyatın, tahılların, meyvelerin, sebzelerin, etlerin… kısaca gıdaların üçte biri çöpe gidiyormuş. Bu durum inançlarına göre israfın haram olduğu, Müslüman bir millete yakışıyor mu?.  Yine dünyadaki israf edilen gıdalarla açlık çeken insanların birkaç defa doyabileceği, dünyanın bu günkü şartlarda 12 milyar insana yetebileceği ifade ediliyor.  
    Bir gün sabah namazından sonra caminin karşısındaki bakkaldan ekmek almaya gittim. Bakkal: “Ekmek yok.” Dedi. Ben de; camlı dolaptaki ekmekleri göstererek; “dolapta var işte!.” Dedim. Bakkal: “Abi onlar akşamdan kaldı, kimse almıyor, bizde iade ediyoruz!.” Dedi. Çok şaşırdım. Hayret ki, hayret!. Akşamdan kalan ekmeği kimse yemiyormuş. Ben aldım ve bakkaldan çıktım.
Su ve ekmek hususunda ilahi uyarılarla bitirelim:
-
«Eğer suyunuz yerin dibine çekilip giderse kim akar bir su getirir, (bana) söyleyin».  (Mülk Süresi:30)
-“Ekmeğe saygı göstermeyen millete Allah üç bela verir; 1- Zengin –fakir herkesin yakınacağı pahalılık, 2- kıtlık, 3- iktisadi (ekonomik) esaret.”
(Hadis)

 

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek