HATA ANA OLGU’NUN DEĞİL ONU İSTİSMAR EDENİNDİR! - Doğukan Önal

 Değerli okurlarım,

 Türkiye’mizin, belki de bölgemizin en büyük sorunu temsili ana olgu da değil teferruatta aramaktır. Mesela Hürkifir Gazetesi bir temsilde ki ana olgudur,ben ise teferruatım. Mesela ben hatalı bir yazı yazsam bu beni bağlar gazetemi değil. Benim yaptığım hatada tamamen faturayı gazeteye kesmekte yanlıştır, mantıkla bağdaşmaz.

 Bu hafta tekrar etmekten hicap duyacağım bir mesele ne yazık ki gündem oldu Türkiye’de. İslam dininin hakikatları ile oynayan bir şarlatan, 2 yıl önce bas bas bağırmamıza rağmen ne yazık ki belli kesim tarafından itibar gördü, bu gün gerçek yüzü ortaya çıktı. Bu ülkenin gerçek İslamı öğrenmesi için, Ehli sünnet itikadında cem olması için daha ne kadar bedel ödenecek merak ediyorum?  Eşşek şeyhim dese mürid bulur, hakikatten durum bu ne yazık ki. Bu ülke de eşşek şeyhim dese mürid bulur. Neden? Çünkü okumuyoruz. İnancımızı bilmiyoruz, neye inandığımızı araştırmayıp ve bunu gönülden kabullenmeyip, kendi fikrimize göre inandığımızı din sayıyoruz.

 Bunu fırsat bilen belli kesimlerde hatayı İslam da, veya bin yılları bulan tasavvuf geleneğinde buldu, bu geleneğe çamur attı. Öncelikle şunu bilmek zorundayız, bir sapığın bir şarlatanın bir ruh hastasının kendi hatalarını hiç bir camiaya fatura edemeyiz, buna hakkımız yok. Hele gene İslam’a fatura etmeye kimsenin haddi de gücüde yetmez.

 Değerli okurlarım,

 Bu Fatih Nurullah denen şarlatan ben mehdiyim dedi, benim elimi öpen cennete girer dedi tepki koyduk. Halbuki bunu izleyen ve İslamı biraz bilen biri bunun ne menem düzenbaz olduğunu hemen kavrardı. Daha ilk konuşmalarında sahabeye hakaret etti, ve bir hokkabaz olduğunun kodlarını piyasaya ilk çıktığında verdi.

Şimdi  yine sözde aydınlıkçı kesim faturayı hiç alakası olmayan tasavvufi camialara ve İslamın hükümlerine kesiyor. İslam bembeyazdır, İslam hatasızdır, İslam berraktır, İslam tertemizdir. Bu ülkede ehli sünnet vel cemaat akidesinde, vatanını milletini seven, bayrağına sevdalı, İtikadda İmam Maturidi’yi, amelde İmam Azam’ı, usulde Piiri Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’yi takip eden onlarca tasavvufi camia var. Elimizde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cihan harbindeki başarılarından dolayı Nakşi Şeyhi Muhammed Diyauddine yazdığı mektuplar var, bu geleneği hala sürdürenler var.

Türkiye’yi 28 şubatvari bir cenderenin içime çekmek isteyenlerin Ali Kalkancı, Fadime Şahin benzeri operasyonlar ile bizi bize düşman etmesine izin vermemeliyiz,vermeyeceğiz dinimizi de bu şarlatanların eline bırakmayacağız. 

Sizlerden ricam ve beklentim evlatlarınıza İslamı, ehli sünneti ve itikadımızı doğru kaynaklardan öğretmeniz. Bizim tek bir kardeşimizi bile itikadı inancı bozuk figüranların eline vermeye  gönlümüz razı değil, buna engel olmak içinde elimizden geleni yapacağız. 

Şahsen bu hafta Milliyetçi Hareket Partisi Genel başkanı Sn. Dr Devlet Bahçeli’nin ve Meclis başkanımız Sn Mustafa Şentop’un taciz, tecavüz ve benzeri suçlar için gündeme getirdiği idam yasası teklifini sonuna kadar destekliyorum, ve Türkiye’de artık isteyen herkesin İslam adına ahkam kesmesini engellemek amacı ile bir an önce Osmanlı’daki meşayıh sistemi gibi, Din noktasında denetleyici, ehli sünneti esas alan ve hurafeye dur diyecek bir bilim kurulu benzeri bir istişare mekanizması kurulmasına inanıyor ve İslamı istismar etmeye kalkanların oyunlarının yer ile yeksan edilmesini milletimiz adına samimiyet ile bekliyorum.

Çok iyi biliyorum ki; Bu ülkede hakiki manada İslamı dava edenlerin ne devletle ne milletle ne cumhuriyetle hiç bir sorunu ve derdi bulunmamaktadır. Olmayacaktır.

Kalın Sağlıcakla.