Murat Mahir Altan; “SAHTE GÜLÜŞLER DEĞİL, SAMİMİYET KAZANACAK”
Trakya'da sandık kurulu başkanlarına eğitim verildi
Seçim günü alkol yasak, eğlence mekânları kapalı
Ahmet Etem Oruç; “Çocuk bakım ve kreş projesi hemen uygulanacak”
Bu yazı 05 Ağustos 2020, Çarşamba 09:41:14 tarihinde eklendi. 2228 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

SEVGİ TOHUMU - Burcu Çalışkan

SEVGİ TOHUMU

 

Hayatta her ne olacaksa olması gereken zamanda oluyor, ne eksik ne fazla.

Benim hayatımda ise çoğu zaman minik bir tohum oluyor yaşadığım her şey ve bana bırakıyor besleyip beslememeyi. Ben genelde o tohumu içimde iyiliklerle beslemeyi, büyütüp fidan olunca da yılbaşı ağacı gibi bol bol ışıkla süslemeyi tercih ediyorum. Ve bazen de bana bu yılbaşı ağacının hediyesi oluyor.

Hayat her zaman iyi şeyler getirmiyor herkese, bazen inişler oluyor ama zaten aslolan bu değil mi?

O inişler, engebeler olmasa vardığımızda manzaranın güzelliğini nasıl fark edeceğiz?

Ben geçtiğim engebelerde desteksiz -yanımda varmış gibi yapanların sahteliğine de şahitlik ederek- yürürken; tünelin sonunda ışığı göremediğim nice zamanlar oldu. Şimdi ise vardığım ışıklı yolda, içimde ektiğim umut tohumunun kocaman köklü bir ağaç olmasını sağladım. Belki bu yazıyı okuyanlar, buna neden sevindin? Bu durumun senin için kıymeti ne diyebilir?

Benim için çok değerli. Biz kadınlar bazen kendi içimizdeki gücü unutuyoruz. Bazen akıntıya öyle bir kapılıyoruz ki yaşadığımız zorluklar ve pek tabii ki etkileşimde olduğumuz insanlarla beraber o gücü devrediyoruz. Ya da dahası böyle bir becerimizin olduğunu bile unuttuğumuz zamanlar oluyor.

Ben işte o gücün nasıl farkına varıldığına, kadının, içindeki tozlanmış, sönmüş ışıkların birer birer tozunu alarak yeniden nasıl da daha parlak yanmasını sağladığına şahitlik ettim.

Bu armağan değil de nedir? Ya da bu bir cesaret simgesi değil de nedir?

Peki bana, cesaret nedir diye sorsanız? Bir kadının kendi gücünün, neleri başarabileceğinin farkına varıp, ışığı olmayan bir tünele adım atması derim. Bazen de gücün farkına varmadan o yola girmeye mecbur bırakılıp, tünel boyunca teker teker ışıklarını keşfederek yol alması da bir cesaret örneği bana göre.

Eminim çokça kez dinlemişsinizdir benzer hikayeleri. Herkesin hikayesi kendine has değil mi? Bence hepsi birer kahramanlık öyküsü. Öyle ya kahraman olmak için büyük destanlara gerek yok, hepimiz kendini fetheden ayrı birer fatihiz, yeter ki kahramanlığa kuşanalım.

Söylemesi bazen kolay gibi gelebilir. Belki de içinizden hepimizin keşfi öyle kolay olmuyor da diyebilirsiniz. Evet, hayat her zaman hepimize iyi davranmıyor olabilir. Her zaman büyük aşkı elimizle koymuş gibi de bulmayabiliriz. Ya da her zaman sevgi dolu bir ortamımız olmayabilir.

Huzurun, sevginin, aşkın, mutluluğun ancak ve ancak başkası tarafından verilirse sahip olunan bir şey olduğunu zannedenlere sesleniyorum.

Aşk da sizsiniz, sevgi, ışığın kendisi de sizsiniz. Huzur da mutluluk da ancak insanın kendi kendine inşa edebildiği şeylerdir. Bir başkasından beklemek demek, onunla geleceğine inanmak demek o gidince yanında ışığınıza da alacağı ve karanlıklarda kalacağınız anlamına gelir.

Ben kendi yolumda yürürken, her bir adımında kendimde keşfettiğim tüm ışıkları da cebime koyarak yol aldım. Işık oldum, huzur oldum, aşk oldum… adım adım oldum. Her sapakta durdum, dinlendim. Tıkandım… Sonra, nefesimi tazeleyip, yeniden başladım. İnandım… Ve sonra da aradığım her şeyin hepsi ben oldum. Gördüm ki sen olunca hayat da sana cömert davranmaya başlıyormuş, keşfettim…

Yol aldıkça güçlendim. Hani salıncağa bindiğinizde önce biraz ayaklarınızla güç verirseniz yavaş yavaş hızlanırsınız ya tam da onun gibi. Ben çünkü salıncağımı hiçbir zaman arkamdan birine ittirmedim.

Sadece kendi gücümle hızlandım. Hızımı kendim ayarladım, belki yavaşça hızlandım ama salıncakla göklere ulaşmanın keyfine de vardım.

Çok sevdiğim bir sözdür :“Kendime ne kadar çok yetiyorsam başkasından o kadar az şey beklerim.”

Sizin de beklentiniz hep kendinizden olsun. Korkacağınız tek şey de sizin kendi gücünüz olsun. İçinizde attığınız tohumu büyütüp kocaman bir ağaç olması, o ağacı ışıklarla süslemek de sizin elinizde. Hadi şimdi atalım tohumları, büyütelim ağacımızı ve zamanı gelince parlatalım bol ışıkla.

Unutmadan, zamanı gelince, altına bakmayı da unutmayın o köklü ağacın, eminim harika paketlenmiş hediyeleri de olacaktır sizin için…

Sevgiyle kalın…

Yazdır Paylaş
Diğer Burcu Çalışkan Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek