HEM’den 23 Nisan Futbol Turnuvası
Kırklareli Valisi Ekici, turizmcilerle bir araya geldi
AK Parti’den Ümmüşoğlu ailesine taziye ziyareti
TEMA 12.Ekolojik Okul; Hayal Kreş ve Gündüz Bakım Evi oldu
Bu yazı 26 Haziran 2020, Cuma 09:37:08 tarihinde eklendi. 4773 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ESKİDEN HACCA NASIL GİDİLİRDİ.? - Ahmet Bostancı

ESKİDEN HACCA NASIL GİDİLİRDİ.?

 

Hac ibadeti; zengin olan, sağlığı yerinde ve gitme imkânı bulabilen her Müslümana, ömründe bir defa farzdır. Bu yılki hac mevsiminin yaklaştığı günlerdeyiz. Salgın hastalık yüzünden belki de gidilemeyecek. Günümüzde uçaklarla 3-5 saatte gidilen kutsal mekânlara eskiden nasıl gidilirdi.? Müslümanlar Mekke ve Kâbe’de Allah’ın, Medine’de Peygamber Efendimizin(as) misafiri olabilmek için ne gibi zorluklara katlanıyorlardı. Bu sorunun cevabını bir nebze verebilmek için bu satırları yazıyorum.

1517 yılında Yavuz Sultan Selim Mısır’ı fethetti. Halifelik Osmanlı Türklerine geçti. Mısır’daki Memlûk sultanına bağlı olan Mekke emiri şehrin anahtarlarını Yavuz’a teslim etti. Bu tarihten sonra 1919 yılına kadar Arabistan yarımadası Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. Böylece 402 sene hac organizasyonu ve bu toprakların idaresi, hadimü-l Haremeyn (Mekke’deki Kâbe’nin ve Medine’ki Mescid-i Nebevi’nin hizmetçisi olma) şerefi Türk’lerin oldu.
İstanbul Osmanlı devletinin başşehri idi. Buradan hacca gidecek olanlar padişah tarafından surre alaylarıyla uğurlanırdı. Üsküdar tarafında bu günkü Harem otogarının olduğu yerde uğurlama yapılırdı. Harem (Kâbe’nin diğer ismidir);  buradan gelir.
Surre: Para veya altın kesesi demektir. Surre alayı: Bu keselerin taşındığı kervan demektir. Osmanlı padişahları hacca isteseler de gidemezlerdi. Çünkü gidiş-geliş 8-9 ay sürerdi. Devlet yönetimi bu boşluğa müsaade etmiyordu. Onun için kendi yerine vekil gönderirlerdi. Surre alayları ile birlikte Mekke ve Medine’de yaşayan fakirlere, şerif ve seyyitlere (peygamberimizin torunlarına), Kâbe hizmetlerine, hacıların yolculuk, konaklama, sağlık hizmetlerine, diğer ihtiyaçlarına kullanılmak üzere, her yıl, yaklaşık 400 bin altın ödenek gönderilirdi. Tarihi bilgilere göre Osmanlı topraklarından tahmini 40- 50 bin kişi her yıl hacca giderdi. Diğer ülkelerle birlikte bu sayı 80-100 bini bulurdu.
Yollar tehlikeli olduğu için surre alayında yol boyunca hacıların güvenliğini sağlayan, devletin görevlendirdiği askeri birlik mevcuttu. Birliğe Hac emiri denilen subay komuta ediyordu. Yolculuk atla veya develerle yapılırdı. Yol güzergâhında konaklar, hanlar, misafirhaneler bulunurdu. Buralarda istirahat edilirdi. Bu mekânlarda ve güzergâh üzerindeki köylerde, deve, at, giyecek, yiyecek satışları olur, ihtiyaçlar bu şekilde karşılanırdı. Ayrıca hacıların at ve deve ihtiyacını karşılamak için vakıflar kurulmuştu. 19 asrın ikinci yarısında Süveyş kanalının açılması ve buharlı gemilerin kullanımı hac yolculuğunun güzergâhını değiştirmiş ve kısmen kolaylaştırmıştır. Böylece deniz yolu da kullanılmaya başlanmıştır.                       
2. Abdülhamid Han Hicaz demir yolunu yaptırmakla (1900-1908) bu meşakkatli yolculuğu(Sirkeci- Medine arası)  4-5 güne indirmişti. Hacı sayısı da 50 binlerden 300 binlere yükselmişti. İstanbul, Şam, Ürdün, Medine hattı hem hac, hem ticari ve askeri ihtiyaçları karşılayan, İslâm şehirlerini birbirine bağlayan önemli bir demir yolu idi. Osmanlı’nın yıkılış zamanlarına rast gelmesi, İngilizlerin ve bedevi Arapların engellemesi sebebiyle kullanımı az olmuştur. 1919 da İngilizler Arabistan’ı işgal edip, bir süre sonra Suud ailesine teslim ettiler. Kurtuluş savaşı yıllarında hacca gitmek mümkün olmadı. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’den hacca gidiş yasaklanmış, bazı vatandaşlar, başka ülkeler üzerinden gidebilmişlerdir. Bu yasak 1950 yılında son bulmuştur.

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek