Lüleburgaz’da 23 Nisan coşkusu
Kenan Ürün; “Lüleburgazspor’u iyileştirmek için adayım”
Lüleburgaz’da feci kaza
Çeşme meydanına TREPAŞ Resmi Ödeme Merkezi  açıldı
Bu yazı 16 Nisan 2020, Perşembe 10:48:34 tarihinde eklendi. 5502 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

“Ecel Pusuda” -

“Ecel Pusuda”

 

İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. İnsanlar onlara ne yaptığınızı da unutabilirler. Ama insanlar, onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar. İnsan güvenmek güvende olmak istiyor. İnsanca bir yaşam istiyor.

“Çiftçiyim geçinemiyorum” : Ananı da al git!

“Adalet istiyorum”: Hapiste çürü!

“Madende akrabalarım öldü” : Al sana tekme!

“İşimi geri istiyorum” : Al sana İŞ kence!

“Çocuklarımız aç, nasıl evde kalalım, şimdi ben çöpten yiyecek toplamaktan geliyorum” : Geber!

Bunları hak edecek ne yapıyor bu millet. Türkiye toplumu bunu hak etmiyor. Bu haksızlığa, hukuksuzluğa layık değil. Bu dil, topluma dayatılan ayrımcılık virüsten daha tehlikeli.

Evde kal çağrısı yapılıyor. “Evde kal Türkiye!”  Nasıl kalalım baba! “İşçiyim.  Elektriğimi, suyumu, kiramı ödeyemem.” Çalışmasam ekmek yok. “Ekmek bulamıyorsam, paket servisine pasta mı söyleyip yememi istiyorlar” Yoksul halk bu süreçte büyük mağduriyetler yaşıyor. Dünyada herkes vatandaşlarına bu zor günlerde yardım ederken biz İBAN numaraları verip, vatandaştan yardım istiyoruz. İnsanlar devletin ekmeğini yemiyor, devlet insanların ekmeğini yiyor. Patronlara borç erteleme, mali destek, işçilere ve halka ise imzalı kolonya ve maske paketi düşüyor.

Dünya salgına karşı amansız bir mücadele içinde bölünmelere, siyasal kutuplaşmalara rağmen, salgını el ele vererek dayanışarak atlatmaya çalışırken. Bizde Huylu huyundan vazgeçmiyor. Ayrımcılık körükleniyor. Muhalif belediyelerin kampanyaları engelleniyor, Hesaplarına bloke konuluyor, toplumsal dayanışmayı baltalıyor, toplumsal iyileşme ve tedavi sürecini sekteye uğratıyoruz. İnsanları virüs belasıyla baş başa bırakıyoruz. Dayanışma ağlarını parçalayarak, insanların birbirine yardım etmesini engelliyoruz. Çeteleri, katilleri, istismarcıları, soyguncuları salgın gerekçesiyle salmaya hazırlanırken, bunların haberini yapan, düşüncelerini yazan, binlerce siyasi tutsağı âdeta ölüme mahkûm ediyoruz.

Hafta sonu ‘sokağa çıkma yasağı’ skandalı yaşadık. Muhalefet ve Muhalif Belediyeler ile Mücadele Bakanı, olayın sorumluluğunu sitemkar biçimde üstlendi ve ardından da istifa ettiğini duyurdu. Bu sitemin ardında yatan şeyin ‘ya kardeşim, bu benim fikrim değildi, emir verdiniz, ben de yaptım’ olduğunu sanırım herkes anladı. Bir de güvencesiz işlerde çalışan, gününü zor kurtaran insanların panik halinde marketlerin önüne yığılmasını eleştirmekten öte, bu paniği yaratan iktidarın keyfi politikaları olduğunu gördük sanırım.

Korona virüs mücadelesinde hekimleri, bilim insanlarını, hukukçuları hiçe sayarak, “Her gün başlarsa biri, benim ben demeye, / Altınları, gümüşleriyle övünmeye./ Tam işleri dilediği düzene girer, / Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.

Tek kişinin gönlü hoş olsun diye her şeyi tek kişinin kararlarına bırakırsak bu korku filminin sonu gelmeyecek gibi. Siz yine de evde kalın. Sağlıkla kalın.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek