“Taş baş üstüne oImasın” -

Elazığ’da 6,8 büyüklüğünde depremde 41 kişi hayatını kaybederken 1700 kişi ise yaralandı. Hayatlarını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı; yaralılara acil şifalar diliyorum. Geçmiş olsun Türkiye.

Çok değil, 4 ay önce “Sivrice’ye dikkat” uyarısı yapan Prof. Dr. Naci Görür ’ün uyarılarını, projelerini nedense dikkate almadık. Kulaklarımızı tıkadık. Deprem kuşağındayız. Büyük acılar yaşadık, ancak çabuk unuttuk.1900 yılından bu yana depremlerde kaybettiğimiz canlarımızın sayısı devletin verdiği resmi rakamlara göre 100 bin sayısına ulaşmış. Gerçek sayıyı bulmak için sanırım ikiyle çarpmak gerekecek. Hepimizin doğduğu andan ölünceye kadar koruduğumuz tek bir şey var oda yaşamımızdır.” Dolayısıyla bu ülkenin birinci önceliği afet yönetimidir, Alınması gereken önlemleri konuştuk. Ama kılımızı kıpırdatmadık. Ülkenin kaynaklarını, deprem için toplanan paraları amacına uygun kullanmadık. 

Televizyonlarda uzmanlar İstanbul depreminin kaçınılmaz olduğunu her fırsatta hatırlatıyorlar. Kanal İstanbul’un bu riski daha da arttırdığını söylüyorlar. Ama biz yine bildiğimizi okuyoruz. Depremin şakası yok. İstanbul’da 7 üstündeki bir deprem felaket olur. Maalesef bu deprem partili ayırımı yapmayacağı gibi, K.H.K. ile de ötelenemez. Herkes elini taşın altına koymalı ve İstanbul için harekete geçmeli. Aksi halde yakacağımız ağıtlar  hiçbir anlam ifade etmeyecek. Kaybedeceğimiz canlar, açılması düşünülen kanala bile sığmayacaktır.

Yaşadığımız deprem, Kanal İstanbul diye ellerini ovuşturanların kulağına küpe olsun. Olası İstanbul depremi sonrası Türkiye göçer. Rantsal dönüşüm değil, Kentsel dönüşüm, İmar barışı değil, toplum barışı sağlanmadığı sürece Kartaldaki bina gibi kendi kendimize yıkılacağız. Dostlarının yerinde nasihatlarına kulak asmayanlar, dizlerinde yara açarlar. “Taş taş üstüne olsun, taş baş üstüne oImasın” Sen yine de “Sözü söyle alana, kulağında kalana”… Sevgiyle kalın…