Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 24 Ocak 2020, Cuma 11:51:59 tarihinde eklendi. 3506 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

EVLİYA ÇELEBİ BURGAZ’DA - Ahmet Bostancı

EVLİYA ÇELEBİ BURGAZ’DA

 

Evliya Çelebi 1611 de İstanbul Unkapanı’nda doğdu. 1682 de Mısır seyahatinden dönerken yolda öldüğü söylenir. Mezarının yeri bilinmemektedir.  Asıl adı Derviş Mehmet Zıllî’dir. İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra medresede okudu. Tezhip, hat, nakış ve musiki öğrendi. Kur’an-ı Kerim’i ezberleyerek hafız oldu. 4. Murat zamanında saraya girdi. Keskin zekâsı ve güzel hitabeti vardı. Evliya Çelebi Seyahatname adlı eserinin girişinde peygamberimizi rüyasında gördüğünü, elini öptüğünü duasını almak için, O’na;  “Şefaat Ya Rasülallah!” diyecekken heyecandan “Seyahat Ya Rasülallah!” dediğini ve bu duanın kabul olmasıyla diyar diyar gezdiğini yazar. 42 yıl zarfında, İstanbul ve çevresini, Anadolu’yu; Kafkasları, Girit’i, Azerbeycan’ı, Suriye’yi, Filistin’i, Rusya’yı, Balkanlar’ı, Avusturya’yı, Kırım’ı, Mısır’ı, Sudan’ı,  Mekke’yi, Medine’yi gezer.  Gezip gördüklerini 10 ciltlik seyahatname adlı eserde toplar. Evliya Çelebi’nin gezdiği yerler arasında Lüleburgaz’da vardır. Seyahatname adlı eserin 3. cildinin 233, 234, 235, ve 236. sayfalarında yazılanları burada özetliyorum…

BURGAZ…
Burgaz’ın ilk fatihi Gazi (Murat) Hüdavendigar’dır. Kırkkilise sancağı toprağında Sokullu Mehmet Paşa vakfıdır. 250 askerle mütevellisi (yönetici) hâkimdir. 700 haneli, bağlı, bahçeli, evlerinin üzeri kırmızı kiremitle örtülü olup, gelişmiş bir şehirdir. 6 mahalle, 5 mihrap(köşk)tır. Üç camide Cuma namazı kılınmaktadır. Sokullu Mehmet Paşa Camii yapıcısı (Kanuni)Süleyman Han, İkinci Selim ve Murat Han’a 40 yıl vezirlik yapmış, ömrünü devlet hizmetinde geçirmiş, sonunda şehit edilmiş, değerli ve âlim vezirin eseridir. Caminin güzelliğinin dil ile anlatılması, kalemle yazılması imkânsızdır.

Şehrin içinde cemaati bol, gezinti ve dinlenme yeri gibi bir ibadethanedir. Dışı mermerli, havlusu ve havuzu fiskiye ve şadırvanlı olup, yüzlerce çınar, servi, ardıç ve kestane gibi mübarek ağaçlarla gölgelenmiştir. Bütün Müslüman cemaat onda ibadet edip Allah’a hamd ederler. Osmanlı ülkesinde buna benzeyen bir vezir camii yoktur. Yapıcısı Koca Sinan bin Abdülmennân ustadır.

Bir medrese ve imareti vardır. Ay ve sene, sabah ve akşam, fakir ve zengine, genç ve ihtiyara bir sahan çorba, bir parça ekmek, her ocağa birer mum ve her at başına yem verilir. Nimeti boldur. İhsan hususunda Müslüman, gayr-ı müslim ayırt edilmez. Cuma geceleri bir sini pilav, yahni ve zerde dağıtılır. Yedi adet çocuk mektebi vardır. Güzel bir de hamamı vardır. Çarşısında 300 tane kadar dükkân vardır. Burada Gülnar (ilkbahar) mevsiminde panayır kurulur. Burgaz’ın sığır pazarı Rum ve Acem’de meşhurdur. 40 gün 40 gece alış-veriş yapılıp çok kârlar sağlanır. Şehrin havası hoş, bağ ve bahçeleri güzel, koyunu, kuzusu, tereyağı meşhurdur.

 

BURGAZ KERVANSARAYI…

Büyük bir kapıdan girilen, kale gibi karşı karşıya 150 ocağı (odası) bulunan büyük bir handır. Avlusu, deve konulan yeri ve ahırı vardır ki sadece ahırı 3000(üç bin) den fazla hayvan alır. Kapıda devamlı olarak bekçileri bulunur. Akşam olunca kapıda mehterhâne çalınır ve kapılar kapanır. Bekçiler vakıf olan kandilleri yakıp, kapı dibinde yatarlar. Eğer gece yarısı misafir gelirse, kapıyı açıp içeri alırlar. Hazır yemek getirirler. Ama dünya yıkılsa içeriden dışarıya kimseyi bırakmazlar. Vakıf şartı böyledir. Ta bütün misafirler kalkınca, yine mehterhâne çalınıp herkes malından haberdar edilir. Hancılar dellallar gibi: “Ey Ümmeti Muhammed! Malınız, canınız, atınız, donunuz tamam mıdır.?” Diye bağırırlar. Misafirler: “Hepsi tamamdır. Hak hayır sahibine rahmet eyleye.” Dediklerinde, bunlar kapıları açıp kapı dibinde: “Yollarda gafil gitmen, vakit kaybetmen, herkesi arkadaş etmen, yürün, Allah kolaylık getire.” Diye dua ve nasihatlar ederler. Herkes bir tarafa yol alır.

Bu hanın batısında, vezirler ve vekiller, ayân ve kibar için avlusu, divan yeri, hamamı, kileri ve mutfağı olan büyük bir saray vardır ki, övülmesinde dil aciz kalır. (Bu günkü Koca Sinan İlkokulunun bulunduğu yerde) Bu binanın hepsi Sokullu şehit Mehmet Paşa’nın olup, tamamen kâgirdir (Taş yapı).  Sarayın demir kapısının kemeri üzerindeki beyaz mermerde, Karahisarlı’nın yazısı ile, şu tarih mısrâ yazılıdır.

“BU KÂRBÂN SARAYA GELEN HEP OLDU REVÂN”…

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek