Geçen Çarşamba günü Ordu Akyazı UHUD Câmii’nde, Ensar Vakfı-Ordu Müftülüğü berâberliğiyle düzenlenen ŞEHİTLERİMİZE DUÂ, GÂZİLERİMİZE ŞİFÂ başlıklı KUR’AN TİLÂVETİ PROGRAMI vardı. Başkan Olgun KÜÇÜK Bey’le berâber sabah, Kocatepe Câmii Emekli İmam-Hatiplerinden Hâfız İsmail COŞAR Hocamızı havalimanımızda karşıladık.
Hocamız, gür sesi ve kaşıyla ilk anda uyandırdığı hislerle alâkası olmayan oldukça mütevâzı, kalender, sıcak, doğal bir kişiliğe sâhip. O gün çay, çorba falan derken, Ensar Vakfı Genel Müdürü Hüseyin KADER Bey’i alacağımız saate kadar berâber olduk. Sanki kırk yıldır tanışıyor gibi muhabbeti koyulttuk.
Tam bir Anadolu çocuğu. Halk insanı. Toprak gönüllü. Yaprak duygulu. Eskilerden-yenilerden, bir seçkin hâfız, güzel okuyucu vasfıyla dâvet edilip gittiği uzak diyâr hâtıralarından anlattı. Bunlar çok ilgi çekici şeylerdi. Sorduğumuzda, hâtırat hazırladığını söyleyince rahatladık. İnşâllâh yayınlandığını görür ve de okuruz.
ANAMIN KİTABI’ndan;
ANNEM HAZRETLERİ’ne…
İki hafta önce görüp ilgiyle okuduğum bir kitap var; adı: ANAMIN KİTABI. Yakup Kadri’nin çocukluk yıllarını anlattığı anı kitabı. Babası erken öldüğü için annesiyle daha çok hâtıraları bulunduğundan, biraz da onun daha ilkeli ve üzerinde etkisi fazla olduğundan kitabı böyle isimlendirmiş olmalı.
Onun gibi, İsmail COŞAR Bey Hocamız da annesinden çok bahsetti. Özellikle köy günlerinden. Karasabanlı, övendereli, çamurlu, arpalı, buğdaylı günlerden. Annesinin, örnek aldığı güzel davranışlarından. Ancak, şu kadarını arz edelim ki, o annesinden söz ederken hep ANNEM HAZRETLERİ ifâdesini telâffuz ediyor. Onun dilinde o ifâde öyle güzelleşiyor ki, bizzat kendisinden dinlemek lâzım.
Bu arada, sesini ilk fark edenin ve kendisini buna göre yönlendirip yetiştirenin de ANNESİ HAZRETLERİ olduğunu belirtelim. Öyle anlaşılıyor ki, Yakup Kadri gibi onun da kitabında anne etkisinin ayrı bir ağırlığı olacak. Harâretle bekleyeceğiz. Hocamız inşâllâh bu yazımızı okur ve de işi çabuklaştırır.
Müsâdenizle tekrar belirtelim ki; Hocamızın gerçekten çok farklı bir kişiliği var. Biz bildik bileli, yarım asırdır,belki daha fazla zamandır kürsülerde, mihraplarda, minberlerde, meydanlarda, ekranlarda. Dünyâda gitmediği ülke kalmamış neredeyse. Sorduğumuzda, yanlış hatırlamıyorsam 138 ülke demişti. Ne kadar uzaklara gittiyse, o kadar da insana yakınlaşmış!
KENDİ “COŞAR”; KASÎDESİ COŞTURUR!...
Bizden sonra, program saatine kadar Altınordu Müftülüğü ilgilenmiş kendisiyle. Şûbe Müdürü Fatih ÖZDEMİR refâkât etmiş daha çok. O da aynı şeyleri söylüyor. Allâh (CC) sayılarını artırsın. Kâlbimize taht kurdu. Dünyâda da, âhirette de bahtı yâr olsun inşâllâh…
Akşamki programı, Kur’an tilâvetleri arasındaki güzel ilâhi ve kasîdeleriyle renklendirdi. Gecenin konuşmasını Rize’den katılan Prof. Dr. Kemâl SANDIKÇI Hoca yaptı. ODÜ’den Prof. Dr. Eyüp Sâdık KILIÇ, OMÜ’den Doç. Dr. Hayreddin ÖZTÜRK, Üsküdar Mihrimâh Sultan Câmii İmam-Hatîbi Mustafa ALTIN, Ordu’dan Hâfız Sâlih DURMAZ Kur’an tilâvetinde bulunan isimlerdi.
Takdîmi Hüseyin KADER, duâyı da Ordu İl Müftüsü Mürsel ÖZTÜRK yaptı. Çok güzel bir akşam oldu. Katılım oldukça canlıydı. Cemâat sonuçtan memnundu. Gerek Ensar Vakfı’na, gerekse Müftülüğe teşekkür ettiler. Özellikle, Ensar Vakfı Ordu Şûbesi’nin hazırlayıp dağıttığı AŞÛRE, gönüllerden sonra damakların da tatlanmasına vesîle oldu. Rabbimiz, maddî-mânevî gayret gösterenlerden râzı olsun inşâllâh…
SAMSUN’un HUFFÂZI, ÜMMET’in NİYÂZI…
Perşembe günümüz de, yine Ensar Vakfı mârifeti olan HÂFIZLIK İCÂZET MERÂSİMİ bağlamında SAMSUN’da geçti. Olgun Başkanla, akşam Ordu’da istirahat buyuran Hüseyin KADER Bey’i alarak yola koyulduk.
Sevgi Kafe’de buluşma ve kahvaltı, Büyük Câmi’de öğle namazı. Sonra, Ömer HÂLİSDEMİR KONGRE MERKEZİ’ne geçtik. İki üniversitenin rektörleri, vâli, kaymakamlar, il ve ilçe müftüleri, müdürler, başkanlar, pırıl pırıl öğrencileriyle İmam-Hatip Hocası Zâhit KÖSEOĞLU Bey ve vefâkâr halktan yüzlercesi orada.
Çok ayrıntılara girme imkânımız yok. İşin aslı ve orijinâlliği şu: Kız-erkek 20 Hâfız. Bunlar üniversite talebeleri. 15, belki de fazlası Somali, Afganistan, Myanmar, Bengladeş, Sûriye, Etyopya gibi dış ülkelerden.
Çocukluk sonrası hâfızlık daha zor bir iş; ama başarmışlar. Hepsini de tebrik ediyoruz. Çok konuşmalar oldu, hepsinde de güzel mesajlar vardı. Ancak burada zikri mümkün değil. Yalnız, Hâfızlar adına Sûriyeli Halil HASSO’nun konuşması bize kâlplerimizin taşlaşmadığını gösterdi. Gözlerden sicim sicim yaşlar aktı. Konuşma başlıbaşına bir yazı boyutunda. Biz sâdece bir kısmını verebileceğiz:
BU HASSO, “HALİL” HASSO!...
“Ben Sûriye’de Hukuk bitir