“Hatasız kul olmaz” -

İnsanoğlu hayat mücadelesinde iyisiyle, kötüsüyle; doğrusuyla, yanlışıyla, düşe kalka yoluna devam eder. Orhan Baba’nın şarkısındaki “Hatasız kul olmaz” yaşamımızın en güzel özetidir aslında.

Doğumdan ölüme kadar, doğrularımız ve yanlışlarımız birike birike hayat tecrübesi adını alır. Bu da yaş ile doğru orantılı olduğu için yaş ilerledikçe tecrübe kumbarası da dolar insanın. Tecrübeler bir manada bizleri akıllandırır. “Bir delikten iki defa ısırılmamaya” bir kere düşülen hatalara bir daha düşülmemeye çalışılır.

Peki, kötüyle iyiyi ayırt etmek bu kadar zor mudur? Her kötü her acı ve her olumsuzluk tecrübe edilerek mi anlaşılır.  Bizim hayat mücadelesinde sürekli darbe yediğimiz nokta da budur. Önünü görememek, yani basiretsizliktir. Bu çıkmazın en iyi ilacı ve en ucuz çözümü de nasihat ve ona itibardır. Tecrübeler iyi ya da kötü her insana bedel ödettirebilir. Nasihatler ise bedavadır. Zaten akıllı ile bilge insanın farkı da burada ortaya çıkar. Akıllı insan elde ettiği tecrübelerden ders alır, bilge insan ise başkalarının tecrübelerinden ders alır.

İnsanlar bilmeden veya bilerek yanlışlar yapabilir ve bunun sonucunda kayıplar ve başarısızlıklar söz konusu olabilir. Hatasız kul olmadığı gibi siyasal yapılar, örgütler, partiler de hatasız olmaz. Bizi yönetenlerden beklenen en az hata yapmaları, hatada ısrar etmemeleri, düzeltmek için adım atmalarıdır. Hayatımızda yer alan insanların yaptığı yanlışlarında ve başarısızlıklarında mağdur edebiyatı yaparak, timsah gözyaşları ile savunmaya geçtiğini görüyoruz. Üniversite sınavını kazanmayan, iş görüşmesinde (mülakat)  işe giremeyen kişilerde de genel olarak aynı tarz cümleleri duyarız. "beni kandırdılar", beni aldattılar", "beni yanlış yönlendirdiler"
Yaşadığımız kentte, Türkiye’de ve dünyada yapılan hataları ve bunun sonucunda karşılaşacağımız olumsuzlukları söylemek öncelikle görevimiz olduğunu düşünüyorum. Söylediklerimize, eleştirilerimize, nasihatlerimize takılarak, suçlamalar, mazeretler üreterek cevap verme girdabında bocalayanlara “kimin değil, neyin doğru olduğu önemlidir” diyerek Gandi’nin şu güzel sözünü hatırlatıp, bu sözün hayatımıza nasıl yansıyabileceğini düşünmesini öneriyorum. Sevgiyle Kalın…

“Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür. 

Düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür. 

Duygularınıza dikkat edin; davranışlarınıza dönüşür.

Davranışınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür.

Alışkanlıklarınıza dikkat edin; değerlerinize dönüşür.

Değerlerinize dikkat edin; karakterinize dönüşür. 

Karakterinize dikkat edin; Kaderinize dönüşür...”