Murat Mahir Altan, gece gündüz çalışıyor
Çanakkale Zaferi 109 yaşında
Ayçiçeği üretiminde bilinçsiz ilaçlama arıları öldürüyor
Bu yazı 22 Ağustos 2019, Perşembe 09:18:42 tarihinde eklendi. 6687 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

“Sabrın da bir sonu var “ -

“Sabrın da bir sonu var “

 

“Çocukluk başlı başına bir memlekettir, hatta sılasıdır insanın. Büyüdükçe sıla özlemimiz artar” Murathan MUNGAN’dan hafızamda çocukluğum gibi yer etmiş bir satır. O saf hayatı hep anlatmak isteriz.  Son günlerde sıkça duyduğumuz Tasarruf sözcüğü beni o günlere götürdü.

Eskimiş kazakları, giysileri söküp yumak yapıp yeterince birikince, Sakızköy yolunda oturan çıkıkçı Raziye ablaya götürürdük. Raziye abla tezgâhta dokur kilim yapardı. Annem, Babaannem evde ne varsa nasıl değerlendireceğini çok iyi bilir hiçbir şeyi atmazlardı. Karpuz, kavun kabukları doğranır ahırdaki hayvanlara yem olarak verilirdi. Eski çoraplardan yama yapılır ya da kız kardeşimin saçlarını toplamada kullanırlardı. Tabağımda yemek bırakmama hiç izin vermezlerdi. Ekmeğimden bir parça kalsa “yarın ahirette deve olur seni kovalar” sözü hala kulaklarımda çınlıyor. Bu çınlama bayağı kilo almama sebep olsa da hala tabağımda hatta masada bir şey bırakmıyorum.

Biz toplum olarak “bugünü” yaşayıp yarın Allah Kerim!” diye yaşam tarzını tercih ettiğimiz için, tasarruf etmeyi çok sevmiyoruz. Toplum olarak tasarruf alışkanlığımız yok. Ülkede yaşanan ekonomik kriz bizleri de belediyeleri de tasarruf yapmaya zorunlu kıldı. Seçim sonrası yeni başkanlar borçlarla devraldıkları belediyeleri düzlüğe çıkarmak için tasarrufa başladı. Boşa geçen zaman da, bir işin verimsiz yapılması da, iyi planlama yapılmadığı için kaybedilen zaman ve emek hep israftır. Yapabileceğinin iyisini yapmamak, fırsatları harcamak da israftır. Tasarruflu olmak, zoru görünce alacağımız bir önlem değil bir iş yapma biçimi, bir dünya görüşü, bir hayat tarzıdır. Bu anlayış bireyler, aileler, devlet ve kurumları için de geçerlidir.

Hani hep deriz ya, bizler Balık hafızalı bir toplumuz diye. Dünü çabuk unuttuk. İşsizlik, yoksulluk, IMF borçları. Kemer sıka sıka hep güzel günlerin masalını dinledik. Günümüzde bunların kat ve kat fazlasını yaşıyoruz. Tasarruf tedbirleri sözde değil özde olmalı. Hayat pahalı. Birçoğumuz ekonomik  sıkıntılar ile boğuşan, günü kurtarma peşinde, borç  harç, eş dost desteği ile yaşam mücadelesi içinde hayatla kavga eder olduk. El bombası gibiyiz, pimin çekilmesine bakıyor. Her an birilerine patlamak üzere. Gergin bir toplumun yarını olabilir mi? Bizi yönetenler halktan uzak ihtişamlı hayatlarını sürdürmeye devam ettikçe, sade vatandaştan iktisat, tutumluluk, tasarruf beklemek abesle iştigal olur.

 

Belki bu ekonomik kriz bize, unuttuğumuz değerleri hatırlatır, üreterek tüketen bir toplum yapısının önünü açar. Dünü unutanların, bugünü ve yarını  olmaz. Bazen umutlar yeşerir, Beklenen gün gelecekse, çekilen çile kutsaldır, düşüncesiyle sabırla beklemek gerekir, ama sabrın da bir sonu vardır, öyle değil mi? Sevgiyle Kalın…

 

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek