“Şeytanın Cevabı” -

İstanbul seçimi bitti. Kazanan, halkın sezgisi, iradesi oldu. Seçmen, öfke dilini değil, toplumun bu zor günlerde ihtiyacı olan kucaklaşma dilini öne çıkaran Ekrem İmamoğlu’nu seçti. 31 Mart’ta Bir Ali kaybetmişti. 23 Haziran’da 800 Bin Ali kaybetti, Hatta aynı kafayla gidilirse milyonlarca Ali de kaybedebilir. Yaşananlardan, söylemlerden ders çıkarmalıyız. Şapkayı çıkarmakta yetmez saçları da elden geçirmek lazım.

Seçim sürecinde yaşanan olaylar, söylenenler, kazanmak için her yol mubah anlayışı çoğumuzda gerçekten büyük bir travmaya yol açtı. Herkesin dengesi şaştı. 90’da gol yemiş taraftar gibiydik. Her seçim sürecinde Terörist oluyoruz, Fetöcü oluyoruz, Amerikan uşağı oluyoruz, Rum oluyoruz, hala gerçekleri saptırmaya çalışan, sözüm ona çokbilmiş insanlar, at gözlüğünü takıp mum ışığı ile bizi aydınlatmaya çalışıyorlar. Biz akıllanmayız.

Yapılabilecek en kötü hata, onların seviyesine inmektir. Cevap yetiştirmeye çalışmak, kavga etmek… Karşındakinin ana amacıdır bu ve eğer bir kere onun seviyesine düşersen çıkmak zorlaşır. Neyse inandıkları şeyi savunanlar hakkında daha fazla yazmak istemiyorum, çünkü yazacak çok şey var. Ama konumuz onlar değil, konumuz yanlış önermeler. Ve bunların yanlış olduğunu ispatlamak gerçekten çok kolay, tabi aklı olana... “Düşmanın en büyük hilesi, şeytanın rolünü çalmasıdır.”

Devlet Bahçeli, 2 Aralık 2013’de, ''AKP’den yüce divan da hesap sormazsam namussuzum'' demişti. 3 Haziran 2015 tarihinde ise; '' Sen Esad’ın kirli bir kopyası, Pensilvanya’nın eski sevdalısı, Washington’un daimi tutsağı, Kandil’in tavizsiz havarisi, Ermeni’nin hısımı, Türklüğün yaşayan düşmanısın'' sözleri ile kime meydan okumuştu. 9 Mayıs 2015 Manisa mitingi, 6 Mayıs 2015 Kastamonu mitinginde kime neler söylemişti, yerim dar yazamıyorum. Bir okuyun lütfen. Yukarıdaki sözlerin sahibi nasıl olurda bu kadar döner? Ne diyelim cevabını muhatapları, muhataplarına versin.

Ülkücülere her türlü hakaretleri edip sonra çıkıp “Ülkücü kardeşlerim.” diye başlayan cümlelerle akıl vermeye çalışan. Elinde bozkurt heykelleriyle pozlar verip, sonra çıkıp “Ben insanlarla dolaşıyorum, siz Bozkurtlarla” diyerek Ülkücülere “hayvan” imasında bulunan. ”Biz bunların geçmişte sokaklardaki kavgalarını biliriz” diyerek 1980 öncesi Ülkücü hareketiyle dalga geçen, sonra çıkıp mektubunu okuyarak, timsah gözyaşları döken. Sağcısına, solcusuna en ağır zulümleri etmiş olan Kenan Evren’e “Paşam bu ülkenin sizin gibilere ihtiyacı var” diye bağlılık bildiren ama Ülkücülerden de referandum dönemlerinde “Kenan Evren’den size yaşattığı acıların hesabını soracağım” diyerek oy isteyen kimdi acaba?  “Ülkücüler içinde bu sinsi oyun ve tuzaklarına kanacak bir tane aptal yoktur. Kanan varsa da zaten Ülkücü olamamıştır demektir.” Günümüzde bu sözü üstüne alınan var mıdır acaba?

“Söyleyeyim ittifak arkadaşını, Sen söyleme tahmin etsinler”  Daha önce şehide kelle, Öcalan'a sayın diyenler, PKK ile müzakere yapanlar; oy için ondan medet uman ilkelerini ayaklar altına alıp APO Yerli ve Milli, gerçeklerin, hakkın, hukukun, adaletin peşinde koşanları terörist ilan eden, ŞEHİTLERİN HAKKI İÇİN oy dilenenler kimdi acaba? İstanbul seçimlerinde kimler kiminle birlikteydi? Fetö’ye methiyeler düzen, ziyaretine giden, karşısında el pençe duran kimdi acaba? İnsan şaşmadan edemiyor. Şeytanın cevabı hazır, “Tabi ki CHP” İşte size İstanbul seçimlerinde birlikte olanlar. Yadırgamıyorum. “Kişi sevdiği ile beraberdir” cuk oturuyor.  ''Haram helal ver Allah, kulun seçmez yer Allah'' Yemez artık bu yalanları hiç kimse. Şeytanın verecek cevabı yok, boşuna mürekkep ve nefes tüketmeyelim lütfen.

Beşiktaş Stadı yanında bombalı araç patlatanlardan birisi yeni yakalanmış. Onlarda CHP ve adayını destekliyorlarmış. Eğer yakalanmasaymış belki de bizim Lüleburgazlı CHP’lilerle yan yana olacakmış. Siyah ve beyazın birbiri ile olan müthiş uyumunun başınızı döndürmesi normaldir. Asilliği, derinliği ve gururu temsil eden siyah renk ile saflık ve temizlik anlamını taşıyan beyaz renk. Beşiktaş'ın asilliğini ve bir yandan da asi ruhunu da ortaya koyar. Keşke bu oy oyununa hiç bulaştırılmasaydı BEŞİKTAŞLILAR. MHP İlçe başkanı İlkay Karataş’ta en az benim kadar rahatsız olmuştur bu ilişkilendirmeden. Bir taraftardan çok daha fazlasıdır; adaletin, samimiyetin, dostluğun simgesidir Çarşı ve taraftarı. Sağcı, solcu, dili, dini, ırkı farklı olsa da, herkese nasip olmayan Armadaki Ay Yıldız’dır bu renkliliği sağlayan. “Şerefli yenilgiler, şerefsiz galibiyetlerden daha önemlidir.”  “Boş kaptan çok ses çıkar” ama “Boş çuval da dik durmaz” sözünü de hatırlatalım.

İyiye, güzele, gerçeklere, eğer ulaşmak isteniyorsa ulaşılabilir. Yoksa ne kadar yakınınızda olursa olsun niyetiniz yoksa ona ulaşamazsınız. Diyelim ki birisi hakkınızda kötü bir söz söyledi veya yazdı, ne yapmalıyız, nasıl davranmalıyız? O’na karşılık vermeliyiz mi? Benim cevabım atalarımızdan kalma iki sözü hatırlatmaktan ibaret oluyor. Birincisi “İnan sana değil kastım, cahille sohbeti kestim.” ikincisi de “Suskunluğum asaletimdendir! Her lafa verilecek bir cevabım vardır aslında” oluyor. Ama hala anlamamışsa “Ama bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye!” (Mevlana) noktayı koyarım.  Sevgiyle kalın…