Murat Mahir Altan; “SAHTE GÜLÜŞLER DEĞİL, SAMİMİYET KAZANACAK”
Trakya'da sandık kurulu başkanlarına eğitim verildi
Seçim günü alkol yasak, eğlence mekânları kapalı
Ahmet Etem Oruç; “Çocuk bakım ve kreş projesi hemen uygulanacak”
Bu yazı 03 Mayıs 2019, Cuma 09:39:17 tarihinde eklendi. 3090 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

MEDYA VE DİN - Ahmet Bostancı

MEDYA VE DİN

 

On bir ayın sultanı mübarek bir aydır Ramazan!... İbadetle geçirilmesi gerekir. Oruç tutulması, Kur’an okunması, namaz kılınması, fitre, zekat verilmesi gereken güzel bir zaman dilimi. Zamanın mübarek olması, ibadetle geçirilmeyince kişiye bir şey kazandırmıyor. Telefon mesajıyla kandil kutlamak, Cuma, ramazan tebriklemek, çok şey ifade etmez. Kendimiz kandırmayalım.  Dijital Müslümanlık hiç kimseye bir şey kazandırmaz. İslam hayat dinidir. Yaşanırsa dünya ve ahiret kazancı elde edilir.

Geçmişte ramazan aylarında veya başka zamanlarda televizyonlarda çıkan dini bilgisi olmayan ya da bozuk itikatlı kişiler insanımızın kafasını karıştırarak ibadetten uzaklaştırdılar. Ramazanda imsak saatleri, teravih sekiz rekat mı, yirmi rekat mı, tavuktan, balıktan kurban olur mu, kurban kesmesem ayakkabı dağıtsam… vs. konularla fazla bilgisi olmayan, ancak safiyane duygularla ramazanda daha fazla gayrete gelen insanımızın kafalarını karıştırarak ibadetten soğuttular. Belli ölçüde de başarılı oldular.

Unutmayalım ki Yahudiliği kasaplar, berberler değil, din adamı görünümlü hahamlar tahrif etti. Hristiyanlığı da aşçılar, saraçlar değil, din adamı görünümlü papazlar bozdu. İslam’ı da aynı yöntemle din adamı görünümlü şarlatanlarla insanların gözünde itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Kaleyi içten fethetmek istiyorlar. Oyun çok büyük ve tehlikelidir.  Gerçek alimler peygamberlerin varisleridir. Din alimleri itibarsızlaşırsa, din de itibarsızlaşır, amacı güdülmektedir. Peygambersiz İslam, Kur’an bize yeter, anlayışı, örtü furuattır, dinler arası diyalog, sünnetlerin ve hadislerin inkarı…  gibi konular sinsi sinsi İslam dinini tahrif etmeye yönelik çabalardır.

Şunu bilelim ki; Mekke’li müşriklerin Allah ile değil, peygamberimiz(AS)le kavgaları vardı. Kur’an Muhammed(as)e, Muhammed(as)te insanlığa gönderilmiştir. Yerine göre Allah’ın izniyle peygamber efendimiz de emir ve yasak koymuştur. O’nun söyledikleri de dini hükümdür. Mesela; Cuma namazı Peygamberimizin emriyle farz kılınmıştır. Cuma ayeti ise, daha sonraki zamanlarda, Cuma cemaatinin Medine’ye gelen ticaret kervanının sesini duyarak, hutbeyi dinlememeleri, mescidi terk etmeleri üzerine inmiştir.

Üç bin yıl önce Aristo şöyle demiş, iki bin yıl önce Sokrat böyle demiş, Cant şunu söylemiş… tümüne tamam deniyor. Ama Allah Kur’an’da şöyle buyuruyor denince; “ efendim o tarihseldir, o dönem için söylenmiş.”  Denilerek, bazı ayetleri Kur’an’dan ayıklamak gerekir, yaygarası koparılıyor. Peygamber (as) hadislerinde şöyle buyuruyor denilince, “o hadis acaba sahih mi, zayıf mı”  tartışması açılıyor. Bunlar iyi niyetli işler değil. Bu tür davranışlarda kötü niyet var.  Kasıt var. Din düşmanlığı var. Bu konularda uyanık olmak gerekir.

Netice olarak şunu bilelim: İnsan varlıkların en üstünüdür. İslam dini en güzel hayat nizamıdır. Yaşanırsa hayatımız güzelleşir. Allah’ın rızasına erişiriz. Dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşuruz. Hayırlı ramazanlar.

 

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek