Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 25 Ocak 2019, Cuma 09:33:00 tarihinde eklendi. 2671 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ŞEHADET ŞERBETİ - Ahmet Bostancı

ŞEHADET ŞERBETİ

 

 Allah için, namus için, mukaddesat için, en değerli varlığı olan canını verebilen kişiye şehid denir. Kelime manası; ruhunu teslim etmekte olan kişinin cennetteki yerini ve kavuşacağı nimetleri görerek şahit olması anlamına gelir.

Atalarımız Allah’ın adını yüceltmek, nizam-ı alem için dünyanın bir çok yerine seferler yaptı. Küffar ile yapılan akınlarda, savaş meydanlarında şehit olan yiğitlere son nefeslerinde, zemzem suyuna şeker katılarak yapılmış tatlı bir şerbet içirilirdi. Şehit olmak üzere olan kahramanın ağzı bu şerbetle tatlandırılırdı. İşte buna şehadet şerbeti denmektedir.

Şehitlik peygamberlikten sonraki en yüce makamdır. Şehitler cennette peygamberlerin komşusudur. Şehitlik Muhammed ümmetine tahsis edilmiş üstün bir pâye, büyük bir mertebedir. Kur’an’da: “Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin! Onlar diridirler, fakat siz farketmiyorsunuz” (Bakara:154)

 “Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayın! Onlar diridirler. Rableri katından rızıklandırılmaktadırlar” (Âl-i İmrân:169) buyurulmuştur.

Peygamberimiz(as) hadislerinde: “Şehit cennettedir”  (Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 25),

“Allah katında hayırlı bir mertebede iken ölmüş kullar içinde, dünya içindekilerle birlikte kendisine verilecek olsa bile, şehitten başka hiçbir kimse yeniden dünyaya gelmek istemez. Çünkü şehitler, şehitliğin ne denli üstün bir mertebe olduğunu görmüş oldukları için, dünyaya dönüp yeniden bir kere daha şehit olmak için can atarlar” buyurmuştur.(Buhârî, “Cihâd”, 6)

 Allah yolunda öldürülenler şehitlik pâyesiyle taltif edildiği için, müslümanlar açısından Allah yolunda ölmek sevimli ve gönülden istenen bir iş haline gelmiştir.

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...

Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

"Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın.

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek