Öğretmenlerimizi candan kutlar, değerli mesleklerinin başarıyla geçmesinin diler; başöğretmenimizi de anarak kervan gibi yola devam etmek isteriz.
Saygın mesleğimiz diğer meslekler gibi para kazandırmaz ama insan hayatının baştan sona eğiticiliğini öğreticiliğini kapsar. Eski adı muallimliktir ve ‘HOCA’ kelimesi de yerleşik olarak kullanılır ve karşılığı şeklinde ifade edilir. Bilen, anlayan, izah eden, gösteren, yöneten, yönlendiren sıfatlarını da içinde barındırarak bilgili, becerikli, marifetli, ilkeli, yapıcı, ılımlı, olumlu olmayı gerektirir. Okul öğreticisini, din bilgisi, öğreticisinin, resmin öğreticisini, müziğin öğreticisin, sporun öğreticisini ve meslek ustasının öğreticisini de ‘HOCA’ olarak kabul ederiz. Hz. Ali’nin güzel sözü “bana bir şey öğretenin kölesi olayım” ifadesi de çok anlamlıdır. Eskiden Rüştiye mektebi, Darülfünun İdadiye gibi okullar varken 6 yıl okunurken, cumhuriyet 3 yıla indirmiş ve bir gecede alfabe değiştirilerek İtalyan Latin harfleri konularak bilenler cahil bilmeyenler âlim yapıldı.
Öğretmen arkadaşımız, kardeşimiz Ahmet Kantarcı ile oturur, anlatırız. Kendisi yerli, köklü Lüleburgazlı insanlarımızdan olup ticaret borsası yöneticiliği, LİDAŞ şirket yöneticiliği, dernek ve kooperatif yöneticiliği, siyasi parti yöneticiliği ve belediye meclis üyeliğinde de bulunduğundan seviyeli, kapasiteli her zaman istişare olunan ve aynı kulvardaki düşünce yapımızla çiftçi kardeşlerimize, kamyoncu, nakliyeci kardeşlerimize, ticaret erbabı ve esnaf kardeşlerimize hocalık yapar, hacı olduğu içinde dini bilgisi olduğu meselelere ve vakıf olarak parmak basar, açıklamalarda bulunur yani Sokollu Camii Kubbeleraltı Kahveci Sefer’in çay ocağında yarenlik ve yorumlar yaparız.
Bu vesileyle meseleleri köşemiz yettiği kadar dilimizin döndüğü, kalemimizin yazdığı kadarıyla yazıya dökerek anlatmaya çalıştık. Mevla yar ve yardımcımız olsun.
Saygılarımla