Bu günlerde yapılan budur. Birer “Atatürk Maskesi takan hükümete ve Cumhur Başkanımıza hücum…”
Ama maskelerin arkasındaki bu çehreleri bazen bu maskeler bile örtmeye yetmiyor.
Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil’in Halk Arenası şovlarını bazen izlerim. Balıkesir, Edremit şovunda Uğur Dündar kendisini överken şöyle bir cümle kullanmıştı “Tam da Taksim olaylarının başarısızlığa uğradığı o günlerdi, tabi büyük bir sukutu hayal içerisindeydik…” konuşma böyle devam ediyor. Hani “gerçekler ayrıntıda gizlidir” derler ya ben Uğur Dündar’ın şu sözlerine kafayı taktım “Taksim’de ne başarılmak istendi de başarılamadı? Uğur Dündar’ın sukutu hayali nedendi? Taksim olaylarının nihai hedefi neydi?” Ah Uğur Dündar iç dünyası bir açsa da öğrensek. Hükümeti mi devirmek istediler? Darbe mi yapmak istediler? Devleti mi ele geçirmek veya yıkmak istediler? Yoksa iç savaş mı çıkarmak istediler? Bunların hiç birisi değilse Taksim İsyanı’nın hedefi neydi? Şu çok ünlü ve de dürüst araştırmacı gazeteci bir anlatsa da anlasak. Taksim İsyanı bana göre hedefine ulaştı. Enflasyon yüzde dört buçuktan on ikilere çıktı. Merkez Bankası’ndaki para miktarımız yüz otuz milyar dolardan doksan milyar dolara düştü. Binlerce araç gerek dükkan, banka yakıldı tahrip edildi. Hadiselerin olacağını önceden bilen sizlerin de sponsorunuz olan emperyalistlerin medya muhabirleri günler önce pozisyon aldılar, dünyaya bir iç savaş görüntüsü verdiler, dahane olsundu. Bu kadar ülkeye verilen zarar size yetmedi mi?
Ha bak başaramadıklarınız da var. Başbakan “ne istiyorsunuz? “ diye sorunca, cevap “Biirr Y. Sultan Selim Köprüsü yapılmasın. İkiii yeni havaalanı inşaatı durdurulsun (o zaman daha inşaata yeni başlanıyordu) üç, Avrasya Tüneli durdurulsun…” Evet başaramadılar ve bunların hepsi de çok şükür yapıldı.
Şimdi de Yılmaz Özdil’den birkaç satır aktaralım
“Öylesine zarar edecek, milletin kesesine öylesine yük olacak. Şehirden ulaşımı nedeniyle öylesine pişman ettirecek, kuşların göç yollarından, zeminiyle alakalı bilimsel endişelere, meteorolojik gerçeklerden, kot farkıyla yolsuzluk iddialarına kadar öylesine vahim riskler barındırıyorki… Atatürk ismini vermedikleri için onur duyacağız!...”
Bu ülkeye yapılmış her büyük eser için bu nefreti sergilemiş olan bu güruh nefret ve ihanetlerini hep ve her zaman Atatürk maskesiyle örtmeye çalıştılar. Siz ey Uğur Dündar, ey Yılmaz Özdil bu halinizle ve bu kininizle asla Cumhuriyetçi, Atatürkçü ve çağdaş olamazsınız. Havaalanına, köprüye, baraj ve santrallere velhasıl bu ülkenin kalkınma hamlelerine karşı çıkmakla insan ancak Cumhuriyet ve Çağdaşlık düşmanı olur. Ne kadar şakşakçınızda olsa siz işte öylesiniz. Saygılarımla.