Spor ve siyaset - Metin Dikener

Sevgili sporseverler, bizler nedense  sevdiğimiz, bildiğimiz, beğendiğimiz dahası taktir ettiğimiz gerek siyasetten, gerekse spordan gelen isimlerin spora ve siyasete fevkalade hizmet ettiğini biliyoruz. Fakat bu çok değerli kişilere gereken hürmet sevgi ve saygıyı göstermesini bilmiyoruz. Ben olaya çok iyi bildiğim spor ile girmek istiyorum. Bir iki örnek veriyorum. Turgay Şeren A Milli ve Galatasaray takımlarımızın değişmeyen takım kaptanı idi. Futbolu bıraktıktan sonra bir çok gazetelerde köşe yazarlığı ve TV de spor yorumculuğu yaptı. Yaşayan efsaneler arasındaydı. Turgay Şeren’i bizler yaşarken değil vefat ettikten sonra değer ve kıymetini bildik. Peki kardeşim, bizler Turgay Şeren’in  yaşarken neden kıymetini bilmedik. Yaşarken bu jesti ve güzelliği kendisine tattıramadık. Farkına varamadık. Futbol federasyonu geçen sene süper lige Turgay Şeren yılı dedi. Bu bana göre çok geç kalınan ve alınan bir karardı. Keşke bu sağlığında alınsaydı. O da bu güzel ve çok anlamlı kararı  doyasıya yaşasaydı. Aslında işinde doğrusu bu. Bu tamamen futbol federasyonu’nun  sorunu. Buna mukabil Fenerbahçe yönetimi ne yaptı? Fenerbahçe kulübüne yıllarını veren  Avrupa’da da başarılı futbol oynayan Türkiye’ye geldiklerinde hiç tereddüdsüz yine Fenerbahçe forması giyen Lefter Küçükandonyadus  ve Can Bartu’nun isimlerini yaptıkları tesislere verdiler. Lefter 41 Yaşında yönetimin değil, kendi isteği ile futbolu bıraktı. İtalya ve Fransa’da futbol oynadı. Can Bartu Fenerbahçe’den İtalya Fiorentina takımına transfer oldu. Aynı yıl Takımı ile Avrupa’da süper kupa finali oynadı. Futbol seyircisi ona sinyor Bartu diyordu. Fiorentina’da Teknik Direktörle bir tartışmaya girdi. Ara transferde Roma Milan gibi takımlar kendisini almak istedi. Teknik Direktör ve yönetim eğer İtalya’da futbol oynamak istiyorsan Venezia takımına gideceksin dediler. Aynı ligte oynayan Venezia takımı ise ligten garanti düşer gözü ile bakılıyordu. O peki dedi. Oynadığı süper futbol ve attıgı  nefis gollerle takımını ligte bırakmanın İtalya’da anılmanın mutluluğunu yaşadı. Sonra Lazio takımına transfer oldu. Tam yedi yıl İtalya’da başarılı futbol oynadı. Ankara’da futbol oynadığım yıllar A Milli takımımızın Portekiz milli takımı ile özel bir maçı var. Can Bartu bu maç için İtalya’dan geldi. 10 numaralı formayı giyiyor. Portekiz milli takımında  8 numaralı formayı giyen Eisebio o yıllarda dünyanın en iyisi yorumu yapılıyor. Aslında Brezilya milli takımında oynayan Pele bu ünvanı alıyor. Ankara’da 19 Mayıs stadın’da Maç 0-0 devam ederken Portekiz milli takımı bir frikik kazanıyor. Kalede Özcan Arkoç var. Eisebio topa öyle bir vuruş yaptı ki ben topu kalemizde gördüm. Biraz sonra buna benzer bir frikik’te biz kazandık. Can Bartu  nefis vurdu. O top üst direkten döndü.  Oynadığı mükemmel futbol attığı çalımlar. Ben futbol sahalarında pek görmediğim bir olay yaşadım. Maç oynanırken Eisebio yanından geçen Can Bartu’nun elini sıkıp tebrik etti. Bu bir anıydı. Peki, asıl mesele ne idi? Fenerbahçe Başkan ve yönetimi Lefter ve Can yaşarken yapmış oldukları tesislere isimlerini verdi. Onlarda bu mutluluğu  gördü. Lefter ölene kadar Fenerbahçe’nin onursal üyesi idi. Futbol federasyonu bu seneki süper ligimize Lefter’in ismini verdi. Ölenleri rahmetle anıyor. Can Bartu’nun biraz rahatsız olduğunu biliyor ve acil şifalar diliyorum. Ben yine aynı görüşümü tekrar etmek istiyorum. Nerede olursa olsun siyasette olduğu gibi aramızda yaşayan efsanelerin kıymet ve değerini bilelim. Tüm siyasetin ve de sporun içinde olanlara nice sağlıklı yıllar diliyorum.