İlçe Emniyet Müdürü Osman Ünal’a veda
Turhal Kaynak hayatını kaybetti
Serbülent Avcu’dan “GELİN CHP’YE YENİDEN ÜYE OLUN” çağırısı
Alman ve İspanyol bisikletçilere Türk misafirperverliğini gösterdiler
Bu yazı 14 Eylül 2018, Cuma 09:22:09 tarihinde eklendi. 3237 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

DNA TESTİ - Ahmet Bostancı

DNA TESTİ

 

1940 yılının sonlarında Amerika’da şöyle bir olay yaşanır. Zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra, bir kadın elinde küçük bir çocukla mahkemeye başvurur.  Ölen zengin adamın yanındaki çocuğun babası olduğunu iddia eder.  Ölüden DNA testi o zamanlar için Amerika dahil, dünyanın hiçbir yerinde bilinmiyor. Hukukçular Amerikan hukukunda karşılığı olmayan bu durumu başka hukuk sistemleri içinde aramaya başlarlar. Roma, Hint, Yunan, Uzakdoğu hukuk sistemlerini araştırırlar. Hiç birinde bulamıyorlar. Bu arada bir heyette konuyla ilgili araştırma yapmak için Türkiye’ye gelir. Kendileri konuyla ilgili olarak zamanın İstanbul müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen’e yönlendirilirler. Adamlar böyle bir kişiye yönlendirilmeye pek anlam veremezler. Gönülsüzde olsa, bir görüşelim derler.

İstanbul müftüsü ölen adamın kemiklerinin durup durmadığını sorar. Duruyor derler.  Ömer Nasuhi Bilmen adamlara; insanın kuyruk sokumunda bir kemikten bahseder.  Diğer kemikler çürüyüp toprak olsa bile, tarif ettiği kemiğin asla yok olmadığını, ölen insanlarında kıyamette o kemik sayesinde diriltileceğini anlatır. İnsanın bütün programının Allah tarafından o kemiğe yüklendiğini ifade eder.  İşte “acbuzzanep” (kuyruk sokumu kemiği) denen ve mercimek tanesi büyüklüğündeki bu kemiğe çocuğun kanından bir damla kan damlatılmasını söyler. Eğer kemik kanı emerse, çocuğun o adamın evladı olduğunu söyler. Kemik kanı emmezse kadın yalan söylüyor, çocuk başka bir adamdandır.  Der.

Amerika’dan gelen heyet görüşmeden pek memnun kalmazlar. Bir din adamı bu konuları nereden bilecek derler. Sonra ülkelerine dönerler. Ama meraklarını giderebilmek için müftünün söylediklerini isteksizde olsa yaparlar.

Mezarı kazıp adamın kemiklerini çıkarırlar. Tıp uzmanları gözetiminde, önce söz konusu kemiğe başkasının kanını damlatırlar. Kan akıp gider. Daha sonra, evladı olduğu iddia edilen çocuğun kanını damlatırlar. Heyet hayretler içinde kalır. Gerçekten müftünün dediği gibi kanın akmadığını, kemik tarafından emildiğini görürler. Sonunda mahkeme çocuğun babasının o zengin adam olduğuna hükmeder.

 

“ŞU ÇÜRÜMÜŞ KEMİKLERİ KİM DİRİLTECEK?” Dediler. DE Kİ; ONLARI İLK DEFA YARATAN DİRİLTECEK. O, HER YARATMAYI BİLİR.” (Yasin suresi: 78-79)

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek