Yıllardan beri yani en az 15 yıldan beri klasiktir “Lüleburgaz’ın nesi meşhurdur?” diye birbirimize sorarız marka değerimiz var mı diye bakarız.
Kimi çorbası, kimi köftesi meşhurdur der. Bazıları demokrasisi bazıları kızı bazıları tozu, bazıları çöpü, bazıları trafiği, bazıları sokak köpekleri meşhurdur derler. Bu sayılanların birçoğu Lüleburgaz’ın dertleridir.
Yani Lüleburgaz’da marka değerimiz yok ama marka derdimiz var. Son 3 yıldan beri bu marka dertlere bir yenisi daha eklendi. Bu marka derdinin adı da “Araç trafiğine kapalı caddede egzoz bağırtarak ralli yapan motosikletler” derdi.
Çünkü Lüleburgaz dışına çıktığımız zaman marka değerlerimiz ile değil marka dertlerimiz ile biliniyoruz. Yakında kim milyoner isterde “Trakya’da son 15 yıldan beri çöp sorunu ile uğraşan ama bir türlü çözemeyen ilçemiz hangisidir” diye bir soru geldiğinde tüm Trakya’nın aklına Lüleburgaz gelir bundan emin olun.
Oysa biz Lüleburgaz’ın marka dertleri ile değil, marka değerleri ile akla gelmesini isteriz. Trakya’da yaşayanların Lüleburgaz’ı çöpü yerine çorbası ile, çaresiz sokak hayvanları yerine güzel hayvan barınakları ile, içinden çıkılmayan trafik sorunu yerine insanların trafikten kaçtığı bir şehir olmasını isteriz. Bisiklet yılının yanında bisiklet yolunun da olmasını isteriz.
Marka dertlerimizden kurtulduğumuz, marka değerler yaratabildiğimiz bir şehir olma ümidi ile kalın sağlıcakla…