Murat Mahir Altan, Ekosiyaset bildirgesini imzaladı
500 yıllık camiinin kurşun plakaları yine çalındı
“LÜLEBURGAZ’DA ATAMAYI İL BAŞKANLIĞI MI İSTEDİ?”
“Hayvan sever başkan adayı Serhat Paksoy”
Bu yazı 16 Ocak 2018, Salı 09:23:16 tarihinde eklendi. 1359 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

GÜZEL İSİMLER, KİBAR SÖZLER... - Nuri Kahraman

GÜZEL İSİMLER, KİBAR SÖZLER...

Ne demişler; KELÂMIN KİBARI, KİBÂRIN SÖZLERİDİR! Yâni, sözün kibarı, incesi, özlüsü KİBÂR'ın, yâni büyüklerin sözleridir. Bu gün, bu çerçevede, geçen yılın ajandasına kaydettiğimiz bâzı not ve sözleri paylaşacağız sizlerle. 

Özlü sözler, yâni vecîzeler, anlatılmak istenen şeyi uzatmadan, dolaştırmadan, özün özü şekliyle kestirmeden ve de akılda kalacak tarzda vurgulayan cümlelerdir. Bunlar hakîkâten şok etkisi yaparak insanı olanca çarpıcılığı ile uyarıyor. Duyduğunuzda not etmek, ezber ya da kayıtlardan, bir şekliyle paylaşmak istiyorsunuz. Bunu âdetâ bir görev ittihaz ediyorsunuz. Gönlünüz, bunların sayfalar arasında sessiz kalmasına râzı olmuyor. Şimdi önünüze gelecek olanlar bunun bir yansımasından ibâret. İnşâllâh sizler de beğenirsiniz.

YAŞANMAYAN İLİM, GEÇMEYEN PARA!

 İmam Şâfiî’den başlıyoruz. Kendisi büyük fıkıh âlimi ve Mezhep İmamı olmanın ötesinde dîvân sâhibi bir şâirdir de aynı zamanda. İnşâllâh kimi şiirlerini paylaşmak ta nasip olur bir gün burada. Ama bugün nesirlerinden iktibas yapacağız. Önce bir vecîze:

“İlim, öğrenilen değil yaşanılandır. Yaşanmayan ilim, geçmeyen para gibidir.” Çok doğru ve oldukça açık, düşündürücü bir söz.

Gelelim, anekdot da diyebileceğimiz ibret dersine:

İmam Şâfiî Hazretleri, talebelerinden biri olan Yunus ile müzakere yaptığı bir meselede ihtilafa düşer. Öyle ki talebesi öfkesinden dolayı dersi terk eder gider.

Akşam, Yunus evindedir. Bir ara, kapısının çalındığını fark eder. 

‘Kim o?’ der. Kapıdaki kişi, ‘İmam Şâfiî’ der. Yunus, kapıyı açar ve İmam Şafii’nin beklemekte olduğunu görür. Tabiî, hocasının ayağına kadar gelmesine oldukça şaşırır.

NEYE NEFRET, KİME MERHAMET?

İmam Şafii talebesine şu ibret dolu sözleri söyler: 

“1-Ey Yunus, bizi birleştiren yüzlerce mesele dururken bir mesele mi bizi ayıracak?

2-Yaptığın ve üzerinden geçtiğin köprüleri yıkma! Bir gün o köprüden geri dönmen gerekebilir!

3-Ey Yunus, HATÂDAN NEFRET ET AMA, hataya düşenden nefret etme.

4-Bütün kâlbinle günaha öfkelen lâkin GÜNAHKÂRA ACI; ONA MERHAMET göster.

5-Ey Yunus, sözü eleştirirken sözü söyleyene SAYGIYI DA UNUTMA!

6-Ey Yunus görevimiz, hastalığı tedavi etmektir, hastayı yok etmek değil!”

Açıklamaya ihtiyâç duymayan, bu gün bizim sosyâl ilişkilerimizde, siyasal tavırlarımızda, toplumsal hayâtımızın bütününde nazar-ı dikkâte almamız gereken, gitgide kaybettiğimiz ama geldiğimiz noktada ziyâdesiyle muhtaç bulunduğumuz prensipler bunlar. Uysak, her şey daha güzel olacak. İnşâllâh diyerek diğer sözlere geçelim:

İNSANLAR, KİTAPLAR, SAMÎMİYET...

“Allâh ile arasını düzeltenin, insanlarla arasını Allâh düzeltir.” Hz. ALİ (kv)

Bir arkadaş sohbeti esnâsında geçmişti. Not etmişiz. Kimdi, hatırlamıyoruz. Onun kendi sözü müydü, bir yazar ya da yayından mı muktebesti bilmiyorum. Net bildiğimiz, sözün güzelliği:

“İslâm, Ebû Cehil’e küfretme dîni değil, Ebû Bekir yetiştirme dînidir.”  

MEVLÂNÂ’nın sözü de sanki, bunu açıklayıp tamamlar nitelikte:

“Kendinizi geliştirmek için öyle çaba harcayın ki, başkalarını tenkîde zamânınız kalmasın!”

MEVLÂNÂ’dan bir söz daha:

 “İnsanları, kitaplar gibi düşünün; ve kapaklarına bakıp aldanmayın. Asıl değerini, okumaya başlayınca anlarsınız!”

Şimdi de, Mevlânâ kültürüyle yetişmiş bir fikir adamımızın sözü:

“Samîmîlik, hiçbir zaman dindarlıktan ayrılmaz. İnsan, samîmiliği kaybettiği anda Allâh’tan uzaktadır… Samîmiyetsizlik, kâlbe karşı gelmektir.” Nûrettin TOPÇU

Bu güzel sözler üzerine iki küçük şiirle yazıyı bağlayalım inşâllâh.

PARA-PUL, HAYIR-ŞER; DİNDARLIK!...

Hikmet ehli zatlardan sâdır olduğu hissi uyandıran anonimleşmiş bir dörtlük:

NEYE YARAR
Altının yanında pul neye yarar?
Hakkı tanımayan kul neye yarar?
Doğru diye, herkes bir yolda gider;
Cennete çıkmayan yol neye yarar?

CİNAS

Hayır, şer; her ne ki işler kişi, kendinedir.

Kimseyi hor görmez kişi, bilse; kendi nedir?

&&&

Evet, kendini, yâni nefsini bilmek çok önemli. Çünkü, Nefsini bilen Rabbini bilir. Rabbini bilen O’na sevgisini, saygısını göstermek adına hareketlerine dikkât eder. Yanlışlara düşmekten özenle kaçınır. Bu şuurdan uzak, nefsini bilmeyen, dolayısıyla ayıplarını, kusurlarını gör(e)meyen kimse, kayıtsız, serbest, istikâmetsiz yaşama sonucu doğru çizgiden çıkıp yoldan ayrılır. Bu da, bir insan için felâketlerin en büyük ve korkunç olanıdır. Allâh korusun, ebedî hüsrândır.

 

Sevgili okurlar; sözü bitirirken, Rabbimizin bizleri ve tüm sevdiklerimizi kendini ve haddini bilenlerden eyleyip istikâmet üzere ömürler sürmeyi nasîp etmesi dileğiyle cümleye sevgiler, saygılar sunuyoruz ves’selâm…

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Nuri Kahraman Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek