Mâşâllâh, ikbâller yerinde, lâkin;
Varlığın şânına uysan ne olur!
Yükseldikçe ağırlaşsa etvârın;
Tevâzû kanadın yaysan ne olur!
Şımarmasan para ile pul ile
Ters düşmesen, hak yolunda kul ile
Asâlet yok; hil’at ile çul ile
Kâlbini sıdk’ile yuysan ne olur!
Göreve gelince, sûistimâl çok
Helâl ettireyim diye dâvâ yok
Maaşı olanın lâfa karnı tok
Öğüdü, îkâzı duysan ne olur?
Memuru, âmiri, işçi, yamağı
Tutmuşlarsa eğer bir iş kulağı
İlk fırsatta başlar görev kaçağı
Emeğin hakkıyla doysan ne olur?
İstisnâlar elbette vardır, zîrâ;
Mümkün mü ülkede bir dirlik ara?
Lâkin, bir gamsızlık kanayan yara,
Sen içini dertle oysan ne olur?
Hâlin eskisiyle seçilmiyor hiç;
Tavrından, edândan geçilmiyor hiç
Şöyle düşünerek geçirip de iç;
Halktan biraz hicap duysan ne olur!
Servete boğulup mülke batarsın
Hep dışarda yaşar, evde yatarsın
Gezip-tozduğunla hava atarsın
Yıldızları geçip saysan ne olur?
Çeliğe-çocuğa, mala taparsın
Nefsin ne söylerse onu yaparsın
Fırsatı kaçırmaz, hemen kaparsın
Bütün dünyâları soysan ne olur?
En son varacağın mekân neresi
Uyurken de akar zaman deresi
Gideceğin kabrin yok penceresi
Mermerleri boy boy koysan ne olur?
Ne bitmez hırslardır, yığar, yığdırır
Bunca malı-mülkü nere sığdırır?
En son seni günâhında boğdurur
Nâmını cihâna yaysan ne olur?
Nûrânî, nedir bu; senin feryâdın?
Niye sızlanmalar oldu mûtâdın
Ya oyun bozana çıkarsa adın
Gerçeği yazmaktan caysan ne olur?
Anladık; gerçekten geçemiyorsun
“Dilsiz şeytan” olmak istemiyorsun
“Boş ver, neme lâzım!” diyemiyorsun
Bilemem; hep böyle, bu’ysan ne olur?
İbretlikler biraz, ibret alır mı?
Yoksa inatları hep çoğalır mı?
Yapılanlar karşılıksız kalır mı?
Ne gâm; eğer umutluysan, ne olur?!
Ümitliyiz, onsuz yaşanmaz elbet
Ne iri, ne diri olmaz memleket
Tüm mazlumlar seni bekler ey millet
Hak deyip çıkmış yolcuysan; ne olur?