Sivri zekâ, kurnazlık, tilkilik, çakallıkla;
Kurtarmak mümkün belki, bir zaman zevâhiri
Son gülen iyi güler, sen yaşa ustalıkla;
Hüsrâna giden ömrün, neye yarar zâhiri?!…
***
“Çekirge atlar” derler; “bir, iki, üç;” dörtte yok!
Lâkin bilmezmiş gibi; fiyaka, süs, caka çok
Akıl-fikir istemez, nasihata karın tok
Kendince yürütür hep, döndürür devâiri…
***
Halk seçmiştir; maaşı milletin vergisinden
Kötüler şımarıyor, iyinin görgüsünden
Kuzular tedirgindir kurtların yargısından;
Hepsi insan sonuçta; memuru, hem âmiri…
***
Düşünmezler emânet, yaptıkları hıyânet
Lâkin zâlim olana, gel bu sözü beyân et
Bunlarda ahlâk ayrı, başkadır din-diyânet
Melek rolü oynarlar, şeytan çıkar âhiri…
***
Gençlere kötü örnek; namaz, rüşvet kolkola
Ne perhiz, ne lahana; turşusu bu? Hayr’ola!
Kat-yat, hem binâ-zinâ; yalan-dolan, karyola
Abdestsiz yaşamayan, şimdi cenâbet pîri…
***
Lüks, isrâf, utanmazlık; aldı başı gidiyor
İlk aşklar, samîmiyet; artık vedâ ediyor
Artan şımarıklıklar endîşeye yetiyor
Mümkün değil yapılan, tahribatın tâmiri!
***
Kör kuşun eti için değer mi bunca zulme
Sırt çevirmek kitaba; örfe, kültüre, ilme
Hakkı, halkı unutup, lütfu kendinden bilme
Olmak sûistimâlin, istismârın mâhiri…
***
Dertler aşkın olunca, hisler taşkın oluyor
Efkâr darmadağınık, diller şaşkın oluyor
Lâkin, sen ne dersen de, eller pişkin oluyor
Bizimkisi sâdece şoklamak ezâbiri…
***
Ezberler bozulmazsa, bu gidiş değil tekin
İki bin ondokuz’da, kalmaz harman, ne ekin
Kimisi Vatan, Millet; diyerek gelir lâkin
Makâma oturunca unutur mefâhiri…
***
İşte bu unutanlar, unutulmayacaktır
Çıkar için uzanan el tutulmayacaktır
Parlak sözler, vaadler; rol, yutulmayacaktır
Kürsülerde adaylar yırtsa da hanâciri…
Hançeresi borazan, lâfı bola geçit yok
Tatbîkâta uymayan pastaflara karın tok
Bünyeyi sersemletti içerden saplanan ok
Dâvâ diye gelenler sonra oldu tâciri…
***
Ah, ey yüce milletim; ne yükler taşıyorsun
Gelecek ümîdiyle geçmişte yaşıyorsun
Gördüklerine mutlak, sen de çok şaşıyorsun;
Bilseler bir şeyler var, soyacaklar kabiri!...
***
Allâh te’dip eylesin haddini bilmezleri
Dâvâyı lekeleyen, kahrı çekilmezleri
Meymenetsiz, nevirsiz; yüze bakılmazları
Dışlarından akıyor, içlerindeki kiri…
***
Yüce Mevlâm, Sen acı milletin emeğine
Leke getiren gitsin, ümitler gömleğine
Takımın zehir katan, aşına-ekmeğine
Kahreyle halktan uzak kibirli ekâbiri…
***
Yardım eyle Yâ Rabbi, dâvânın aslarına
Yürüyüşte müstakîm, ahlâkta haslarına
Getirme sahtelerin sinsi kumpaslarına
Düşürelim yakadan, istismarcı fâciri…
***
Ey kardeş, sen insan ol; ne kurt-çakal, ne tilki!
Kendini bilmek şartı, Rabbi bilmenin ilki
İnsanlıktan ötesi, hayvanlık, başka ne ki?
Bunlar mafya dilidir; anlatır cebâbiri...
***
Cebâbir cebr’edenler, zorbalar, tiranlardır
Maddenin sevdâsına mânâyı kıranlardır
Dünyâsı tumturaklı, ukbâsı viranlardır
İbret olur bunların, perişan evâhiri…
***
Cebir, şiddet var ise, olay bitmiştir zîrâ
Muhabbet, vefâ, saygı güme gitmiştir zîrâ
Kötülükler çoğalmış, dâvâ batmıştır zîrâ
Yağmalanmış demektir cevheri cevâhiri…
***
Sözün özü gidişât iyiye değil gibi
Mânâ denip maddeye verilmiş meyil gibi
Yeni takım kurmalı, önceki nesil gibi
Ensar olsun, kimi de dâvânın muhâciri…
***
Nûrânî dost diyor ki, ne gerek var yanlışa
Herkeslerin mevsimi bir gün erecek kışa
En güzel sonuç için girmeli bir yarışa
Terk ile yasakları, tutarak evâmiri…
***
Hakk’ın emri, Resûl’ün kavliyle nikâhlıyız
Görmeme lüksümüz yok, beyazla siyâhlıyız
Çizginin doğrusuna, istikâmet rahlıyız;
Ayırma Yâ Rabb izden; cumhûru, cemâhiri…
***
Yolsuzların şerrinden koru Yâ Rabb dâvâyı
Düşsünler yakalardan, kirletenler havayı
Makam, rakam uğruna, zehr'edenler devâyı
Geçsin boyunlarına adâletin zinciri…
***
Yeni bir şeyler olsun, ümit, heyecan, sevdâ
Kaplasın tüm ümmeti, bitsin arada kavga
Ne dünyâ, ne ukbâda; kalmasın kimse darda
Buluşalım Rasûl'le; sonsuzda en âhiri…