Lüleburgazlı müzisyenleri ağlatan cenaze
Dondurma sezonu açıldı
33. Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği Cuma günü başlıyor
Bu yazı 23 Haziran 2017, Cuma 09:28:19 tarihinde eklendi. 760 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Varlığımızda gücümüzde inancımızdan gelir -

Varlığımızda gücümüzde inancımızdan gelir

Birden ona kadar rakam yazıp bir torbaya koysak. Sonra kura çeker gibi teker teker çeksek. İlk alışta bir (1) rakamı bulmak on da bir ihtimaldir. Peşinden ikiyi bulmak ise yüzde bir ihtimaldir. Sırasıyla her çektiğimiz numarayı da geriye atarak 1-2-3 şeklinde bulabilmek ise binde bir ihtimaldir. Birden ona kadar sırasıyla isabet ettirmek ise belki de milyarda bir ihtimaldir. Böyle bir rastlantıyı asla düşünemezsiniz.

Peki, yeryüzündeki hayati şartların yüz binlercesinin bir araya gelişiyle oluşması kendiliğinden oluşabilir mi? Ya da nice şartın bir araya gelerek bize sunulan bu hayat ortamının kendiliğinden rasgele olması kaç milyarda bir ihtimaldir? İnançsızlığın en önemli savunucusu, Londra da yaşayan filozof bile geçtiğimiz yıllarda insan DNA’sıyla ilgili son buluşları gördüğünde “itiraf ediyorum bu kadar karışık bir sistemin bir yaratıcı olmadan kendiliğinden olması mümkün değildir. Bende Allah C.C.’ye inanıyorum” demiştir.

Kısacası bizi bir yaratan vardır, oda Allah C.C. dır.

Peki, C. Allah C.C. bizi neden yaratmıştır? Kendisine soralım “EY ALLAHIM BİZİ NEDEN YARATTIN” Allah’ımızın C.C. cevabı kurandadır. “Zariyat suresi ayet56” “BEN SİZİ ANCAK BANA KULLUK (ibadet) EDESİNİZ DİYE YARATTIM”

İmamı gazali “kimyayı saadet” isimli kitabında bu ayeti şöyle izah ediyor. O günün şartlarında “Hacca giden bir yolcunun binek için bir deveye ihtiyacı vardır. O devrenin de yolculuk sırasında yiyeceğe, içeceğe, yani bakıma ihtiyacı vardır.

Hac yolcusu devenin ihtiyaçlarını sağlamalıdır, yoksa deve yaşamaz. Bu arada hem devesine bakacak, hem de Hac göreviyle ilgili vazifelerini yerine getirecektir.

Maksat hac yapmaktır, deve ise vasıtadır. İnsan vücudu yolcusunu taşıyan deve gibidir. Ruhu veya can cevheri ise vücut vasıtasına yüklenmiş bir yolcu gibidir. İnsan o cismine yani vücuduna bakacak ki canlı ve güçlü kalsın ve kulluk görevini yerine getirsin. Bir insanında güçlü bir şekilde yaşaması için yiyeceğe, içeceğe, giyeceğe, barınabileceği bir mekana ihtiyacı vardır. Bütün zamanını cisminin ihtiyaçlarına ayırırsa o zamanda gerçek gaye “kulluk” vazifesini yapamamış olur. Yani hem ihtiyaçlarını temin için çalışacak, hem de ibadetini laikiyle yapacak. O Allah c.c. böyle istiyor.

“Kulluk” görevini en sıhhatli bir şekilde yapabilmek için rızık peşinde koşan bir kulun her mesaisi de ibadettir.”

BU KADAR MI? ASLA

Gerçek görevimiz Allah c.c.’ye kulluk görevimizi en iyi şekilde yapabilmekse  eğer, o zaman bize güçlü kulluk için yiyecek, içecek, giyecek, barınak yani ev lazım. Daha? Hepsinden önemlisi de bir “VATAN” lazımdır.

Her yerde ibadetini en iyi ve hür bir şekilde yapabilir misin?

Müslüman olan bir millete dinini ibadetini hür ve en iyi şekilde yapabileceği, yani kendirinin olan bir vatan lazım. Öyle bir vatan ki “köylerinde, şehirlerinde camiler olsun, minarelerinden ezanlar okunsun. Hani şair diyor ya “Her nerede görsem Türk’ün ayak izini/ Gözlerim al bayrağı arar, kulaklarım ezan sesini…”

Camilerinde tek bir sesleri, minarelerinden ezan sesleri sokaklarında oruçlu, selamlasan, kucaklaşan müminler. Ramazanlar, akşamları iftar, geceleri sahurlar… Ve de bayramlar, kurbanlar…”

İnançlarımla, inancımdan gelen “dini hayatın, giyimin, kuşamın, yiyip içişim” tamamen özgür bir Müslüman olarak hiçbir engeli olmayan bir vatan. Bu da benim inançlarım ve kulluğum için “ekmek ve su ve hava” kadar ihtiyacımdır.

 

Çok şükür şuanda böyle bir vatana sahibiz. Gördük ki bir vatana sahip olmak çok zor imiş. Yine gördük ki öyle bir vatana sahip olmaktan, onu korumak daha da zor imiş. Sıraladığım şartlar kültürümüzün ve köklerimizin ana kotları ve şartlarıdır. Köklerimiz ve temellerimiz bunları ise devlet yapımızda bu temele oturmalıdır. Aksi halde temelsiz ve köksüz bütün yapılar çürük olur. İstiklal marşımız ve bayrağımız köklerimize uygundur. Sonra birileri köklerimize kezzap dökmüştür.  Şimdi bu kezzap yaralarını iyileştirme sürecindeyiz. İşte bir ramazan bayramı daha yaşıyoruz. Bu da inancımızdan gelen bir kültür derinliğidir. Herkesin bayramını kutluyorum. Saygı ve sevgiyle hoşça kalın. 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek