Murat Mahir Altan, gece gündüz çalışıyor
Çanakkale Zaferi 109 yaşında
Ayçiçeği üretiminde bilinçsiz ilaçlama arıları öldürüyor
Bu yazı 03 Haziran 2017, Cumartesi 09:29:48 tarihinde eklendi. 1243 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ADI MEZÛNİYET, SOY ADI MAHKÛMİYET; SONU HÜSRÂN!... - Nuri Kahraman

ADI MEZÛNİYET, SOY ADI MAHKÛMİYET; SONU HÜSRÂN!...

Sevgili dostlar. Öncelikle Ramazanımız mübârek olsun. Gel gelelim; olsun, tamam da, bu durumda nasıl olsun? İş temennîyle, süslü lâflarla, gereğiyle amel edilmeyen kuru dileklerle bitmiyor.

Şu manzaraya bakınız! Bu çocuklarımızın hâli nedir, bu kendini unutmuş, tüm varlığını, nereden estiği meçhûl rüzgârlara “armağan” etmiş yavrularımızın koşusu nereyedir? Allâh aşkına, ne Mayıs ne Hazîran, ne Fetih ne Ramazan demeden bu kendini dağıtmalar, örfü-âdeti, geleneği, hattâ geleceği öğütmeler neyin nesidir, hangi akla hizmettir?

Bu, sözüm ona mezûniyetlerin neresinde bizim kültürümüz, irfânımız, aklımız-izanımız, kıyâfetlerimiz, renklerimiz ve de desenlerimiz vardır? İşin ahlâkî boyutu ise tam bir vehâmet. Oraya girmiyoruz. Çünkü çoğu yerde oralara âileler de giremiyor. Hattâ o gece çocuklar tamâmen kapsam dışında kalıyorlar çoğu yerlerde. Çünkü, batıdan gelen bu rüzgârın, patent hakları dolayısıyla karakteri, daha düz ifâdeyle raconu böyle!

Bu çılgın, uçarı süreç, tamâmen kendinden kaçma, edebi-âdâbı aşma, meçhûle uçma, perdeyi yırtma, utanma duygusundan, mahcûbiyet özellik ve de güzelliğinden sıyrılma süreçleridir. İşin en ilginç yanı, muhâfazakârlığın arttığını düşündüğümüz dönemlerde bu kutlamalar, insanların refah boyutuyla paralel olarak dünyevileşmesiyle berâber daha da katmerleşerek azgınlaşıyor.

Bu gidişe kim, nasıl dur diyecek? Yöneticilerimiz uyuyor mu? Ya anneler-babalar, dayılar-amcalar, dedeler-nineler? Hepimiz, hepimiz sorumluyuz sevgili öğretmen arkadaşlar, müdürler, eğitimciler!

Ey, yüce milletimizin alınteri vergileriyle imrâr-ı ömr’eyleyen, güzîde vatanın aziz eğitimcileri, değerli cümle yöneticiler! Bu öğütümcülere daha ne kadar çanak tutacağız? Yapılabilecek hiçbir şey yok mu? Ramazan’ın bile kâr etmediği bu rezil manzaralar kânun ya da yönetmelik emri midir?

Eğer öyle olsa bile, bu hâliyle bu uygulama eğitim değil, öğütümden, yavrularımızı uluslar arası egemenlere paralel(!), onların ağzına lâik(!) bir konuma hazırlamaktan başka bir anlam ifâde etmiyor.

Bu babda söylenecek şey çok. Lâkin, şimdi biz sözü, şu mezuniyet acâiplik ve de garâipliklerini hatırlatarak, kanayan bir yaramıza işâret eden kerasushaber.net’ten değerli arkadaşımız Ubeydullah GÖKTEKİN’e veriyoruz.

Adı mezuniyet, soy adı mahcûbiyet, aslı mahkûmiyet, sonu dünyevî ve de daha çok uhrevî felâket olan, hepimizi öteden beri rahatsız eden bir drama vecîz bir şekilde parmak basan arkadaşımıza sonsuz teşekkürlerimizle berâber, sizleri kendisiyle baş başa bırakıyoruz:

ADI MEZUNİYET?

"Evet, bir eğitim öğretim yılının daha sonuna geldik. Okul sezonunun sonuna geldikçe başlıyor mezuniyet klasikleri. Adı mezuniyet klasiği ama kendisi aslında bir rant klasiği. Aileleri bir gece için yüzlerce, binlerce lira masrafa sokan,  13-14 yaşındaki çocuklarımızın mezuniyet gecesi adı altında boya küpüne girdiren ve yaşına uygun olmayan kıyafetleri giyme geceleri...

 

AİLELER BASKI ALTINDA KALIYOR



 

 

Daha 13-14 yaşında kızlarımız çocuk olması, çocukluğunu yaşama yaşında boya küpüne girerek ailelerine "Ama annee, herkes yapıyor!, Ama bu mezuniyet gecesi özel bir gece" gibi söylemlerle ailelerini mahalle baskısı altına alıyor ve bu işi yapmaya dolaylı olarak zorluyor. Doğal olarak aileleri bir gece için belki binlerce lira masrafa girdiren anlamsız bir gece oluyor...

Geçenlerde duyarlı bir okul müdürü arkadaşımla görüştüm,  “mezuniyet gecesinde kızların uygunsuz kıyafet giymemeleri için pantolon zorunluluğu getirdik. Ama buna rağmen mezuniyet albümü diye bir şey var.  Sırf fotoğraf çektirmek için pantolon yerine yine yaşlarına uygun olmayan kıyafetleri giyiniyorlar” demişti.

ÇOCUKLARIMIZ BİZİM, TOPLUMUN AYNASIDIR!

Belki yazımı, düşüncelerimi eleştiren çıkacaktır. Ancak modernlik ve çağdaşlık kisvesi altında gençliğimizi bizden koparıyorlar. Bu çocuklarımız, akşamları teravih namazına giden,  gündüz inşaat köşelerinde oruç tutarak alın teri ile ekmek kazanan ağabeylerimizin kızı.  Ahmet abinin,  Hüseyin dayının,  Ali kardeşimin kızı.  Ne oluyor bize diye sormadan edemeyeceğim?

İLK VE ORTAOKULLARDA ‘MEZUNİYET’ BİLE YOK

Bir de son zamanlarda ilkokul ve ortaokullarda mezuniyet programları türedi. Böyle bir mezuniyet durumu bile yok.  Bu okullarda çocuklara diploma bile vermiyorlar. 4+4+4 zorunlu eğitim sisteminde mezuniyet diye bir durum söz konusu değilken çocuklarımıza ve ailelerimize belki de çeşitli mahalle baskısı ile ilkokul ve ortaokullarda mezuniyet programı yaptırıyorlar.

Yazılarımın birçoğunda toplumsal erozyondan bahsederim.  İçinde bulunduğumuz çağ gereği toplumsal aile yapımız çeşitli oklarla tehdit ediliyor. Özellikle Müslüman aile yapısını bozmaya çalışan unsurlar çarkını adım adım döndürüyor ve içine alabildiğini adım adım tüketiyor.

Daha 13-14 yaşında olan çocuklarımızı mezuniyet adı altında lüks otel ve salonlarda boya küpü halinde, yaşlarına ve geleneklerine uygun olmayan kıyafetlerle sözde mezuniyet programı adı altında binlerce lira masrafa girdirmenin başka bir açıklaması yoktur.

Kim kazanıyor, bu program için para harcanan her yer. Kim kaybediyor? Çocuklarımız, ailelerimiz, toplum olarak hep birlikte kaybediyoruz. Sırf şehrin ekonomisine katkı olsun diye geleceğimizle oynamayalım. Daha küçük ölçekli, samimi, gösterişsiz mezuniyet buluşmaları yapılabilir. Bu konuda veli, öğretmen ve toplumu göreve davet ediyorum.

Selam ve dua ile..."
Bizden de selâmlar, Allâh'a emânet olunuz, hayırlı ramazanlar wes'selâm...

Yazdır Paylaş
Diğer Nuri Kahraman Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek