Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 18 Nisan 2017, Salı 09:37:48 tarihinde eklendi. 553 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

23 NİSAN GELİRKEN TBM MECLİSİMİZLE İLGİLİ TARİHİ HAKİKATLER. -

23 NİSAN GELİRKEN TBM MECLİSİMİZLE İLGİLİ TARİHİ HAKİKATLER.

Ben bu yazıyı oylamadan önce yazdım, onun için sonuçları henüz bilmiyoruz. Siz okurken her şey sonuçlanmış olacak. Bilmemiz gereken gerçeklerin seçimle alakası yoktur. Tarihi hakikatler ortalıktaki şamata ve gürültüden o kadar farklı ki. Bu referandum öncesi bilhassa CHP konuşmacılarını da dinlemeye çalıştım. Çoğu şamatadan ibaretti.

Deniz Baykal’ ın bir konuşmasına bir bölümünü biraz dikkate değer buldum ama eksikti. Konuşma şuydu. Meclisin itibar ve şerefinden bahsediyordu. “Arkadaşlar birinci meclis çok itibarlı ve şerefli bir meclisti, milletin meclisiydi. Her şehirden orasının halkı tarafından seçilmiş itibarlı ve akıllı kişilerdi. Kimisi poturlu, kimisi şalvarlı, çarıklı, sarıklı, sakallı ama akıllı insanlardılar. Mecliste toplandılar, paşaları çağırdılar, onlardan hesap sordular. Kazım paşa, Ali Fuat Paşa, Fevzi, Mustafa Kemal, İsmet Paşa, hesap verin bakalım ordumuzun durumu nedir? Ne kadar mevcudu vardır? Ne kadar çarığa, ne kadar çoraba, elbiseye, yiyeceğe, silaha ihtiyaç vardır? Sordular. Eksikleri giderdiler, orduyu kurdular, vatanı kurtardılar, sonra Cumhuriyeti kurdular. İşte bütün bunları Ankara’daki ilk meclis yaptı. Bu meclis İTİBARLI VE ŞEREFLİ BİR MECLİSTİ.” Kim söylüyor bunları? Deniz Baykal. Peki, sonra ne oldu? Sonrasında söylesene, Bektaşi’ye sormuşlar “Neden Namaz Kılmıyorsun” “Allah (cc) Kuran’da namaza yaklaşmayın demiş” diyor. “İyide devamını söyle” “Hafız değilim” demiş. Halbuki devamı “Sarhoş olduğunuz halden namaza yaklaşmayın”dır. Peki, o onurlu, itibarlı ve şerefli meclise sonra ne oldu_ Yani Baykal’ın anlattıkları doğruda sonra ne oldu? O, Meclis kovuldu, Yani fesih edildi, giderken şereflerini de aldılar gittiler. Yani şöyle oldu. 1920’de 23 Nisanın da İstanbul’da ki vekiller Ankara’ya geldiler. Eksikleri tamamlanarak bir Cuma günü Hacı Bayram Camiin de toplandılar. Cuma namazını müteakip tekbirlerle meclis binasının önüne geldiler. Kurbanlar kesildi, dualar yapıldı, besmelelerle içeri girildi ve Zafer ayetleriyle çalışmaya başladı.

Aynen Deniz Baykal’ın dediği gibi poturlu, şalvarlı, sarıklı, sakallı, çarıklı falandılar ama hepsinde de iman, ahlak, azim ve mangal gibi yürek vardı. İstiklal harbini Baykal’ın dediği gibi bunlar yaptı, bunlar kazandı, düşmanı bunlar kovdu ve Cumhuriyeti de bunlar kurdular. Sonra Lozan anlaşmasını yetersiz bulduklarından, meclis fesih edildi. Bu şerefli vekiller memleketlerine döndüler. Bu gaziler bu şerefli vekiller giderken de şereflerini de beraber götürdüler. Neden mi?  Çünkü yerine gelen yenileri artık millet seçmedi de ondan. Bir masaya oturan birkaç kişi hem rakılarını yudumlayıp leblebilerini yediler, hem de yeni vekillerin listelerini yaptılar. O günden sonra öyle şalvarlı, poturlu, sarıklı, çarıklı, kişiler değil meclise, Ankara sokaklarına bile giremez oldular.

 

Peki, Milletin seçmediği bir mecliste şeref ve itibar olur mu? Bu durum ta 1950’ye kadar sürdü. 1950’de millet meclisin şerefine sahip çıktı ama bu defa da şerefsizler darbe yaptılar. İşte birilerinin milletle kavgası bu işleri ta buralara kadar getirdi.                                                                                                                                                                               Saygılarımla…

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek