Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 27 Aralık 2016, Salı 09:27:58 tarihinde eklendi. 590 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Bu ne bitmez tükenmez şii kiniymiş yahu -

Bu ne bitmez tükenmez şii kiniymiş yahu

İran’dan bahsediyorum. Şuanda güneyimizde, yani Suriye’de ve Irak’ta oluk oluk kan döküyorlar. Güya bunu Şiilik adına yapıyorlar. Güya hazreti Hüseyin’in intikamını alıyorlar. Sanki Hazreti Hüseyin’i, Hazreti Ali’yi Müslümanlar öldürdü. Sanki biz suçluyuz. Ne bitmez tükenmez kinmiş, ne vicdanmış yahu. Birçokları Yavuz Sultan Selim’in öldürdüğü Şiilerden bahseder. Hâlbuki bu iddiaların hiç birisi tarihi vesikalara dayanmamaktadır. Oysa şah İsmail’in Kandahar da, Heraltta, Tebriz’de öldürdüğü on binlerce Müslüman gerçeğin ta kendisidir. Şah İsmail Müslümanlar diye anasını bile öldürdü, şu vahşiliğe bakar mısınız, Şii olmadı diye kendisini doğuran anasını bile öldürebiliyor. İşte bu vahşi sapık mezhep taassubunu çok iyi gören emperyalizmin şefleri İslam coğrafyasını tam ortadan ikiye bölmek için bu kin ve mezhep taassubunu çok iyi değerlendiren emperyalizmin şefleri İslam coğrafyasını tam ortadan ikiye bölmek için bu kin ve mezhep ateşini ırak ve Suriye üzerine sürdüler. İran’ın idarecileri her ne kadar Şii taassubuyla halkını savaş alanına sürüyorsa da temelde “PERS” imparatorluk hayalleri sırıtıyor. Eğer gerçekten Şiilik esas olsaydı o zaman Azeri, Ermeni savaşında Azerbaycan yanında olmaları gerekirdi. Oysa o kahpeler Azeri kardeşlerimizin yanında değil. Ermenilerin yanında yer alarak Şiiliği de ayaklar altına almış oldular. İran tarihinde zaten gavurlarla yaptıkları bir savaş hiç olmamıştır. Onların işleri güçleri Müslümanlarla uğraşmak ve savaşmak olmuştur.

İsrail ile Amerika ile arada bir hırlaşması sadece bir şov bir gösteriden ibarettir. Aslında İran devleti bünyesinde en rahat yaşayanlar Ermeni ve Yahudilerdir. Orada Türk nüfusu acemlerden daha fazla olmasına rağmen acem diktatörlüğü vardır. Türkler Türkçe eğitim yapan okul açamazlar. Resmi dilleri Farsçadır. Bu hususta çokta goyu ve acımazsızdırlar. İşte emperyalist batı ve derinden İsrail Siyonistleri bu alçak pers Şiilerini İslam aleminin böğrüne bir hançer gibi saplamıştır.

Bizim içimizde de her zaman bu emperyalizmin kafasıyla düşünen, diliyle konuşan birileri, İran’ın hedefleri ve menfaatleri yanında konuşuyorlar.

Bu günlerde Halep şehrinde Şii haydutlar sabi çocukların üzerine bomba yağdırırken bizdeki bazıları “hükümet güçleri teröristleri temizliyor” diye biliyorlar. Enkaz altında kalan çocuklar, fırın önlerinde ekmek sırasında varil bombalarıyla param parça olan yavrular, sahiller de cesetleri bulunan bebekler hepsi de bunlara göre terörist imişler. Bugüne kadar yarım milyondan fazla Müslüman öldü. Yedi sekiz milyonu ülkeden kaçtı bunların hepsi de meğer terörist imiş. Terörist olmayan sadece İran’dan gelen Şii canileri, Esed’in birkaç bin köpekleri, bir de havadan bomba yağdıran moskof namertleriymiş.

Zavallı Suriye halkı ne istemişti? Sadece serbest seçim istemişlerdi. Sadece bizim sokaklarda havlayanların binde biri kadar özgürlük istemişlerdi. Bu isteklerini dile getirmek içinde gayet masumane yürüyüşler yapmışlardı. Başlangıçta silah kullanmadılar, araçları yakmadılar, dükkanları yağmalamadılardı. Sadece özgürlük istediklerini haykırdılardı. Karşılığında bombalar, kurşunlar yağdı. Tabi ki direndiler. Karşılarına dünyanın bütün emperyalistlerini çıkacağını hesap etmemişlerdi.   

Dünyada çokça bahsedilen “özgürlük, demokrasi” laflarının gerçek olduğunu sandı zavallılar.

 

Bizde içimizde bu kadar emperyalist köpeği olabileceğini hesap edemedik. İran ta doğudan burnumuzun dibine kadar gelebileceğini Suriye’yi işgal edip Irak üzerinden bizi kuşatabileceğini. Yine güneyimizden bir başka kuşatmada PKK terör devletinin bizi sarabileceğini gördüğümüzde birilerinin “Ne işimiz var orada?” diyeceğini hiç beklememiştik. Biliyorduk ama bu kadarını değil. Napalım savaşacağız düşmanın kahpeliğine, dostun kalleşliğine rağmen savaşıp kazanacağız. Başka çare yoktur. Saygılarımla.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek