Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 09 Aralık 2016, Cuma 09:44:07 tarihinde eklendi. 594 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Avrupa Birliği Derdimiz -3 -

Avrupa Birliği Derdimiz -3

Eski dış işleri bakanlarından Kamuran İnan bir zamanlar şöyle bir söz etmişti “Türkiye’de birçok devletin lobisi vardır. En zayıf lobiyse Türk lobisidir.” Cümleyi anladınız mı? Türkiye’de yani kendi ülkemizde en sözü geçmeyenler bizmişiz. Hani Necip Fazıl diyor ya “öz yurdunda garipsin öz yurdun da parya” diye.

Peki, bizi kendi ülkemizde garip ve parya yapanlar kimlerdir? Ya da Kamuran İnan’ın dediği gibiyse bu ülke de bizden daha güçlü olanlar ve sözleri Türk milletinden daha çok geçenler kimlerdir? Nasıl oluyor da Almanya’da, Fransa’da, İngiltere’de, ABD’de, İsrail’de benim bir Türk’ün sözü geçmezken onların sözleri benim ülkemde neden benden fazla geçiyor?

 

Bu ülke için ölen benim dedelerim. Askerlik yapan vergi veren ter döken benim. Neden bir Avrupalı haydutun sözü benden fazla geçsin ki? Bu sütunlarda çok yazdım. Bir zamanlar Prof. M. Kemal Öke elindeki kitabı göstererek bize “Bu kitabı bastırmamak karşılığında İsrail elçiliğinden bir heyet Türkiye de hangi makamı istersen seni oraya getirelim” dediklerini söylemişti. Şu hale bak. Adamlar Türkiye’deki istediği makamı rüşvet olarak teklif edebiliyorlar. Bunların gücü nereden, kimlerden geliyor? Öğrenmek aslında çok kolay. Bakın siyasetçilere bakın, medyaya, sivil toplum kuruluşlarına bakın. Kimler, hangileri Avrupa ağızıyla konuşuyorlarsa Avrupa’nın, ABD’nin veya İsrail’in ağızıyla konuşup onların menfaatlerini öne kim çıkarıyorsa, onların tehditlerini ve tekliflerini kimler seslendiriyorsa, adamları da, lobileri de, uşakları da onlardır. Dediğim gibi, bunlar siyasetçi, medyacı her neci olursa olsunlar. Bura da bir daha söyleyeyim “rokofeller ve saros” vakıflarından para alan STV’ler var bu ülkede Kemal Kılıçdaroğlu’da bunlardan birisinin üyesi ve kurucusudur. Atilla İlhan’ı tanır mısınız? Gençler belki de tanımazlar ama orta yaş üzerindekiler biraz entellektüelerse tanırlar. Bu adam eskiden TRT ikinci kanalda program yapardı. Kendisi şairdir, solcudur ve ulusalcı idi. Ben onu takip etmeye çalışırdım. Bir gün şöyle bir mevzu işledi. “batı kültürü, diyoruz. Batı kültürü neresidir? Almanya’da alman, İngiltere de İngiliz, Fransa da Fransız, İtalya’da İtalyan kültürü vardır. Bunların batı kültürü hangisidir? Bunları örnek almak aptallık değil midir? Nasıl batıdaki her devlet kendi medeniyetini ve kültürünü esas almışsa bizde Türk kültürünü yaşamalıyız, Türk Kültürünü esas almalıyız. Aradığımız batı kültürü değil çağdaş medeniyet seviyesidir” bu sözlere itiraz edilebilir mi? Batı uşağı olmanın bize kazandıracağı bir şey olabilir mi? “Çağdaş medeniyet seviyesi” eğer gerçek hedef ise gelin konuşalım. Çağdaşlık demek Avrupalı gibi “yemek, içmek, giyinmek, yaşamak” değildir. Onlar gibi zengin olmak, yollar köprüler, hızlı trenler, hava alanları, santrallar, barajlar, yapmaktır. Daha çok üretim daha çok gayri safi gelir, daha çok zenginlikle olur, çağdaşlık. Bütün bunları yaparken de kendi milli ve manevi değerlerimize daha çok bağlanmak. Milli kimliğimizi daha da güçlendirmek, batının yozlaşmış adet ve ananelerine karşı kendi moral değerlerimize sımsıkı sarılmakla hedefe varırız. Dikkat edin batının ajanları, lobileri bizim köprümüze de, dini ve milli moral değerlerimize de aynı şiddetle karşı çıkarlar. Her zaman söylediğim gibi onların karşı çıktıkları her şey bizim için hayırlıdır. Saygılarımla  

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek