FARKLILIKLAR ZENGİNLİĞİMİZ DEĞİL NEFRETİMİZ OLDU -

“Farklılıklarımız bizim zenginliğimizdir” sözünü özellikle siyasilerden çok duyarız.

Özelikle seçim zamanlarında kürsüye çıkılıp, bu farklılıkların etnik, dini, mezhepsel farklılıkların Türkiye'nin zenginliği olduğu vurgulanır, eşit vatandaşlık ilkesinin önemi belirtilerek birliktelik mesajları verilir. İnanç, cinsiyet, dil, din, ırk, siyasi düşünce nedeniyle ayrımcılığın söz konusu olmayacağının altı çizilir.

Dünyadaki bütün insanlar eşsiz ve farklıdır. Hiç kimse birbirine benzemez. Bu özellik dünyayı daha yaşanılır bir hale getirir.

İnsanların; fikirlerine, yasam tarzına, hayata bakış açısına saygı göstermek ''farkındalık'' duygusundan kaynaklanan ''olgun davranışların'' toplamıdır. İnsanları; sırf kendi tercihlerinden, seçimlerinden dolayı yargılamamak, ön yargılı ve kişisel yaklaşmamak gerekir. Çünkü saygı bir davranış biçimidir, dar bir görüş değildir. Bizim sorguladığımız saygı; değer vermektir, güvenmektir, samimi olmaktır. Farklılıklara saygılı olmak ve bunları zenginlik olarak görmek önemlidir.

Her şeyden önce; her birey saygıya değer bir varlıktır bu nedenle hiç kimse kendinden farklı olanı hor görmeye ve ötelemeye hakkı yoktur. Hangi dinden, dilden, coğrafyadan, düşünce ve fikirden olursa olsun herkesin, yaşama, kendini tanımlama ve değerli kılma hakkı vardır.  

Toplum olarak artık öyle bir noktaya geldik ki; farklılıklara olan saygı ve hoşgörüyü geçin, kendi düşünce ve yaşam tarzını her şeyin üstünde tutan, her şeye ön yargıyla yaklaşan, kavga etmeden, olay çıkarmadan hiçbir şeyi çözemez duruma geldik.

Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Müslüman-Ateist, AKP’li, CHP’li, MHP’li’den kadın-erkek cinsiyet ayrımına dahi varan bir farklılık çatışması içinde bulduk kendimizi.  İnanç, cinsiyet, dil, din, ırk, siyasi düşünce farklılıkların hepsinin ne yazık ki son hadde ulaştığı bir zamandayız. Saygı, sevgi ve hoşgörüden uzak, farklılıkların zenginliğe değil, nefrete dönüştüğü, her güne acı haberlerle uyandığımız, güzel olan her şeyi yok yakıp yıktığımız bir toplum olduk çıktık.