Bulgaristan’a giden otobüs devrildi; 11 kişi yaralandı
Vatandaşlardan Ak Partiye Teşekkür
Köprü ayağına çarptı-1 Yaralı
Alevi-Bektaşi camiasının acı günü
Bu yazı 02 Aralık 2016, Cuma 09:19:04 tarihinde eklendi. 1290 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ - Ahmet Bostancı

  EŞEKLİ KÜTÜPHANECİ

 

Yıl 1943. genç Mustafa’nın tayini Ürgüp Tahsin Ağa kütüphanesine çıkar. Devlet memurluğu o dönemde süper bir şey, çünkü özel sektör diye bir şey yok. Bizim ki kütüphanede heyecanla okurlarını bekler. Bir gün, üç gün, beş gün bakar ki kütüphaneye gelen giden yok. Canı sıkılmaya başlar. Kahvelere, evlere gider. Bakın kütüphane bomboş, gelin kitap okuyun der. Ama yine gelen olmaz. Durumu amirlerine bildirir.

-Kardeşim otur oturduğun yerde. Maaşını almıyor musum.? Derler. O da;

-Evet alıyorum. Der.

23 yaşındaki genç memur bir şeyler üretme derdinde. “Ne yapayım, ne yapayım” diye düşünür. Aklına bir fikir gelir. Düşüncesini eşiyle paylaşır. Eşi de karşı çıkar ama, sonra ikna olur.

O dönemde amirlerinin çıkarttığı tüm engelleri bin bir zorlukla bir bir aşar. Bir eşek alır. Eşeğe iki sandık yaptırır. Sandıklar 180-200 kitap alabilecek kapasitededir. Sandıkların üzerine “kitap iare sandığı” yazar. Kitapları sandığa doldurur. Kütüphanenin kapısına sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıktır yazar. Eşekle köy köy gezmeye başlar. Gittiği köylerdeki çocuklar, kadınlar, adamlar şaşırır. Çocukların küçücük ellerine kitapları tutuşturur. Noel baba yalan, Mustafa amca gerçek!. “Çocuklar bu kitapları okuyun, okudukları aranızda değişin. Ben on beş gün sonra geleceğim. Size yeni kitaplar getireceğim. Aman bunları yıpratmayın. Diğer köylerdeki arkadaşlarınızda bunları okuyacak” diye tembihler. Ürgüp’teki kütüphanede haftada iki gün kalıyor, diğer günlerde köy köy gezip çocukların ayağına eşeği Yüksel’le kitap taşıyor. Çocuklar bu gezgin kütüphaneciyi heyecanla beklerler. Geldiği zaman alkışlarla karşılarlar. Zamanla kütüphaneye yetişkin erkekleri de alıştırır. Şimdi sıra kadınlara gelmiştir. Zenith ve Sınger dikiş makinelerinin fabrikalarına mektup yazar. Niyetini anlatır. Eğer dikiş makinelerini gönderirseniz, sizin markalarınızın ismini kütüphanenin duvarına yazacağım der. Zenith dokuz, Sınger ise bir adet dikiş makinesi gönderir. Kadınlara dikiş-nakış kursları başlatır. Kadınlar sıraya girerler. Sıra beklerken boş durmak yok, deyip ellerine kitapları tutuşturup okuma alışkanlığını yaygınlaştırır. Ardından okuma-yazma kursları, halıcılık kursları birbirini izler. Bölgede halıcılık canlanmaya başlar.

Bu arada valilik Mustafa hakkında dava açar. “Kendi görev tanımı dışında davranıyor.” Diye 50 yaşına gelen Mustafa amca baskıyla emekli ettirilir. Mustafa Güzelgöz bölgede efsane olur. 2005 yılında Mustafa amca vefat eder. Tüm Kapadokya üzülür. Aralarında toplanarak Eşekli kütüphanecinin, Ürgüp’ün ortasına eşeğiyle birlikte heykelini dikerler.

Evet; insan var dokunduğu yere değer kazandırır. Ortamı canlandırır. İnsan var dokunduğu yere değer kaybettirir. Tuttuğu her şey elinde kurur.

Bakın Nevşehir’den nice valiler, müdürler, milletvekilleri geçmiştir. Ama hepsi unutulmuştur. Ama Mustafa Güzegöz hizmetleriyle gönüllerde taht kurmuştur.

İşte girişimcilik ruhu. Kabuğunu kırmak. Mevcut ile yetinmemek. Var olanları çoğaltmak. Vatan sevgisi vatana hizmetle olur.

İnsanların hayırlısı insanlara faydalı olandır.

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Ahmet Bostancı Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek