HEM’den 23 Nisan Futbol Turnuvası
Kırklareli Valisi Ekici, turizmcilerle bir araya geldi
AK Parti’den Ümmüşoğlu ailesine taziye ziyareti
TEMA 12.Ekolojik Okul; Hayal Kreş ve Gündüz Bakım Evi oldu
Bu yazı 18 Kasım 2016, Cuma 10:29:11 tarihinde eklendi. 649 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

İHANETİN DOLAMBAÇLI FAKAT EN ALÇAK YÖNÜ -

İHANETİN DOLAMBAÇLI FAKAT EN ALÇAK YÖNÜ

Geçen gün Hürriyet gazetesinde makale yazan Ahmet Hakan şöyle demiş “devletten maaş alan görevliler terör saldırılarında ölürlerse şehit olmazlar” sözlere dikkat edin. Yani doğuda veya cephelerde savaşan ve ailelerini geçimleri için devletten maaş alan subay, asker ve polislerimiz, yine ülkesine hizmet eden öğretmen, kaymakam ve diğer görevlilerimiz vurulduğunda veya bombalı tuzaklarla sabotaja uğradıklarında şehit olmazlarmış. Vay namussuz. Bu ne alçakça bir iddia. Bu nasıl bir iddiadır yahu. Bu sözler Sultanahmet meydanında bomba patlatmaktan daha kahpece daha haince, daha zararlı bir ifadedir.

Yine aynı gazetede yazan Selahattin Duman’da bir zamanlar şöyle yazmıştı. Evladı şehit olan bir baba “vatan sağ olsun, bir evladım daha var o da vatana kurban olsun” demişti de o baba için “ne olacak, şehit oğlu için yüz bin lira alacak devletten. Eğer iki oğlu şehit olursa iki yüz bin lira alacak. Onun için ikincisinin de şehit olmasını istiyor.” Demişti. Yüz bin lira için evladını kurban edecek bir baba tanıyor musunuz siz? Şimdi okuyucularım diyecekler ki: “bu aptallar şehitlik ne demek bilmiyorlar da ondan” hayır hayır bu cehalet işi değil, bu resmen ihanet işi, ihanet. Hem de ihanetin en alçakçası. Hani bir fıkra vardır, padişah tebdil-i kıyafet incili çavuş ile sokakta gezerken bir an dilenciye rastlarlar. Padişah inciliye “Biraz şu dilenciyle eğlen de gülelim” der. İncili şöyle yavaşça çarpar ve “körmüsün be adam” der. O da: “Körüm sen demi körsün?” “Af edersin bende körüm” der ve cebinden bir altın lira çıkararak: “arkadaş bana birisi şöyle bir para verdi ama kaç para olduğunu anlayamadım, bir bakar mısın?” Dilenci altın lirayı eline alınca yavaşça uzaklaşır ve bir duvarın dibine siner. İncili arkasından birkaç defa seslenir “arkadaş neredesin? Parayı ne yaptın?” sonra da eline aldığı bir taşı “Ya Rab! Şu taşı, parayı alıp kaçanın sağ bacağına isabet ettir” deyip bacağına fırlatır. Taş ta biraz  yana da olsa isabet eder. Bu defa yeni bir taş alır “Ya Rab sol bacağına isabet ettir.” der. Biraz yana da olsa isabet eder. İncili “Bu taşı tam kafasına” deyince kafa haykırır “dur, dur arkadaş. Al şu paranı. Zira bu taşlar hiç de kör taşına benzemiyor”. Şimdi siz şu Hürriyet gazetesinde yazan önce Selahattin Duman’nın, sonra da Ahmet Hakan’ın yazdıklarını körün taşı misali rastgele savrulmuş sözler mi sanıyorsunuz? Bu şehitlik anlayışımıza, milletimizin kahramanlık duygularına çok alçakça, sinsice, planlıca yapılmış sözlerdir. Her şehidimizin annesi babası veya eşi vatan sağ olsun” deyip hiç isyan alameti göstermeyince bu namussuzlar adeta çıldırıyorlar. Bir insanın yeryüzündeki en değerli varlığı evladı, eşi veya babasıdır. Eşini, evladını veya babasını kaybedenlerin devletine isyan etmeden vatan sağ olsun” demeleri, bunların ülkemizle ilgili planlarını altüst ediyor. Bu alçaklar istiyorlar ki kimse askere gitmesin, polis olmasın iç kargaşa çıksın. Ülkede kaos olsun. Siyonistlerin planları yürüsün. Türkiye bunların alçak oyunlarıyla kucaklarına düşünsün. Bunların bir camları kırıldığında bile bütün batının emperyalistlerinin elçileri oralarda bitiyorlar neden? Hani temele demişler “şuradan sana bir domuz saldırsa ne yaparsın?- çekerim silahı vururum. Silahın yanında yoksa? –pıçağımla vururum. –pıçak da yoksa? –Ağaca çıkarım. –Ya ağaç ta yoksa? Temel kızmış “söylesene sen domuzdan yana mısın benden yana mı? Yahu “bunlar domuzdan yana” diyeceğim ama hayır hayır “bunlar domuzun ta kendisi” şehit kaymakamımız Muhammed Fatih Safi Türk’ün cenaze merasimini izlerken bu satırlar aklıma geldi. Şehitlerimizin arkasından gözyaşı dökerken milletçe vatan sevgimiz daha da coşacaktır. Vatan hainlerinin istedikleri bu ülkede asla olmayacaktır. Saygılarımla

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek