Lüleburgaz’da 23 Nisan coşkusu
Kenan Ürün; “Lüleburgazspor’u iyileştirmek için adayım”
Lüleburgaz’da feci kaza
Çeşme meydanına TREPAŞ Resmi Ödeme Merkezi  açıldı
Bu yazı 10 Haziran 2016, Cuma 09:55:31 tarihinde eklendi. 616 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KADİM MEDENİYETİMİZİ GÖRMEYENLER VE GÖRMEK İSTEMEYENLER -

KADİM MEDENİYETİMİZİ GÖRMEYENLER VE GÖRMEK İSTEMEYENLER

Bir Ramazan ayını yaşıyoruz. Ramazan orucuyla, teravisiyle, iftarı sahurlarıyla, minarelerindeki mahyaları ve kandilleriyle biz Müslümanların kadim bir kültürüdür, hayatımız değişir.

Yüzlerimiz, sözlerimiz, mesai saatlerimiz, uyku vakitlerimiz değişir. Hatta vicdanlarımız, merhamet duygularımız, insanlarla münasebetlerimiz değişir.

 Hani atalarımız derler ya; “Lem yezuk, bilmez yazık” “tatmamış ki bilmez” demektir. Ramazanla, cemiyetle, oruçla, iftarla, zekat ve fitreyle, fakirle, gariple ilgisi alakası olmayanlar bu işin sırrını nereden bilsinler ki. Geçen hafta İstanbul’un fethinin yıldönümüydü. Kutladık. Fatihi ve askerlerini andık, hayırla yad ettik.

Aydın Üniversite’sinden bir profesörde şöyle bir cümle kullanmış. “Kadim bir medeniyet olan Bizans’ı ilkel bir toplum gelip işgal etmiştir…” Demek istiyor ki “Bizanslılar çok medeniydiler. İstanbul’u fetheden Türkler ise ilkel, cani, medeniyetsiz bir güruh olarak gelip Bizans’ı işgal ettiler.” Ulan profesör, hadi hainsin, hadi satılmışsın, hadi emperyalizmin ajanısın, hadi cahilsin. Bu milleti de kendin gibi cahil mi sanıyorsun? Yahu adam profesör cahil olur mu?

Bizde böylesi profesörlere “Kitap yüklü merkep” diyorlar. Ben naçizane bu milletin en alt kademesinden bir cahilim. O ve onun gibi düşünenlere söylenecek bir çift sözüm var. Hoca bozuntusu iyi anlayın. İstanbul’u fetheden Osmanlı gelmiş geçmiş bütün insanlık tarihinin en medeni devletini kurmuştur.

Peygamberler ve zamanındaki bir avuç eshabı hariç yeryüzünde Osmanlının ulaştığı medeniyet seviyesine ulaşabilen bir millet bir devlet olmamıştır. Aksini iddia edenler gelsinler konuşalım. Bay taş kafalı profesör anladın mı?

Tabi onun gibi düşünenleri de kastediyorum. Siz hiç “Sadaka taşı” diye bir şey duydunuz mu?

Şehrin tenha sokaklarına dikilen ve üstü oyuk olan bu taşlara hali vakti iyi olanlar para bırakırlardı, fakir ve yoksullar ve de yollarda kalanlar oradan ihtiyaçlarını nisbetinde parayı alırlar, ihtiyaçlarını giderirlerdi. Buradaki güzel şeyse para bırakan ile alanın anlaşılmaması, ihtiyaçlının mahcup olmamasıydı. Müzelerde ve bazı yerlerde halen bu taşlardan vardır. Soruyorum “Böyle bir medeniyet seviyesi hangi toplumda var?

 Lüleburgaz’da yaşıyoruz. Burada bir Sokullu Külliyesi vardır. Bu külliyenin bir de kervansarayı vardı. Bu kervansarayın kapıları yirmi dört saat misafir kabul eder, günün ve gecenin hangi vaktinde gelirlerse gelsinler misafirin ırkını, dinini, ülkesini sormadan önüne çorbasını koyarlar, yatağını gösterirler, hayvanını ahıra çekerler önüne yemini samanını koyarlardı. Sonunda da beş kuruş almadan bu hizmetleri sadece Allah c.c. rızası için yaparlar, misafirleri üç gün böylece ağırlarlardı. Bunları yapanlar bizim ecdadımızdır.

Şimdi soruyorum. Milletimin toprakları dışında böyle bir hizmet olan yer, devlet, medeniyet var mıdır, görülmüş müdür?

Avrupa’da Manastırlar vardır, Rahip ve rahibelere hizmet eder. Kiliseler vardır, papazlara hizmet eder. Saraylar vardır. Krallara hizmet eder. Şatolar vardır, dere beylere hizmet ederler. O dere beyler ki etrafı haraca keserler çevrede gelin olan kızlar “ilk gece derebeyin hakkıdır” deyip alıkoyarlar.

Şu milletimizin ve medeniyetimizin düşmanlarına soruyorum, şu gözümüzün önündeki medeniyetimizin bir benzerini dünyanın başka yerlerinde görebiliyor musunuz? Hele de uşağı olduğunuz Avrupa’da var mıdır? Milletimizin ve medeniyetimizin düşmanlarına söylüyorum. Sizin gözünüz bunları ne zaman görecek?

Ramazanınız mübarek olsun.

 

Saygılarımla

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek