Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 29 Mart 2016, Salı 09:29:00 tarihinde eklendi. 743 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

ÇANAKKALE’NİN BİZE KAZANDIRDIKLARI VE KAYBETTİRDİKLERİ -

ÇANAKKALE’NİN BİZE KAZANDIRDIKLARI VE KAYBETTİRDİKLERİ

Bu mevzu öyle birkaç satırla izah edilecek gibi değildir. Ama biz birkaç kelam edelim. Çanakkale’den geçemeyen düşman hem ilk defa bir yenilgiyle tanışmış, o mağrur donanmasının çokta güvenilecek yanı olmadığı cihana gösterilmiştir.

Diğer taraftan dünyanın her yerindeki sömürgelerden getirilen yarım milyon civarındaki askerin yarısı Çanakkale’de kaybolduğundan, geriye dönenlerinde bet bin ve bitkin şekilde ülkelerine döndüğünden, sömürgecilere olan kinlerini ülkelerine taşımışlar, bağımsızlık ateşi ilk defa gönüllere düşmüştür. Karşımızdaki en zengin ve en güçlü ülkelerin hem mali yapıları bozulmuş, mesela İngiltere ilk defa ABD’den borç para almak mecburiyetinde kalmıştır. Boğazlara saldırı amaçlarından biriside Rusya’ya yardım ulaştırmaktı, bu olmadığından Rusya çökmüş, komünizm gelmiş 1917’de savaştan çekilmek durumunda kalmıştır. Bu yüzden Rusya hala da o günün felaketinin bedelini ödemeye devam ediyor ki, Rusya’dan kopup bağımsızlığına kavuşan devletler Çanakkale’ye borçludurlar. Şimdi Lenin’in heykellerini yıkıyorlar ya, bence KOCA SEYİT’in  heykelini dikseler  yeridir. Çanakkale savaşlarının bence en büyük kazancı bizlere atalarımızın bıraktığı o yüce ruh, o büyük kahramanlık destanları ve bugün her taraftan fışkıran Çanakkale ruhudur. Çanakkale bir kültür hazinesidir. Türküleriyle, destanlarıyla, kahramanlık menkıbeleriyle, çilesi, acıları ve imanıyla engin bir deniz, bitmez bir hazinedir. İnşa Allah cc. Bu yüce ruh gün geçtikçe büyüyecek ve milletimizin damarlarına asalet pompalamaya devam edecektir.

Zararlarına gelince. Urfalı bir Çanakkale gazisi savaş sırasında evine dönüyor. Savaşta gazi olmuş, bir bacağı kopmuş, hastaneye yatırılıp yarası iyileştirilmiş, kopan bacağının yerine de tahtadan bir bacak yapılıp evine gönderilmiştir. Bizim çocukluk yıllarımızda henüz bu savaşların gazileri yaşıyordu ve ülkemizde ahşap bacakla dolaşan hayli gazi vardı.

Velhasıl Urfalı gazimiz köyüne yakın bir istasyonda indiğinde babası beygirle onu almaya gelmiştir. Bir de ne görsün, oğlunun bir bacağı yok tahtadan bir bacak var. Hemen iki gözü iki çeşme ağlayarak o tahta bacağa sarılıyor, öpüyor, öpüyor, öpüyor. Oğlu “Baba neden ağlıyorsun? Ben nihayet bir bacağımı kaybettim. Eğer Çanakkale’yi görseydin nelerini kaybedenler var...” diye babasını teselli etmeye çalışıyor. Babası “Oğlum benim gözyaşlarım kaybolan bacağa değildir. Burada devletimizden bir parça var. Bu tahta bacak bir kutsal devlet parçasıdır. Bizim için senin öz kendi bacağından çok daha kıymetlidir. Ben onun değerine saygıdan ağlıyorum.” diyor.

İşte bu olayı anlattıktan sonra analizimi ifade etmek çok zor. O gün devletine o kadar aşık olan o gazimizin memleketinde bu gün bölücü eşkıyalar cirit atıyorsa, bunu sorgulamak bizim vazifemiz değil mi. Yüz yıllar bu ruhu kim öldürdü? Ezan için kuran için ölenler, gazi olanlar köylerine döndüğünde o ezanın, o kuranın yasaklandığını görünce ne yapar? Eğer Çanakkale’de Yemen’de Filistin’de ve daha nereler de bunca şehit vermeseydik. O yiğitler köylerine dönebilselerdi, Anadolu’da ezanı ve kuranı biraz zor yasaklarlardı. İşte Çanakkale’de ki en büyük kaybımız budur.

 

Saygılarımla

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek