KUYRUĞUNDAKİ TENEKENİN SESİNDEN ÜRKENLER -

      Başlıktan belki bir şey anlamamışsınızdır, anlatayım. Malumunuz Eşek diye bir hayvan vardır. Köylülerin ufak tefek işlerini görmekte çok işe yarardı. Eskiden motor, traktör yok iken Eşek küçük işlerin elemanıydı. Büyükleri öküz, at, mandalar falan yapardı. Mesela eşeğe demişler ki; “Sana filan ağanın düğününden davetiye var.” Oda cevaben; “Desenize düğünde ya su bitti yada odun.” Demiş. Az şeyle doyar ama köylülerin eli ayağı olurdu.

Şimdide galiba sütü çok aranıyormuş. Uzatmayalım, bazı muzip gençler bu zavallı hayvana eşek şakası yaparlardı, nasıl mı?

Eşeğin kuyruğuna boş bir teneke bağlarlar, sonrada sırtına bir sopa vururlardı. Eşek tekme sallayarak koşar, koştukça kuyruğuna bağlı olan teneke tangırdar. Eşek onun sesinden ürker koşar, koştukça teneke daha çok ses çıkartır. Zavallı hayvana acayip bir işkence olur. Vicdansızlarda o hayvanın haline gülerlerdi. Cemiyet içerisinde kuyruğuna teneke bağlanmış durumlarla hiç karşılaşmıyor musunuz? Adama söylesek “Yahu tangırtı, gürültü senin kuyruğundaki tenekeden geliyor.” Anlamaz ki.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kuyruğunda böyle bir teneke yuvarlanıyor. İki aydan beridir bu tenekenin tangır tungurtusunu dinliyoruz.

Hadi yazmayayım dedim. Şu mesele biraz daha netleşsin dedim. Ama kalemimin de nihayet bir sabrı vardır, zaptedemedim.

Olay şu. Yeni seçilen CHP’li milletvekillerden birisi meclisteki odasından Atatürk’ün resmini indirmiş ve şöyle demiş.

“Bunlar artık eskidi, şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”

Adı geçen milletvekili son kurultayda en çok oy alarak CHP yönetimine de seçildi. Üstelikte soyadı “Altıok” iyimi?

Hani derler ya “Ağzı olan konuşuyor.” Bu meselede de herkes konuşuyor. CHP’den onlarca yeni ve eski vekilden bu meseleyi dinledim. “Bu öyle üstü örtülecek bir olay değildir.” Diyorlar. Dediğim gibi çok. Gürültünün çok olmasına çokta suçun sahibi ortada yok. “Kim bağladı bu tenekeyi.” Zavallı Kılıçdaroğlu ıkınıp bükelenip duruyor. “Yahu kim söyledi, nerede söyledi, nasıl söyledi?”

İki aydan beridir örtmeye çalışıyor. Çalışıyor da pok büyük örtü küçük, adam ne yapsın. Sağa çekersin solu açılıyor, sola çekersin sağı açılıyor. Anlayacağınız söğüt yaprağıyla manda pisliğini örtme işi gibi bir şey.

Hani solun en maharetli olduğu şey “Demogoji”dir ya işte Kılıçdaroğlu’da iki aydır onun yapmaya işi sulandırıp unutturmaya çalışıyor. Yalnız ben şundan eminim, zaman zaman yazıyorum. O meclisteki Mustafa Kemal’e  en uzak kişi Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Bundan adım kadar eminim.  Eminim emin olmasına da, feleğin gözü kör olsun, bulunduğu yer öyle bir yer değil. Eğer CHP’liysen o partide vekilsen, hele de genel başkansan, sevmesen bile seviyormuş gibi yapmak mecburiyetindesin. Ben bu yazıyı Pazar sabahı yazdım. O gün CHP genel idari heyeti toplanacaktı, belki de bu mevzuda bir karar alırlar. Ama anladığım kadarıyla şuçu işleyeni değil, ortaya çıkaranı cezalandıracaklarmış. Eğer öyle olursa Kılıçdaroğlu fikirdaşını, gönüldaşını aynı fikirde olduğu vekilini korumuş olacaktır.

Defalarca yazdım. Kılıçdaroğlu’nun aşireti Dersim isyanına katılmıştır. Bu isyanda Kılıçdaroğlu’nun dedelerinden kırk kadar ölen olmuştur. Eh anası da malum.

Kılıçdaroğlu hiç Mustafa Kemal’i sever mi?

Gidin araştırın bakalım Tunceli’de Mustafa Kemal’i hiç seven var mı? Anlayacağınız bu tenekeyi kim bağladıysa, daha çok tangırdar. Bizde çook gürültü dinleriz. Malum “Boş tenekeden çok ses çıkar.”

Saygılarımla