Bende inandım ki barışı CHP sağlar -

Her silahların patladığında, her şehit haberlerini işittiğimde, her isyanı gördüğümde, hep düşünmüşümdür “sahi bu mesele nasıl halledilecek? Bu akan kan nasıl durdurulacak? Ülkemizde barış nasıl sağlanacak?”  sonunda şu noktaya geldim. “hakikaten de bu barışı CHP sağlar. Akan kanı ancak CHP durdurur. İç huzuru CHP temin eder.!” Zaten zaman zaman da genel başkanları söylüyor ya “Türkiye’de Kürt meselesini biz hallederiz. Barışı biz sağlarız” diye. Peki, nasıl yapacak bu işi? Önce teşhisi koymalıyız, yani önce şunu anlamalıyız. “PKK’sı komünisti velhasıl yeryüzünde ne kadar mikrop, Çıfıt varsa hepsi de neden ülkemize saldırıyorlar? En önemlisi de “dünya da ne kadar emperyalist, sömürgeci ülke varsa hepsi de bize saldıran terörist, alçak, satılmış, pislik varsa onlara yardım ediyorlar. Neden neden, neden” tek cevabı var oda “Türkiye’nin ilerlemesini, gelişmesini istemiyorlar” dertleri budur. Yeniden bir Osmanlı, Selçuklu gibi süper bir devlet çıkıp yine dünyada adaleti savunursa, ezilen sömürülen milletlerin yardımına koşarsa” diye ödleri kopuyor. Eh zaten Türkiye’de bunu yapıyor. Gayrisafi hasılası yükseldikçe sömürülüp fakir bırakılmış milletlere yardımını devamlı arttırarak sürdürüyor. O zamanda daha önce oralarda haydutluk, hırsızlık yapmış emperyalistlerin ne pok olduklarını o zavallılar anlıyor. Tabi bu durumda emperyalist haydutların işlerini bozuyor, canlarını sıkıyor. O zamanda napacaklar? Maşa kullanıyorlar maşa. PKK’lısı, komünisti, velhasıl ülkemizin huzurunu bozan bütün haydutlara yardım ediyorlar.

Peki, CHP bu işi nasıl halledecek? Yahu hani haydut ve hain topluluğumuzun bir sloganı vardı “mesele köprü değil, siz hala anlamadınız mı?” Diyorlardı ya eh, o zaman anlayın işte canım. Hani CHP taa baştan Pınarhisar Çimento Fabrikasına karşı çıkmıştı ya? Bütün fabrikalara karşı çıktı ya o en yakın oradan başlayalım. Çimentoyla ne yapılır? Binalar, fabrikalar ve köprü yapılır köprü. Şimdiiik, eğer CHP’yi dinleseydik de çimento fabrikalarını yapmasaydık sonra köprüleri, barajları, santralleri, havaalanlarını falan yapmasaydık ki bunlar hepsi de zaten çimentoyla yapılıyor. O zaman neler olurdu? Türkiye geri kalmış bir ülke olurdu, değil mi ya? Fert başına milli gelirimiz 1950’den önceki gibi yüz dolar olsaydı, evlerimiz saptan samandan olsaydı. Köylümüz, çiftçimiz tarlasını öküzle, eşekle sürseydi geri kalmış bir ülke olsaydık. Arada sırada başbakanlarımız emperyalistlerin kapılarına gidip üç beş dolar para dilenseydik onlarda kibirli kibirli bize fırça atsaydılar, emirler verseydiler. Başbakanlarımız iki büklüm zelil bir şekilde aşağılansalardı. Hiç bizde PKK olur muydu? Komünistine bölücüsüne, hiç yardım ederler miydi?

Hani adam diyordu ya “mesele köprü değil, siz hala anlamadınız mı?” hakikaten anlamamışız, CHP ve bütün solcular köprüye, fabrikaya, santrala, baraja karşı çıkarlarken meğer barışa hizmet ediyorlarmış da biz koca kafalılar anlamamışız. Şimdi anladık ki Türkiye kalkındıkça düşmanlarımız ve düşmanlıkları artacaktır. Bizde onları eze eze yürüyeceğiz. Saygılarımla.