Okumaktan çok olaylar üzerinde düşünmeyi çok severim. Almanların meşhur diktatörü “Adolf Hitler” malumunuz şiddetli Yahudi düşmanıydı. Bende merak ediyordum “Acaba bu düşmanlık nereden geliyor?” Kendi yazdığı kitabında anlatmış, diyor ki “Birinci cihan savaşında doğu cephesindeydim (Yani Rusya cephesinde) Ruslarla çarpışırken Bolşevik ihtilali oldu ve Ruslar savaştan çekildiler. Biz Alman askerleri boşta kalmıştık. Marşlar söyleyerek batıya Fransa cephesine akmaya başladık. “Artık bizim elimizden Fransa’yı kimse kurtaramaz” diyorduk. Tam Fransızlara saldırmaya başladık, bizim demiryolu işçilerimiz greve gitti. Nakliyeler durdu ve Almanya teslim olmak mecburiyetinde kaldı. Bu hadise beni çok üzdü. Üç gün ağladım. Savaş esnasında bir Alman nasıl greve gider? Bir parça ekmek koca bir vatandan daha mı değerli? Bunu araştıracağım dedim, ve araştırdım bir de baktım ki, biz Almanlar cephelerde vatan için ölürken Yahudi şeytanlar cephe gerisinde bütün sendikaları ele geçirmişler, ve işçilerimizi greve sokmuşlar. O zaman işte “Almanya’yı kurtarmak için bu Yahudi haşeratından temizlemek lazımdır” diye karar verdim…”diye anlatıyor.
Hitler daha çok şeyler anlatıyor da, biz gelelim kendi derdimize. Öncelikle şunu söyleyeyim. Birinci dünya savaşında Almanlarla beraberdik. Beraber savaştık, beraber yenildik. Hitlerde o savaşa gönüllü olarak on başı rütbesiyle katılmış ve kahramanca savaştığı için “Demir Haç” madalyası almıştır.
Benim mevzum Hitler değil ama acaba söyledikleri doğru mudur? Yani Almanya birinci dünya savaşını işçilerin grevi yüzünden mi kaybetmiştir? Bu grev yapan işçileri de gerçekten Yahudi sendikacılar mı greve sokmuştur? Doğrusu bunu inceleyip öğrenmek lazımdır. Çünkü çok önemlidir. Sadece Hitlerin ifadesine bırakmamalıdır. Aynı savaşta bizimde yenilmemize Filistin cephesindeki yüzlerce Yahudi ajanının sebep olduğunu yazan General Cevat Rıfat Atilhan. Ne hikmetse böyle durumlarda Yahudi’nin suçları hep ve her zaman hasır altı edilir.
Oysa Çanakkale, Sarıkamış vs. savaşlarına anlatırız, anlatırız da en bilmemiz gereken kısmını ihmal ederiz.
“En tehlikeli düşman görünmeyen, bilinmeyen düşmandır” Şuanda da bazı komşularımızla gerilim yaşıyoruz. İnşa Allah c.c. daha ilerisi olmaz. Yani bir silahlı çatışmaya girmek mecburiyetinde kalmayız, inşa Allah c.c.
Benim derdim böyle çatışmalar esnasında her zaman düşmandan yana olanlar. Eğer, Türkiye’ye düşman olan Stalin, ise Stalinci, Makarios ise Makarioscu, Öcalan ise Öcalan’cı, PKK ise PKK’cı, Beşer Esed ise Esedci olanlar var. Türk’ün dinini, bayrağını hatta bizatihi kendisini bir türlü sevememiş bu kişiler Türkiye’de iş, güç, makam, mal, mülk, medya sahibi olmuşlar. Ama bir türlü bu milletin bir ferdi olamamışlar. Onların bu halleri acaba nereden, hangi damardan geliyor? Mason, Siyonist dostlarından mı geliyor?
Yani birinci cihan harbinde bizim ve Almanları başına gelenler yine mi başımıza gelecekler? Ya da aynı oyunu oynamak isteyenler mi var?
Var var. Var olmasına varda biz artık aynı değiliz. Gördük ya, yaşadık ya. Tekrar mı aynı oltaya geleceğiz? Bakalım göreceğiz.
Saygılarımla